36
“her şeyin bittiği yerde başlayan şehre, bazen güzel şeyler de gelirdi..”
ilginç bir vesileyle gezme şansım olmuştu van şehrimizi, daha bir gençlik günlerimde. sadece okul sıralarında karşılaştığımız haritalar ekseninde, hafif coğrafya bilgimizin yardımıyla tanımlar biçtiğimiz bir şehirdi bizim için van.
birlikte seyahat ettiğimiz ve gerçek bir tarih bilimi neferi olan dostumuz vasıtasıyla öğrenmiştik şehrin asur kraliçesi semiramis ile başlayan tarihini, urartular gibi mağrur bir devlete başkentlik hizmeti verdiğini, tuşpa adının evrilerek zamanla van adını aldığını.
dünyanın en büyük sodalı gölünün etrafında kurulan bu şehrin, türkiye cumhuriyeti vücud bulduktan sonra kazandığı anlamın katma değeri ise çok daha belirleyici. doğu anadolu bölgesinin cazibe merkezi olabilmek için bir çok farklı niteliğe sahip olan van şehri, maalesef ki terör illetinin önünü kapaması yüzünden sahip olduğu potansiyeli bir türlü realize etme şansına kavuşamadı.
ardından ise deprem,
yıkılan binalar, kaybolan hayatlar, ne zaman filiz vermeye niyet edilse, aşılması için karşısına çıkan yokluklar..
bu şehrin güzel bir şeye ihtiyacı vardı,
o şehre galatasaray geldi..
gölün çevresini gezdikten sonra şehre dönüşümüzü hatırlıyorum mesela gezimiz sırasında, galatasaray’ın maçı var diye şehirde sabah saatlerinde başlayan heyecanı, işportacıların tezgahlarında sattığı galatasaray formalarını, istanbul’dan geldiğimizi söyleyince, hasan şaş’ı hiç canlı görüp görmediğimi soran o küçük çocuğu, gözlerini kocaman açarak ve tabii maç saatinde kıraathanedeki ölüm sessizliğini..
orada o maçı izleyen küçük çocuklar belki şimdi üniversiteli, eğitim veyahut işleri vasıtasıyla yollarını istanbul’a düşürmek arzusunda, galatasaray’a daha yakın olabilmek için, sırf kendilerine güzel bir şey sunuldu diye, kırmızıdan yapılmış, sarısı daha bir sararmış, arması gurur dolu o formanın sahadaki salınışına canlı olarak tanık olabilmek için.
eleştirdiğimiz çok şey oldu, özellikle son dönemde. fakat güzel olanın da hakkı layıkıyla verilirse eğer, eleştiriler daha bir anlam ifade edecektir. galatasaray spor kulübünün basketbol şubesini yönetenler, ortak aklın verebileceği en güzel mesajlardan birini hazırlamış ve bu güzel şehrimizde kısa bir süreliğine dahi olsa, etkisi ömürlük kalacak bir bayram havası estirmişlerdir.
bu jest ile terörden, doğal afetlerden, hayatın o coğrafyaya getirdiği zorluklardan yılma noktasına gelen genç dimağlara, hayatta güzel şeyler de var mesajı, hem galatasaray ile ve en nihayetinde tabii ki basketbolla verilmiştir.
“bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir, burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir, amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir..”
galatasaray o yüreklere yaşadıkları yeri, şehirlerini ve vatanlarını sevme şansını vermiştir, oralara da kırmızı geliyor diye..
ben hep gurur duydum galatasaraylı kimliğim ile,
sen kimsin sorusuna verilecek eldeki ilk cevabım, galatasaraylı oldu hep, diğer değişkenlerden bağımsız,
çok şükür galatasaray da hakkını verdi her daim, omuzlarımızı hep dik tutandı,
fakat dün van’da verilen mesaj, yapılan bu organizasyon,
hafif gözler yaşlı, bir daha şükrettirdi yaradan’a,
iyi ki galatasaraylıyım diye,
galatasaray ulan !