1. şike yapmaktır.
fbjk'nin gerek 1950'li (tam hatırlayamadım ama o dönemler) tarihlerdeki galatasaray şampiyon olmasın diye sergiledikleri tiyatrolar, gerekse de 2010 - 2011 sezonundaki rezilliklerde olduğu gibi şike suçuna bulaşmaları buna birer örnektir.
ayrıca yeri gelmişken şunu da paylaşayım: çoğunuz elbette farkındasınızdır ama yine de yazayım. 2000 - 2001 sezonunda galatasaray beşinci kez üstüste şampiyonluğa gitmesin diye türlü türlü oyunlar oynanmıştı. bunlardan biri de meşhur fener gaziantep maçıydı. maç, muzice biçimde 0-3'den 4-3'e gelmişti. son haftaya fener ile puan olarak kafa kafaya girmiştik. şimdi buraya dikkat. o maçta şeref tribününde celal doğan'ın ekibinde bulunan ve onunla birlikte oturan antepli bir arkadaşımın vasıtasıyla, aziz yıldırım'ın celal doğan'dan bu maçı resmen satın aldığını biliyorum. oturun ve maçın ikinci devresini izleyin. zaten bu bildiğimiz bir şey, fakat benim bir şahidim var. neyse, devam edelim.
2. medyanın gücünü kullanmaktır.
fanatik, fotomaç, lig tv, ntvspor tarzı içi boş kurumların ve onların bir kısım satılmış kalemleri aracılığı ile sürekli galatasaray'da bir sorun, bir kriz varmış gibi bir algı oluşturulur. taraftar, teknik heyet ve yöneticiler kışkırtılır. bu kışkırtmadan sonra hakikaten bir sorun çıkması beklenir. televizyonlara çıkan sözde yorumcular ahkam keserler, saçma sapan yorumlar yaparlar. fakat söz konusu özellikle fenerbahçe olunca, onurlu gazeteciler hariç kimseden çıt çıkmaz ve olayların üzeri örtülür.
3. federasyon kurumlarını alehte kullanmaktır.
olmadık, saçma sapan şeyler için galatasaray'a cezalar verilir. hedef kulübü ve taraftarı yıldırmak, kışkırtmaktır. aynı cezalar diğer takımlara uygulanmaz. çifte standartlar ile galatasaray kupadan edilir. yakın zamanda bunun örneğini basketbolda yaşadık.
4. federasyon eliyle galatasaray'ı durdurmaktır.
bu aşamada kurallar değiştirilir. yabancı sınırlamasıyla oynanır. dalga geçer gibi ertesi sene kalkar. mesela, galatasaray istikrara güvenip yabancı oyuncular alır ve yoluna dolu dizgin devam eder. federasyon bir sonraki sezon beş yabancılı bir kural getirir. o sezon galatasaray zarar üstüne zarar eder. 2014 - 2015 sezonu başında federasyon fenerbahçeye bir sonraki sezonda yabancı sınırlamasının kalkacağını haber verir. böylece fener bonservissiz diego dışında transfer yapmaz. galatasaray ise sorunlarla boğuşmaya devam eder. ertesi sene yabancı sınırlaması kalkınca fener'e yıldız yağmaya başlar. kurgulanan senaryoyu eminim hepiniz farkettiniz.
geçen yıl bayan basketbol takımımızın başına da federasyon eliyle çorap örmüşlerdi, hatırlatayım.
5. siyasi baskı kullanmaktır.
şike olayının aklaması amacıyla pis bir maşa olarak futbol federasyonunun başına getirilmiş zat aracılığıyla, siyasi otorite tarafından takımın o dönemdeki teknik direktörünün aklını çelmektir. hükümetin amacı belirli bir kesime şirin gözüküp oy toplamak, federasyonun amacı ise
fenerbahçemiz'i aklamak ve galatasaray'ı durdurmak. nitekim bu operasyondan sonra henüz belimizi tam olarsk doğrultamadık. uefa'dan aldığımız mali cezanın temel taşlarından birisi bu operasyondur aynı zamanda. çünkü o dönem galatasaray hassas fakat dengeli bir yönetim politikasıyla yönetiliyordu ve tünelin ucundaki ışık oldukça parlaktı.
bunlar gibi daha pek çok fikir ileri sürebilirim. tarih boyunca bu tür ali cengiz oyunları oynanmış, güçlüler alt edilmeye çalışılmıştır, çünkü her dönemde puştlar vardır. iyi ile kötü arasındaki savaş gibi bir şey bu.
bu bakımdan şu saydığım şeyler bana çok da mantıksız görünmüyorlar. bir haine "neden kalleşlik yapıyorsun" diye sorulmaz. hainin işi budur zaten. başka bir şey beklenmez.
benim söylemek istediğim aslında şu:
galatasaray ile mücadele etmenin ve onu durdurmanın tek yolu vardır bana göre: bizim bu takıma sahip çıkmamamız. galatasaray'ı başka türlü yıkamıyorlar zaten ve yıkamadıkları için de habire uğraşarak zayıf tutmak amacındalar. biz her zaman birarada durmalıyız. omuz omuza bu takıma ve diğer branşlardaki takımlarımıza destek olmalıyız. galatasaray düşmanlarının gazetelerini, televizyonlarını takip etmemeliyiz. tribünleri doldurmalıyız. galatasaray'a karşı girişilen kalleşçe operasyonlara karşı uyanık olmalı ve tepkimizi ortaya daha sert koymalıyız. dikkat ederseniz en büyük başarılarımızı birlik ve beraberliğimizin en üst düzeyde olduğu zamanlarda yaşadık.
galatasaray dünyanın en büyük takımıdır. buna göre davranmak ise bizim boynumuzun borcudur. işte o zaman bizimle hiç kimse mücadele edemeyecektir.