ilginç bir hale bürünen sözlüktür. türk toplumunun değişen karakteristik özellikleri ve düşünce yapısı ne yazık ki sosyal medya unsurlarına da yansıyor. bizim türkiye olarak en büyük sıkıntımız şu bana kalırsa: bir avrupalı gibi düşünmeye çalışıyoruz ancak orta doğulu gibi yaşıyoruz. yani genel için konuşuyorum tabii ki.
adam gelmiş birilerini çetecilikle ve ırkçılıkla suçluyor. bu ithamlarda elbet bulunabilir zaten işin olumsuz yanı burası değil, bunları söyleyen kişiler farklı başlıklar altında ırkçı söylemlerde bulunuyor veya normal hayatlarında adam kayırmanın tillahını yapıyor. hani bazı siyasi tipler vardır ya , mevcut siyasi iktidarı veya en küçük birimlerden belediye başkanını falan rüşvet almakla, para yemekle, yancılık yapmakla suçlar da gücü ele alınca aynı şeyleri kendisi de yapar hani... aynı hesap işte.
geçen gün gay olimpiyatları adında bi başlık açıldı. bir bakayım dedim, ve utandım. birileri adına ne yazık ki utandım. ayrımcılık, saygısızlık gırla gitmiş. sözde moderniz, avrupaiyiz. ne desem boş. birilerine ırkçı diye laf sallayanlar... bunlar nedir?
kimsenin kimseye saygısı yok. osmanlı gibi avrupalılaşma derdindeyiz amma orta doğu bataklığında giderek batıyoruz. kadınlara tecavüz edilir, çocuklar dövülür, taraftarlar birbirine saldırır, bombalar patlar, analar ağlar, hayvanlar hiçe sayılır, özgür yazar ve gazeteciler hapse tıkılır, ayrımlar yapılır...
burası orta doğu'dur çünkü. kanıksamışız artık. tepkilerimiz azalmış. vicdanlarımız körelmiş.
çok zor olmamalı, fikre saygı.
saygı; akılla vicdan arasında ince bir çizgidir. vicdanını öne çıkartırsan, duygularına yenik düşer, hata yaparsın. ne sana saygı duyulur ne sen saygı duyarsın. aklını öne çıkarırsan, egolarına yenik düşer, hatanın kralını yaparsın. saygıyı unutursun.
şimdi sneijder ile ilgili bazı eleştiriler yapılmış sanıyorsam son günlerde. sneijder elbet eleştirilir. ancak burada saygı söz konusu olması için akıl, vicdan ikilemi geçerli. alt dallara da ayırabiliriz, sözü söyleyen, eleştiriyi yapan kişi kimdir? daha önce neler demiştir?
ne güzel demiş mevlana:'' bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye !''
yanlış anlaşılmasın kimseye lafım yok. ama arkadaş sen kendi nickaltında bile bazı futbolculara sallarsan, takımda sürüyle yetersiz varken sneijder'i eleştirirsen, insanlar da saygı göstermeyebilir. gösterme zorunluluğu kalkar en azından. sneijder de eleştirilir muslera da selçuk da. ancak eleştirinin içeriğinden ziyade niyetin daha önemli olduğunu düşünüyorum.
bazı şeyler zor değil. insanlığımızı korumak durumundayız. sevgiler, kişiler, takımlar bugün var yarın yok belki. kişiliğinse seninle bir girer toprağa. dün bir yazar arkadaşımız, özel mesaj yoluyla bana ağız dolusu küfür ve tehdit savurmuş. sadece güldüm. futbolcu olunur, bilim adamı olunur, mühendis olunur, doktor olunur, her şey olunur da insan olmak zordur.
ilk entrymi de bu başlığa yazmıştım. içeriği farksızdı. ben diyorum ki eleştirelim ama tutarlı olalım. burada üfürmesi kolay, sen önce kendi yaşamında uygula ki inandırıcı olasın...
bir de şu noktaya değinmek istiyorum, sözlükte farklı populasyonlar var. bunlar dikkat çekmek adına türlü işlere imza atıyor. bir yazar arkadaşımız transfer dönemi boyunca bir şeyler yazdı, hangisi doğru çıktı? ya da bizim bilmediğimiz neyi söyledi? medyada çıkan haberleri kesin bir ağızla burada yazdı, o kadar. şimdi bu arkadaşın konumunu sorgulamak bana düşmez de ee kardeşim yazma be artık sen de, ben şahsım adına böyle şeylerden hiç hoşlanmıyorum. fuat avni kılığına girmiş bir yazar gibi geliyor bana.
veyahut; burak hakkında olsun sneijder hakkında olsun, komplo teorileri yazılıp çiziliyor. iftiranın kabul edilir bir yanı yok ama bari olabilir tarzında yaz. sanki gözüyle görmüş, kulağıyla duymuş gibi yazıyorlar emin emin.
ek: yolda kaza yapan araca küfürler savurursun, milletin karısına kızına bazı laflar edersin ve fenomen olursun. kimse de ses çıkartmaz. prim tanır daha da. dünyanın başka bir ülkesinde olsa adamı en temiz 5 ayla cezalandırırlar.
bir nefret sarmış ülkeyi. paramparça olmuş memleket. türk- kürt, fenerli- galatasaraylı, müslüman-hristiyan- alevi, heteroseksüel- homoseksüel, laz- çerkez- ermeni- yunan, istanbullu- izmirli, osmanlıcı- cumhuriyetçi...
yahu niçin gri yok bu ülkede. misal ben cumhuriyet ışığında büyüyen bir bireyim. atamın da sonuna kadar izindeyim. ve bundan da gurur duyuyorum lakin osmanlı imparatorluğuna da büyük saygım ve sevgim var. milletimizin mihenk taşı olan her kurum, devlet ve kişiye saygım, sevgim var.
aynı zamanda türküm. türk olmaktan da gurur duyuyorum. alman olsaydım da gurur duyacaktım, kübalı olsam da isveçli olsam da... kürtler de gurur duyabilir. ama sadece gururla kalmalıdır, bölücülüğe geçmemelidir iş. bizler asırlarca beraber yaşamışız da bir şey olmamış şimdi mi olmuyor? bu bütünü kimse bozamaz. her kesimiyle bir aile olduğumuzu bilmeliyiz. aile içinde kavgalar, ayrılıklar, küslükler olur ama kopukluk olmaz, olmamalıdır.
dinim, cinsel tercihim, kökenim, düşüncelerim... eğer bunların ucunu başka insanlara dokundurmuyorsam bu konular benim özelimdir. herkes de saygı göstermelidir. aynı şekilde ben de göstermeliyim.
ne hayvana ne bitkiye ne bir başkasına saygımız kalmamış.
öteki kavramı var hep. ötekiler ve biz, şunlar ve biz, az ileridekiler ve biz....
kendimizi geliştirmeliyiz. bizler bireyiz. burada veya herhangi bir yerde yorum yapmakla, analiz yapmakla bazı değerler kazanılmaz. dürüstlük, iyilik, güzel gönüllülük her şeyden mühimdir. kitap okumalı, sanatı takip etmeliyiz. fırsat bulunursa felsefe ile ilgilenmeliyiz. dilimizden düşmeyen avrupa'ya ancak böyle ulaşabiliriz.
bizim bilmemne kardeşlerimiz de var nidalarıyla kapalı özür dilemek hoş değil. kimseden sorumlu değiliz ama kendimizden sorumluyuz. değiştirebileceğimiz tek şey de kendi bünyemiz. egolarımızı bir kenara bırakıp sabit fikirlerden kopmalı ve olaylara baktığımız aynı köşeden uzaklaşlaşmalıyız.
ortak bir paydamız var o da galatasaray... destek olmak düşer bizlere. huzurlu bir şekilde yazabilelim şurada. zor olduğunu düşünmüyorum. sağlıcakla...