• 23526
    belirli bir oyun şablonumuz olmadan buraya messi de gelse sadece rezil futbolumuzu kötü futbola çevirir.fakat hiç olmazsa devre arasına kadar optimum düzeyde performans için her ne kadar ilk geldiği günden beri belhanda’yı sevmesem de kanatlarda belhanda ve ömerin olduğu orta sahada ise seri ve lemina ikilisiyle ileri uçta babel-falcao-adem üçlüsünden hangi ikisi sağlamsa(eğer seçebiliyorsak fiziksel olarak hazır bir falcao ve adem) ile oynadığımız bir 4-4-2 mevcut en iyi dizilim ve kadro gibi duruyor.beklerde ise solda süleyman ve sağda nagatomo oynamalı diye düşünüyorum.bu takımın alan parsellemede çok ciddi sıkıntıları var.4-4-2 ile bu sorunu nispeten çözebiliriz. kısa vadede en iyi sonucu böyle alabiliriz gibi.hatta mümkünse devre arasında bir target man’i monte edip sezonu bu şekilde tamamlamalıyız çünkü rakibe yaklaştıkça merkezde topu tutmakta güçlük çekiyor, topu rakip sahada da uzun süre tutamıyoruz.beklerimiz ve kanatlarımız 0’a inmeyi ısrarla reddedip,orta açmayınca ve ceza sahasına topu yolla(ya)madıkça pozisyona da giremiyoruz.günümüz futbolunda cepheden atak yapmak zorlaştığından ve kanatlarımız işlevselliğini tamamen yitirdiğinden pozisyona girmek bizim için mucize haline geliyor.kısa vadede önde pres yaparak rakibi hataya zorlayarak direkt oyunla gol bulmaya çalışmalıyız diye düşünüyorum.
    edit:imla
  • 23527
    sistemsizlikle ligin en kötü oynayan birkaç futbol takımından biri. dünyada futbol ekolü olan büyük kulüplerin çoğu hızlı atağa çıkma ve hızla sonuca gitmeye çalışırken* biz halen topu eveleyip geveleyerek rakibin tamamen kademesine yerleşmesini bekliyoruz. futbolun basit birkaç gereğini yerine getirmiyoruz ve gözlemlediğim birkaç eksiğe değinmek istiyorum:

    1- kaleci muslera'nın topu çok geç oyuna sokması.rakibi dengesiz yakalama şansını her seferinde geri tepiyoruz. tabi burada bir eksiklik de kadro mühendisliğinde, malum sür'atli oyuncumuz yok ve kanatlarımız 30+ yaşa sahip.

    2- defans - forvet uyumsuzluğu. özellikle premier lig ve diğer sistemli takımlarda gördüğümüz üzere defans oyuncuları topu uzun oynayacağı zaman forvetleri genellikle o noktada oluyor ve topu indirerek basit top kaybını azaltıyor. örneğin defans oyuncuları uzaklaştıracağı zaman çizgilere veya orta sahanın göbeğine topu uzaklaştırıyor ve onların topu o noktaya göndereceğini önceden bilen forvet oyuncusu o bölgede topu alarak takımını rahatlatıyor. bizde ise durum tamamen plansızlık. defanstan gönderdiğimiz uzun toplara forvetlerimiz sadece bakmakla yetiniyor ve top kazanmak için yine ekstra efor sarf ediyoruz.

    3- çoğumuzun kanayan yarası taç atışları... geniş alana kullanmama, çizgiye sıkıştırıp kaptırma ısrarına ek olarak taçları da ısrarla geç kullanıyoruz.

    4- bek/kanat - forvet uyumsuzluğu. amatör olarak futbolculuk yaptığımdan ve esas mevkim olduğundan az çok biliyorum ki her forvetin gelen ortalarda kendini rahat hissettiği ve etkili olduğu yer vardır. bu kimi forvetlerde ön direk kiminde arka direk kiminde ise penaltı noktasıdır. sistemli oynayan takımlarda da çoğunlukla bekler ve kanatlar forvetin nereye hareketleneceğini bilerek isabetli ortalar gönderirken, bizde forvet ön direğe hareketlense top ters kanattan taca çıkıyor veya arka direğe açılsa ön direkte bekleyen stopere nişanlanıyor.

    bunlar ilk çırpıda aklıma gelen eksiklerimiz ve çoğumuzun da esasında görebildiği eksiklikler. bu basit eksiklikleri dahi gideremezken iyi bir futbol, tempolu ve baskılı bir oyun izleme inancım giderek azalıyor. temennim daha iyi olmamız, aslolan galatasaray.
  • 23528
    sorunlarını madde madde yazmak gerekirse;

    1. sakatlıklar

    ben sakatlıklardan bu kadar çektiğimiz bir sezon hiç hatırlamıyorum. bütün yaz falcao'yu bekledik, sakatlandı. "luyindama iyi oynuyor, defansı toparlayan adam" dedik sakatlandı. andone form tuttu, oyununu çok beğendik sakatlandı. mariano çok kötü şener oynasın dedik şener sakatlandı. hepsi de uzun sakatlıklar. 1-2 maçlıkları saymadım bile.

    2. yaz turnuvaları ve geç transferler

    her kıtada turnuva olan bir yaz geçirdik. oyuncular yorgun ve geç katıldı. transferlerin kampa yetişmemesi bir gs klasiği zaten. tam kadro ilk antrenmanı sezon açıldıktan sonra yaptık heralde.

    3. radikal kadro değişimi ve sürekli değişen 11

    sol kanat, ortasaha 1, ortasaha 2, forvet. sezon başında yazdığımız 11lerde bu 4 mevkiye yeni transferleri yazıyorduk. alışma süreci zaten sıkıntı yaratacakken sürekli yaşanan sakatlıklar ve işlemeyen sistemler yüzünden sürekli diziliş ve kadro değişimi yapıyoruz. oyuncular ne birbirine ne de oynadıkları mevkiye alışamadılar.

    4. formsuzluklar

    feghouli, belhanda, nagatomo, mariano. hepsi formsuz. hocayı da saymak lazım onun da çok hatası oldu bu sezon. marcao yeni toparladı. emre mor, seri, nzonzi gibi sürekli şans bulan yeni oyuncularımız form tutamadı.

    5. fikstür

    aslında zengin bir kadroyla başladık sezona ama sakatlıklar ve formsuzluklar çok daralttı kadroyu. kalan az sayıda, geneli veteran oyuncu grubuyla 3-5 günde bir maç oynamak mümkün olmuyor görüldüğü üzere.

    6. şanssızlıklar

    kritik anlarda kaçan ve son dakikalarda basitçe yenen goller... üsttekilerin hepsine rağmen bir kaç maçta şanslı olsaydık ligde üst sıralardaydık, avrupa ligi biletini de almıştık.

    şimdi çözüme gelelim. kalan maçlarda bir reaksiyon gösterip kazanmak, devre arasında sakatların takıma katılması, oyuncuların iyi bir kamp geçirip form tutması, yapılacak 1-2 takviye, camiaca kenetlenme, konsantrasyon derkeen... sonrası malum zaten mayıslar bizimdir.
  • 23529
    orta sahada korkusuzca, bitmeyen enerji ile gerekirse tekmeye kafa sokan iki oyuncusunu (fernando, n’diaye) gönderip yerlerine daha iyi pasör oldukları düşünülen ve tempoyu ayarlayıp topa sahip olmamızı sağlayacak iki oyuncu (n’zonzi, seri) transfer edildi. düşünce ile sahadaki plan şu ana kadar tutmuş gözükmüyor. seri ve n’zonzi uyum sağlamış bir görüntü sergilemiyor ve mücadele güçleri oldukça zayıf.

    buna benzer şekilde yine sol kanatta hızı ve dinamizmi ile gerekirse sol beke bile yardıma gelip pozisyon alan hızlı ve enerjik onyekuru yerine topu ayağında çok fazla tutan, çizgiye inmeyen, rakip defansın arkasına koşu atmayan ve kendi savunmasına yardım etmeyen babel geldi. haliyle hücumda durağanız ve sol kanatta savunma adına nagatomo’ya çok fazla yük biniyor.

    iyi kötü, bir şekilde gol atabilen diagne gitti ve yerine transfer edilen iki oyuncuyu (falcao, andone) sakatlık sebebiyle oynatamadık bile.

    tüm bunlar yetmezmiş gibi mariano ve nagatomo’nun berbat oyununa feghouli ve belhanda’nın sahada ruh gibi dolanması da eklenince sanki takım kıraathaneden toplanan 11 kişinin sahaya sürülmüş hali gibi bi izlenim verdi.

    allah’tan muslera var. canım muslera.

    şu anda hâlâ ama hâlâ bir şeyler için umutluysak bunu muslera’ya borçluyuz. fakat yazdığım sebeplerin birçoğu ocak ayında çözülmeyeceği için gelecek hayali kurmak da zorlaşıyor.
  • 23530
    takim zerre futbol oynamiyor, alanya takimina karsi bir macta 30 tane sut goruyoruz kalemizde, anadolu takimlarina karsi bile sahaya cikarken hicbir sekilde macin favorisi olarak anilmiyoruz. ancak gel gor ki bazi renktaslarimiza gore fatih terim disinda yer yuzunde var olan her sey sezonun ilk yarisindaki basarisizligin sebebi ancak fatih hocanin olayla bir alakasi yok. ilginc bir milletiz gercekten.
  • 23531
    bir ışık bir umut vermeyen takımım, bu sene için. sene başında ucuz maliyetlerle kiralık ağırlıklı takım
    oluştu şartlar dolasıyla.
    bir nevi ya tutarsa. tuttuğuna şahit olduğumuz sezonlar da olmadı değil.
    şimdi sezon bitmeden fatura kesmeye başladık bile. fatura kesenlere de hak vermiyor değilim.
    ligin oyuncu ve futbol kalitesi avrupa' nın en alt düzeyinde olunca az biraz kımıldasak yine
    son iki sezon mucizesi olur mu acaba ?
    ne yazık ki bizim mucize beklentimiz tek başına bir şey ifade etmiyor.
    stopersiz, forvetsiz kaldık. bu durumlarda kenara baktık ama oradan da katkı alamadık.
    kupa maçında formaya, takıma aç oyuncularımız hırs yapar, biz buradayız der dedik o da olmadı.
    ocak ayı daha iyilerini bulmak mümkün mü ? hayır.
    hoca değiştirsek tarzımız değil ve bana göre yanlış.
    yönetim, beceremedik kongreye gidelim, yapan gelsin dese o da çözüm değil.
    buradan sızlansak, eleştiri yapsak sadece içimizi boşaltırız.
    çözüm ne peki ?
    çözüm yine hocada, yine beğenmediğimiz oyuncularda.
    garip bir döngü ama gerçek bu.
    takım maç kazanmaya, kalecisi kahraman olmamaya başlayacak.
    formalar ıslanacak, kötü oyuna başkaldırılacak. maça gidenler zaten bunu görünce
    takımın hakkını verecek. çok şükür taraftarımız da bunu yapıyor.
    ne dersek diyelim, bundan başka formül yok.
    ben bu durumu kabullendim.
    galatasaray korkulan takım olacaksa ister inanın ister inanmayın bugün beğenmediğimiz
    hatta ocak ayında gitsin dediğimiz oyuncularla olacak.
    eleştirdiğimiz, 3 milyon euro alan elemanımız dediğimiz hocamız bu takımı ayağa kaldıracak.
    başka şansımız yok. herkesi mi değiştirelim ocak ayında ?
    böyle bir şey fantezi futbolda olur ancak.
    bunu yapan takım gördünüz mü hiç ?
    demek ki zamana ihtiyacımız varmış,
    demek ki bu sezon gelen her yeni oyuncu takıma uymamış,
    demek ki tam hazır değilmişiz.
    bu duruma düşen dünyadaki tek takım değiliz.
    eleştirenler de haklı son iki sezonun şampiyonu olursan devamı gelsin ister.
    futbol hayat gibi planlar tutmuyor, istekler hep olmuyor.
    neden bu açıdan bakıyorum, itiraf edeyim çaresizlikten.
    içimden diyorum ki, formsuz ama akıllı hocamız bütün bunların farkında.
    o 3 milyon euro için değil galatasaraylı olduğu için duruma isyan edecek.
    bu kadar kaostan küllerinden tekrar doğacak bir takım varsa o da galatasaraydır.
    şimdi pollyanna gibisin diyenler çıkar ama umudumu da kaybedersem ne kalır benden geriye ?
    bu oyuncular kötü oynuyor. kazanırken bile acı çekiyoruz ama şartlar bunlar.
    düzeleceksek yine bu oyuncular ve bu hoca bunu yapacak.
    hoca bunu beceremezse kimse onu tutamaz, kendisi gider.
    kötü giden her sezon takımım için böyle düşündüm.
    takımım hep başardı mı bunu ?
    elbette hayır.
    ama bu işi en çok başaran da benim takımım.
    beni umutlu yapan da bu.
    bu sene rezilleri oynamaya devam edersek de seneye yine aynı şeyleri söylerim.
    umut da galatasaray da bitmez.
    arada mutsuz olsak da.
  • 23541
    2019-2020 sezonu devre arasi transfer dönemi ile ilerleyen transfer donemlerinde bir daha isim yapmis ve kiralik futbolcu almamasi gereken takim.

    ne farkeder arkadas akademiden soyle 15 yasindaki adami alip koysan? hayir ne farkeder. en azindan deriz ki ulan cocuk genc, cabaliyor, ugrasiyor, yettigi kadar oynuyor.

    seriymis, nzonziymis bilmem kimmis! ben anlamam arkadas, iki ihtimal var!

    1. bu dandik adamlar ya paralarini alamiyor da dangalak dangalak oynuyor.

    2. fatih terim artik mortu çekti.

    baska ihtimal yok. varsa beri gelin yamuluyorsam düzeltin.
  • 23542
    kesinlikle ama kesinlikle transfer yapacaksa teknik heyete transfer yapmasi gereken takim. futbolcularin ismi degisse de iki senedir oynanan oyunda bir degisiklik yok. takima gercekten modern antrenman tekniklerine uygun metodlar getirebilecek antrenorler lazim.

    eger isleyen bir sisteminiz varsa ikinci lig futbolcusu mert hakan yandas'tan bir yildiz cikarirsiniz. sistem olmayinca hollanda milli takim ilk onbir oyuncusu ryan babel'den zerre fayda alamazsiniz.

    taraftarin farkina varmasi gereken sey bu isin transferle filan duzelmeyecegi. o yuzden ocak ayini beklemeyin arkadasim.
  • 23543
    --- alıntı ---
    bilgi | @galatasaraysk kulübü bu sezon @championsleague’de: (via @trtspor)
    • rakip ceza sahasına en az giren takım
    • en az şut atan takım
    • en az isabetli şut atan takım
    • en az orta açan takım
    • en az isabetli orta açan takım
    • en az gol atan takım
    --- alıntı ---

    kaynak: https://twitter.com/...869346381701120?s=20

    tamam hobi olarak yine gruptan çıkamayın ya da yine psg deplasmanında kaybedin ama azıcık mücadele edin. slavia prag'ın, dinamo zagreb'in mücadelesinden utanın!
  • 23548
    19/20 sezonunda, şampiyonlar ligi'nde yediği gollerin ve verdiği net pozisyonların çoğunu topu kaptırarak yemiş takımdır.

    şu "en net pozisyonu bulana kadar paslaşacağız" sevdasının getirdiği nokta bu bizi. paslaşma kardeşim, şut at, uzun at, taca at ama abuk subuk paslaşma. bu anlamsızlığın sonucunda sürekli top kaptırıp gol yiyoruz. karşındaki takım real, psg olunca da 5-6 oluyor haliyle.

    bu saçmalıktan artık vazgeçmemiz lazım. yapmamız gereken olabildiğince hızlı şekilde çıkmak, kaleyi görünce vurmak. aut olsun, taç olsun, korner olsun. ama oyun dursun. sürekli hazırlıksız ve eksik yakalanıyoruz. dünyanın en süratli beklerine sahip olsan da böyle oynadıkça beklerinin pili 30'da değil de 60'ta biter. o kadar.
  • 23550
    mevcut durumda özgüven kaybı kadar normal bir şey yok. kabus görmek istemiyorsak oyunculara destek şart. maalesef takım çalışmıyor. bu durumda oyuncuların zerre suçu yok.

    kadro planlaması, tamamlayıcı oyuncuların transferi, fizik kondisyon yüklemesi, takım içi uyum, duran top organizasyonları hepsi rezalet durumda. üzgünüm, imparator çıplak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın