• 151
    üzerinden elde edilecek tasarrufun futbol şubesindeki borçları eritmek vs. için değil, futbol şubesinin üzerinde ekstradan külfet olmaması için yapılması gereken şube.

    yıllardır tüm spor branşlarımızı futbol şubesinin gelirleri çekmekte, ben hiç basketbol geliri ya da tasarrufu ile futbola yatırım yapıldığını duymadım tarihimizde, böyle bir şey olamaz çünkü zaten sorun burada: basketbolun kendisine ait geliri yok.

    fenerbahçe'nin yaptığı gibi kendisine ait bağımsız bütçesi olan, futbolun bütçesinin oraya akmadığı ve başarılı bir basketbol şubesi hepimizin ortak isteği zaten. ancak bunun için de camianın zenginlerinin bu konu hakkında sadece konuşmak dışında bir şeyler yapması da gerekmekte.

    bu konuda da yönetime yüklenilmesi yanlış. gelir bulmak için elinden geleni yapan ancak gittiği her kapıdan olumsuz cevap alan bir yönetim var, bunda da neden fenerbahçe'nin gücü ile yarışamayacağını düşündüğü için sponsorlukta - mali yardımda geri duran camia zenginleri.

    her fırsatta "biz bir aileyiz" diyenlerin ailenin bir branşını bu kadar boş bırakmasını tartışacağınıza ekonomik anlamda doğru hamleler yapan yönetimi eleştirmeyin lütfen. o hasthag'leri başlatanlarla başlayan bir sponsorluk yardımı görsek de samimiyete inansak. bu arada, o kişi de dursun aydın özbek'in seçilemeyen yeni yönetim listesindeydi.

    bilin yani.

    edit: "seçilemeyen yeni" eklendi.
  • 152
    küçülmeye gitmesi konusunda trenin çoktan kaçmış olduğu şube. 2018 yılı temmuz ayı ortaları itibarı ile bütçenin miktarından ziyade varlığı muamma ve tartışma konusu olmuş durumdadır. kendisi hakkında akham kesen, dert yanan, yangın yapan taraftarının şu an için yegane korkusu önümüzdeki sezon sahaya çıkacak takımların kurulup kurulmayacağıdır. durum ne yazık ki futbol mu basketbol mu, her sene zarar ettiğimiz şubeye uefa tepemizdeyken para akıtmak doğru mu gibi boş tartışmalarla zaman kaybetmeyecek kadar vahimdir.

    mevcut galatasaray yönetiminde birazcık yürek varsa çıkar "biz bu işi beceremeyeceğiz" diyerek önümüzdeki sezon sahaya çıkılmayacağını açıklar. yok eğer öyle bir niyetleri ya da cesaretleri yoksa "şubeyi zarar ettirmişler" gibi bilmiş lafları finansal fair play sosuyla taraftara servis edip kulağının üzerine yatmaktan vazgeçmek zorundadırlar. bu ateş üfleyerek sönmez hesabı, bu iş böyle ölüm sessizliğiyle bekleyerek yoluna girmez, giremez.

    "şubeyi zarar ettirmişler" diyen samimi bir yönetim şubeyi zarar ettiren ve hala görevi başında maaş çekmeye devam eden hatta kulübün olmayan imkanlarıyla günün gün eden kan emicilerinin musluğunu kapatıp kapının önüne koyar. kimsenin 20 milyon 30 milyon gibi uçuk beklentileri zaten yok. 3 liraysa 3 lira, 5 liraysa 5 lira... iyi ya da kötü bir koçla anlaşılır, al kardeşim bütçen bu denir. osuruktan bir basın toplantısı hatta açıklaması yayınlanır. durum bu bu kardeşim denir...

    temmuz'un 15'ini hocasız, 2 takımda toplasan 5 tane sözleşmeli oyuncuyla geçiren şubenin sezon sonunda nerede olacağı üç aşağı beş yukarı bellidir. ancak şube menejeri kulübün parasıyla "oyuncu izliyorum" ayağına amerika'da gününü gün ediyorken, buna meydan veriliyorken "ama çok zarar ediyor" gibi şeyler söyleyip şubeyi uçurumun kenarına itmek en hafif tabirle alçaklıktır.

    bu noktadan sonra yaşanacaklar bellidir. ligin başlamasına 15-20 gün kala rica minnet bir bütçe ortaya çıkarılacak, vasıfsız ve ağırlığı olmayan hocalar vasıtasıyla kulübü kucağına oturtmuş menejerlerin cebine atılacak. galatasaray basketbol taraftarı sezon boyunca kahır çekecek, eğer bir galatasaray mucizesi yaşanmazsa sezonun sonunda daha da büyük zarar etmiş olarak iki takımla küme düşüp duble yapacağız.

    onuru olan, haysiyeti olan, yüreği olan, samimi olan yönetim yarın çıkar biz bu şubenin faaliyetini bu sezon durdurmak zorundayız der. ya da bir gün bile kaybetmeden gereğini yapar. şubeyi asalaklardan temizleyip potansiyel sponsor adaylarıyla hızla temas kurup bütçe hazırlıklarına başlar.

    öyle de böyle de düşeriz ama belki deplasmana takımla giden menejerin otelde keyif çattığı jakuzinin faturasını kulübe keserken unutulup sakatlanan sporcunun maskesini almaya gelince birden hatırlanan "kulüp zarar etmesin" kaygısına x milyonluk yeni bir miras bırakmamış oluruz...

    (bkz: böyle gündemin içine sıçayım)
  • 153
    “gsbasketbolunasahipçıkın” hashtagı ile twitterde yönetime baskı yapanları buradan açık bir şekilde kınıyorum. şu anda yönetim, futbol şubesini kurtarmak için ateş çemberine girmiş durumda. buradan salimen çıkmak için çalışıyorken, basketbol ile onları baskı altına almak aymazlıktır.

    biraz sabırlı olun bakalım. ligler başlayana kadar bir çözüm bulunacağından eminim. bu arada başkan mustafa cengiz’in özellikle ünal aysal’ın sponsorluğu neden reddettiğini kamuoyu ve taraftarla paylaşmasını istiyorum.

    sponsor bulunamazsa basketbolda, ligde kalacak şekilde, altyapı ağırlıklı bir kadroyla mücadele etmeyi normal karşılıyorum. bunun ötesi kulübü batırmak anlamına gelir. buna asla tahammül edemez bu taraftar.
  • 154
    dillere pelesenk olan bir söylem var amatör şubelerle alakalı; "finansal fair play kıskacındayken kulübün hareket alanı sınırlı, uefa sürekli tetikte" şeklinde. bu söylem doğru mu? hayır. aksine uefa amatör şubelere yapılan yatırımlar konusunda spor kulüplerini manen destekliyor. bakınız, 2018'e ait uefa finansal fair play kitapçığı:

    https://www.uefa.com/...2562015_DOWNLOAD.pdf

    kitapçığın 92. sayfasında yazan şey şu:

    --- alıntı ---

    appropriate adjustment may be made such that community development expenses are excluded from the calculation of the break-even result. expenditure on community development activities means expenditure that is directly attributable (i.e. would have been avoided if the club did not undertake community development activities) to activities for the public benefit to promote participation in sport and advance social development. community development activities include, but are not limited to:

    i) the advancement of education;
    ii) the advancement of health;
    iii) the advancement of social inclusion and equality;
    iv) the prevention or relief of poverty;
    v) the advancement of human rights, conflict resolution or the promotion of
    religious or racial harmony or equality and diversity;
    vi) the advancement of amateur sport...

    --- alıntı ---

    metin kısaca şunu diyor; eğitim, sağlık, sosyal etkinlik, yoksullukla mücadele, insan hakları, eşitlik, ırkçılık, amatör sporlar gibi alanlarda yapılan harcamalar, yatırımlar uefa ffp kapsamının dışındadır.

    bunun anlamı "kulüp rahatlıkla milyon paraları amatör şubelere gömebilir" demek değil elbette. demek istediği şey "amatör şubelerle uefa finansal fair play kıstasları olumsuz manada aynı potada eritilmemeli" benzeri bir vurgu.

    yöneticilerin amatör şubeler söz konusu olduğunda uefa finansal fair play kozunu kullanmasının altında yatan sebep aslında devlete "bize daha çok amatör şube teşviği verin, yoksa biz istemesek de uefa bizleri kısıtlıyor, görüyorsunuz" algısı ki bence çok da yanlış bir aba altından sopa gösteriş tarzı değil.

    e: imla
  • 155
    yatırım yapılmamasının sebebi ffp değildir. şunun anlaşılması lazım; galatasaray spor kulübünün güncel 3 (üç) adet sıkıntısı var. (1) ffp, (2) parasızlık (3) krediler.

    (1) ffp futbolu bağlar; parayı verdikten sonra lebron, kawhi, curry, durant ve komiklik olsun diye mahmut tuncer beşlisi ile bile sahaya çıkabilirsin. baskete harcadğın para fifa veya uefayı ilgilendirmez; ilgilendiremez.

    (2) parasızlık ve (3) krediler ise, bütün amatör sporları bünyesinde barındıran galatasaray spor kulübü’nün hemen her alanını ilgilendirir.

    krediler, parasızlığın doğal sonucu olduğundan parasızlık ile başlayalım.

    3250 kere, farklı başlıklar altında yazmama rağmen bir kere daha yazayım; bütün her şey uefa kupası dönemi ile başladı. zaten ondan önce borçsuz harçsız bir kulübüz. 90’lı yılların başında atılan tohumların yeşerdiği 96-2000 döneminde bugün “büyük” dediğimiz takımlar gibi sportif başarıyı ekonomik başarı ile destekleyemedik. bunda stadların küçüklüğü, ülkede futbolun geç endüstriyelleşmesi, en efsane dediğimiz yönetimlerin bile marketing alanındaki vizyonsuzluğu vb. gibi sebepler etkili oldu. harcanan para ele geçenden az olunca krediler alındı, temlikler verildi. sonra yeni temlikler ile yeni krediler alındı. bakın; hep parasızlık. işin ilginç kısmı, krediler türkiye’de ne amaçlı alınırsa alınsın 48 ayı geçmeyen vadeler ile ödeniyor. dolar ve euro ile alınan krediler, kur farkı artışı ile anormal zamlar yiyor ve neredeyse 48 ayın 36’sında falan faiz ödüyoruz. ödediğimiz rakamlar da senelik 3-5 m euro değil.

    şu anda futbol endüstriyelleşti. başımızda borç ödemeyi bilen, ayağını yorganına göre uzattığını düşündüğümüz bir yönetim var (reel sonuçları mart ayında göreceğiz). an itibariyle futbol kendi parasını çıkartabilecek seviyede. bunda şampiyonlar ligi gelirinin yadsınmaz bir payı elbette var; an itibari ile kulübün (şubenin demiyorum bakın bütün kulübün) düzlüğe çıkmasının en büyük kilit noktası bu mecrada en az 4 sene düzenli olarak yer alabilmek. bu dönemde mustafa başkan borç ödedikçe azalan faiz ödeme miktarı vb. derken kulübün eline para geçecek ve krediler azalacak.

    şimdi bunları neden yazdım; bunun basketbol ile ne alakası var?

    basketbol sadece sözde amatör bir şube. ne harcanan paralar, ne de devletin olaya yaklaşımı amatör bir spor. başarı için büyük paralar harcanması (20 m dolar) gerekiyor ki efsane ülker sponsorluğuna rağmen seçim öncesinde aziz yıldırım çıkarak “her sene -25 m yazıyor basketbol” dedi. benim spor mantığım, eğer başarılı olamayacaksak sadece ismen varolmaktır. eğer ben fener, efes ile rekabet edemeyeceksem orada durmanın pek anlamı yok. özel hayatta da yemekten sonra çıkıp sallana sallana 1.5 km yürüyeceksen yürüme.

    işin üzücü tarafı bu şubelerin bir geliri de yok. gideri çok olduğu gibi, şampiyonlar liginin tam aksine, organizasyonlara katılmak için para veriyorsun.

    bu bağlamda iş devletten başlamalı; devlet aksiyona zorlanmalı. nedir? 5 sene boyunca benim basketbola yaptığım yatırımın tamamı tahakkuk eden vergimden düşülsün. misal veriyorum; benim devlete 100 lira (yapılanmış ve muaccel) vergi borcum mu var? harcıyorum şubeye 80 lira, devlete borcum 20 lira kalıyor. aynı şekilde, bu sporun büyümesi için sponsorların da verdiği paraların tamamının vergiden düşülmesi gerek. böylece, 5. senenin sonunda hem spor kalkınır, hem kulüpler rahatlar hem de bu lig avrupanın nba’i olur böylece buraya verilen paraların karşılığı alınabilir.

    ancak mevcut şartlarda; bu şube, futbol geliri ile finanse edilen bir şube olmaktan öteye gidemiyor. hal böyle olunca, buraya 3 m euro verileceğine 3 m euro verip bir futbolcu almak, adamın forma vb geçtim, bana 3 maç alarak doğrudan 1.8, şampiyonluk ile yaklaşık 10-12 m euro kazandırdığı bir ortamda, hele ki mevcut ekonomik koşullarda çok çok daha mantıklı.

    bugün alt liglerde menajer ligi olmalarından mütevellit taşaklı menajerler ile çalışmadıklarından forma giyemeyen, 18-23 yaş arası gençler dolu. bu gençleri arayıp bulmalı, 10.000 aylık ile takıma kazandırmalı, 3 iyi yabancı ile, son 4 senelik şube gelirinin ortalamasını aşmayacak bütçeli bir takım oluşturulmalı. düşüyor muyuz? futbol iyi gidiyorsa sorun değil; 2 sene götü toparladıktan sonra bu gençlerden 3-4 ünün yanına senede 5-6 m dolar verip alacağımız 4-5 iyi adamla yine çıkılır. basketbol ülkemizde ve avrupa’da %85 bütçe sporu çünkü. bu süreçte, ekonomik olarak (-) yazmayacak her türlü tanking projesine gözüm kapalı onay veririm.
  • 156
    benim aklımdan şöyle bir şey geçiyor; mustafa cengiz, nef'in daha iyi şartlar sunan bir şirket olursa sponsorluktan vazgeçmeyi kabul ettiğini açıklamıştı. üstelik şampiyonlar ligine gidecek olmamıza rağmen. futbol için başka bir sponsor bulup, nef'i basketbol takımı isim sponsoru olmaya ikna edemez miyiz? şu noktada şubeye yapacakları böyle bir katkı onlara da olumlu yansıyacaktır. hem şube para sıkıntısını bir nebze aşar hem de sponsorumuz kârlı çıkar.
  • 157
    cidden klubü zora soktuğunu düşündüğüm basketbol şubemiz.
    ffp falan hikaye burada uçuk kaçık yatırım yapmadıkça başarı söz konusu değil anladığım kadarıyla.
    e uçuk kaçık yatırımda yapamayacağımız için bu takım normal şartlar altında rakipleriyle mücadele edemeyecek.
    ha diyelim ki işler yolunda gitti , takım ortaya ruhunu koydu , rekabet etti ve kazandı. konuşulanlardan anladığım kadarıyla geliri cavanda’nın getirdiği bonservis kadar tahminimce. e basketbolda transfer dinamikleri vs çok farklı öyle altın jenerasyon , takım uyumu falan pek mümkün değil sanırım yani sonraki sezon yine bir macera.
    hal böyleyken zaten elde olmayan parayı sağdan soldan kırpıp gözgöre göre sokağa atmak gibi geliyor bu durum bana.
    basketbol misyonumuz , ülke sporuna kaliteli , ahlaklı sporcular kazandırmak olmalı diye düşünüyorum. bu misyonla birlikte eğer başarı yakalanırsa ne mutlu.
  • 160
    futbol takımı yeni sezona* 22. şampiyonluk hedefiyle girerken, basketbol takımının ligde kalma umuduyla sezona girecek olması sağlıklı bir ortamın olmadığının göstergesidir.

    galatasaray genleri için bazı konular maddi getiriden çok itibar meselesidir. hedefinde daima türk olmayan takımları yenmek olan galatasaray camiasının bir branşı olan ve hedefini birçok defa yerine getirmiş olan basketbol takımımızın küçülmesi bir yana, bir şeylerin arkasına saklanmadan, daha fazla mesai harcayarak doğru yapılanmayı gerçekleştirerek düzlüğe, şampiyonluğa çıkarmak ana hedef olmalıdır.
  • 161
    mustafa cengiz yönetimindeki yöneticilerimizden özgür savaş özüdoğru'nun twitter'da konu ile ilgili açıklaması (flood):

    https://twitter.com/.../1019105445154361344

    dursun aydın özbek gibi birisinin listesine girip seçilemeyince geçmiş döneme (kendi dönemlerine) yönelik borçlardan bahsetmek yerine "basketbolla ilgilenmiyor bu yönetim" diyenleri, hasthag açıp mevcut yönetimi karalayanları takip edeceğinize twitter'da kendisini takip etmenizi öneririm.
  • 162
    basari icin 20-25 milyon euro butceler gerekmeyen subedir. hele hele galatasaray gibi bir markaysaniz.

    tofas 3 milyon dolar civari butcesiyle final oynuyorsa, banvit 4-5 milyon dolarlarla yillardir istikrarli basari sagliyorsa, zalgiris final 4 goruyorsa, hatta cok da uzaga gitmeden maaslari bile odenmeyen galatasaray kadin basket takimi onca skandala ragmen gidip eurocup'i kazaniyorsa, dogru planlama ve vizyon ile galatasaray markasi hayli hayli basarili olur.

    hala yok basketbol bransi zarar ediyor kapatilsin, finansal fair play rerero diyenler de su videoyu izleyip utansin bi zahmet: https://youtu.be/6sDtXtB090k

    neredeyse sadece ic sahadaki atmosferle alinan erkek eurocup zaferi varken, kadin basketbolunda gorulmemis ic saha atmosferlerine sahipken, ustelik kadin basketbolunda ic sahada boyle atmosferlerin erkeklere gore 3-4 kat daha fazla avantaj getirdigi ortadayken, kisacasi boyle bir taraftar potansiyeline sahip bir kulup iken, utanmadan bu sene baskette nasil kombine satmayi dusunuyor bu yonetim ?

    galatasaray bir spor kulubudur, basketbolu turkiye'ye getiren kuluplerdendir. basketbola yapilan bu muamele kabul edilemez.
  • 163
    naçizane birkaç tavsiyemin olduğu şubemizdir.
    galatasaray ergin hocayla son şampiyon olduğunda takımın toplam bütçesi 5 m dolardı. ezeli rakibimizin bütçesi ise sadece ülker’den aldığı para 15 m dolar’dı.
    o sene bence en değerli oyuncumuz olacak olan hawkins’i kaybetmemize rağmen eze eze şampiyon olduk.
    bu takımın şampiyon olması zor, kabul ediyorum evet. ama şampiyon olmak için milyonlarca euroya gerek yok. karakterli 6 oyuncu alınarak bu oyuncuların harmanlanması ve onlara sabır gösterilmesi yeterli olacaktır, kanımca.
  • 165
    merakla ne olacağını beklediğimiz, normal şartlarda futboldan sonra kulübümüzün en fazla takip edilen branşı. daha 2 yıl önce taraftarın kötü geçen futbol sezonunun da etkisiyle muazzam destek verdiği, oyuncu ve koç grubuyla hava yakalayıp abdi ipekçi'deki atmosferle eurocup şampiyonluğu yaşadığı bir erkek takımımız vardı. keza öncesinde de çok güzel ve taraftarı salonlara çeken takımlara sahip olmuştuk. uzun yıllar sonra gelen lig şampiyonluğu, eurolig maçları... diğer yandan kulübün avrupa'da en büyük başarısına (eurolig şampiyonluğu) sahip bir kadın basketbol takımımız vardı. benzer atmosferleri çoğu kez yaratıp, gayet büyük başarılar, lig şampiyonlukları kazanmıştık. tekerlekli basketbolda kulüp tarihimizin en bayrak adamlarından biri sayılabilecek sedat incesu önderliğinde dünya şampiyonlukları yaşayan, belki de şu topraklarda ilk defa spor konusunda dünyaya örnek olan bir takımımız vardı. abartı değil, üstüste gelen kıtalararası kupalardan sonra yurtdışından kulüpler bizi örnek almaya, tanımaya gelmişlerdi nasıl başardık bu seviyeyi diye. şu an oyuncusu, koçu, hatta yöneticisi olmadan dip kuyuya doğru gidiyor ve malesef taraftar olarak da sadece izliyoruz. ciddi manada basketbol sevdalısı birkaç galatasaraylı anca sosyal medyadan yazıyorsa yazıyor.

    şahsen mevcut yönetimi ve başkanı yıpratmamak adına ağır konuşmak ve eleştirmek istemiyorum. zira dursun özbek denen bir afetten çıktı kulüp ve normal bir zamanda değiliz. lakin ne olacağını endişeyle bekliyorum ve her ne kadar ezeli rakibimiz ciddi bir üstünlük kursa da, takımları kurup yarışmamız gerektiğini düşünüyorum. şubeyi kapatmak asla bir çözüm olamaz. yönetimden de şubeyi kapatmaya yönelik bir açıklama gelmedi lakin nasıl oynayacağız nasıl çözülecek şu saçmalıklar bilemiyoruz...
  • 168
    basketbol kuruluştan bu yana devam ettirilen bir şube neredeyse. spor klübü gereği de devamını istiyoruz. ancak her sene edilen zararlar güncel malum ekonomik yapı ile döndürmeye yetmiyor. böyle devam ederse de etmeyecek gibi.

    gelinen noktada belli bir süre için yapılması gereken basketbolda altınordu olabilmek ve sadece geliştirici rolünü üstlenmek olmalı diye düşünüyorum.

    camia içinden seçimde oy kullanma hakkı olan üyeler ve/veya camianın zenginleri diye tabir edilen ancak bir hayrını görmediğimiz büyüklerimiz bir kıyak yapar mı bilemedim. sanica boru galatasaray basketbol bile olur en kötü artist kamilinden.

    hadi sponsor olmuyorsunuz anladık para geri dönmüyor.

    8-9 bin üye var elinizi taşın altına koyun, avantalarınıza, adada içtiğiniz çaylara sayın da 500 usd bağışlayın şu şubeye bir kereye mahsus.

    önce siz bir ön ayak olun sonrasında taraftar da kombine, t-hsirt vs.gerekeni her zaman yaptığı gibi yapar.
  • 171
    tbl'den çekilme eylemi, maalesef takımların birçoğu haklı olan gerekçeleriyle bu denli artmışken, bizden de böyle bir hamle gelir mi diye merak ediyorum. bu hamle gelirse, taraftara açık bir şekilde, tane tane açıklanmalı ve gelecek sezonların planlaması yapılmalıdır. aksi takdirde mevcut şartlarda yeni sezona başlarsak çok sevdiğim basketbol şubemizde "küme düşme" gibi bir faciayla karşılaşma ihtimalimiz oldukça yüksek görünüyor ki bu basketbola da gönül vermiş bizler için bir yıkım olur. çok zor bir durumdayız, hayati bir eşikteyiz basketbol için. sonumuz hayır olsun.
  • 172
    şubenin sorunu borcu olması, bütçesinin olmaması değil, 2-5-10 yıllık bir planı ve bunu ortaya koyacak yönetici grubunun olmamasıdır. hal böyle olunca ne sponsor bulunuyor, ne koç ne de oyuncu. tofaş'ın yürüttüğü sistemi class="title">* koskoca galatasaray'ın ortaya koyamayışı tam bir iş bilmezlik örneği. bu şartlar altında biz anca kim kime ne demiş, o niye gelmiş bu niye gitmiş bunları tartışırız.
  • 175
    insanların anlamadığı bir kaç şey var.

    1 bu branşa aktarılacak para ffp'yi etkilemez. buraya yapacağın yatırım hususunda gayet uefa'yı ikna edersin. şu branştan sakındığınızı zaten birazcık futbolda sakınsaydınız bu problemler olmazdı.

    2 takım şu an oyuncu alacak para bulamıyor diye bir durum yok. yani elimizde bir takım var da niye kötü demiyoruz. transfer yasakları var takımlarımızın. oyuncu ve koç yok. tekerlekli basketbol,10 tane bile sporcusu yok, tasfiye edilmek üzere.

    3 erkek basketbol takımımızın bütçesinin 3 milyon euro olacağı açıklandığında hepimiz tepki verdik. bu bütçeyle bir şeyler yapmak zor diye ama artık o safhayı atlattık. siz galatasaray'ı ertesi gün arkadaşınıza atacağımız havadan ibaret görebilirsiniz ama bence sadece bu atışmadan oluşmuyor galatasaray. galatasaray bir kültür. biz istiyoruz ki bu kültür 12 tane adamı sahaya çıkarsın, lütfen de kümede kalsın. farkında mısınız bilmiyorum ama şu an kadroda 3 kişi var ve koç yok. peşinden gideceğimiz 12 adam yok. kimsenin derdi bu adamlar yabancı mı türk mü, genç mı yaşlı mı değil. 12 tane peşinden gideceğimiz adam arıyoruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın