genellikle bu tarz karşılaştırmaları pek sevmeyen biriyim. çünkü sadece adımız bile farkımız için yeter ama özelikle son 10 yılda etkisini çok fazla hissetiren bir nokta var bu iki takımın taraflarları arasında. mevzu milli takımlar mevzusu. 96-2000 arasında müthiş bir ivme yakalayan galatasaray haliyle milli futbol takımına çok fazla oyuncu vermiştir. ardından gelen yıllarda yine türkiye'nin en iyi altyapısına sahip takımımızın, bünyesinden çıkardığı genç türk yıldızları milli takıma fazlasıyla hizmet etmiştir. ayrıca anadoludan gelen türk futbolcular galatasaray'da tutulduktan sonra milli takıma kadar yükselmişlerdir. diğer taraftan rakibimiz fenerbahçe, yabancı oyuncuların fazlalığı ve bünyesinde birden çok devşirme futbolcu barındırması sebebiyle galatasaray'a nispeten daha az oyuncu vermiştir milli futbol takımımıza. değinmek istediğim bu durum değil, bu durum karşısında iki takımın taraftarlarının verdiği tepkilerdir. ayrıca futbol milli takımımızın başında hepimizin malumu efsane bir galatasaraylı yer almaktadır. diğer taraftar ülker ile fenerbahce'nin birleşmesi sonucu fenerbahce ülker de basketbol milli takımına çok sayıda oyuncu vermiştir. aynı şekilde basketbol milli takımımızın başında aynı zamanda fenerbahçe ülker'i çalıştıran
bogdan tanjevic yer almaktadır. galatasaray basketbol takımından ise en fazla 1-2 oyuncu yer almaktır basketbol milli takımında.
bu girişten sonra, demin de belirttiğim gibi konu milli takımlara daha çok oyuncu verme konusu değil, bu iki durum karşısında bu iki camianın taraftarlarının verdiği tepkilerdir. galatasaray taraftarı mevzu bahis milli takımlar olunca, milli takımı kayıtsız şartsız destekler, fakat fenerbahçe'de bunu pek görmek mümkün değildir. çünkü fenerbahçeliler için fenerbahçe milli takımlardan önce gelmektedir. hatta ve hatta bırakın destek olmak, zor durumda milli takıma köstek olurlar. en basit örneği, herkes hatırlar fenerbahçe'nin taraftar forumlarında yer alan
fatih terim'e karşı seninleyiz yunanistan başlıklarını. yine geçen sene harikalar yarattığımız
2008 avrupa futbol şampiyonası'na katılmak için oynadığımız en ciddi maç, norveç maçından önce, fenerbahçe forumlarında
seninleyiz norveç başlıklarını ve altındaki yorumlarını çok iyi hatırlıyoruz. yine diğer taraftan, basketbol milli takımımızın hocası
bogdan tanjevic'in milli basketbolcuların bazılarıyla arasının bozulması ve milli takımda huzursuzluk çıkması sonrasında sıkıntılar yaşamış ve sıkça eleştirilmişti. ardından son 2 uluslarlarası turnuvada başarısız sonuçlar alındı. hatta ve hatta tanjevic milli takıma oyucu seçerken aynı zamanda hocası olduğu fenerbahce ülker basketbol takımına sıklıkla öncelik tanıdı. bu süreçte galatasaray basketbol takımından basketbol milli takımımıza en fazla 1-2 oyuncu çağrıldı turnuvalarda. evet kabul etmek gerekir ki zaten erkek basketbol takımımızda milli formayı sırtına geçirecek çok sayıda türk oyuncu yok. zaten galatasaray taraftarı hiçbir zaman fenerbahçe'den çok oyuncu alınıyor, galatasaray'dan da alınsın dememiş, türk telekom, beşiktaş ve diğer kulüplerde oynayan türk yıldızlara haksızlık edildiğini dile getirmiştir. bu durum galatasaray taraftarları tarafından bu şekile eleştirildi ve eleştiriler hiçbir zaman milli hassasiyetleri aşmadı, hele hele milli takımın rakiplerini destekleme gafletinde, dalaletinde ve hatta hiyanetinde bulunmadı galatasaray taraftarı.
herkesin zaten uzun süredir bildiği bir farkı dile getirmeye çalıştım kendimce. sadece bu fark bile iki camiayı birbirinden çok kesin çizgilerle ayırır. zaten fenerbahçe taraftarının genel karakteristik özellikleri ve sosyo-psikolojik yapıları bellidir. boşuna demedik
galatasaray türkiye'dir diye. zaten milli hassasiyetlerimiz olmasa bizler de çok rahat
en büyük galatasaraylı atatürk veya
atam izindeyiz çünkü bizde galatasaraylıyız diyebilirdik. ama hiçbir zaman bu yüce ismi kullanma, bu tüm ulusa ve geleceklerimize malolmuş şahsiyeti kendimize maletme pespayeliğine düşmedik.
kurtuluş savaşlarında yüzlerce şehit vermiş bu camiaya atılan bokları biliyoruz, diğer taraftar fenerbahçe'nin anıyla-şanıyla! kurtuluş savaşlarında yazdığı düzmece destanları da okuduk. galatasaray'ın ezici üstünlüğüyle geçen yıllarda fenerbahçe tarihinin kimlere yeniden yazdırıldığını çok iyi biliyoruz. fenerbahçe'nin kuruluş yıllarında kime hizmet ettiğini de çok iyi biliyoruz. fakat tüm ulusun tek vücut olarak kazandığı bu toprakları, günahıyla-sevabıyla geride kalmış bir tarihi çarptırarak dolaylı olarak kendimize hiçbir zaman maletmedik.
biz galatasaray türkiye'dir derken, dayanağımızı, 1988 yılında xamax'ı ezip sonrasında yapılan haksızlığı susturmamızdan, 1992'de manchester'ı old trafford'un çimlerine gömmemizden ve 2000 yılında türk bayrağını avrupa'nın en tepesine çıkarmamızdan aldık. biz tarihimizi tarihçilere yazdırmadık, biz tarihimizi bizzat yazdık...
evet farkındayım konu biraz yol değiştirdi fakat değindiğim ilk noktadan yollar bu noktalara kadar çıkıyor. sanırım iki camia arasında bu büyük farklı şimdi herkes anlamıştır.
son olarak, olur da galatasaray 3-5 sene içinde avrupa'da yeniden büyük başarılar kazanırsa, fenerbahçelileri uyutmak için yeni bir fenerbahçe tarihi yazdırabilir aziz yıldırım. korkarım iş bu sefer istanbul'un fethine kadar gider :)