gaffar okkan'ın anısına saygı ve rahmetle
''yaralı polis: merkez,merkez saldırıya uğradık.
merkez: olay yeri neresi?
yaralı polis: şehitlik mevkii
merkez: zaiyat varmı? zaiyat varmı?
yaralı polis: şehitlerimiz var.
merkez:3310'un durumu ne?
yaralı polis: başımız sağ olsun....
tarih: 24 ocak 2001 çarşamba
saat:17:30
yer:diyarbakır ,sezai karakoç bulvarı.şehitlik kavşağı.
olay: abd devlet başkanına düzenlense dahi kurtulamayacağı ön görülen profesyonellikte hazırlanmış, kusursuzca işlenmiş,türkiye'nin daha önce yaşamadığı bir organizasyonla gerçekleştirilmiş ve hala faillleri meçhul bir saldırı.
geride bir sürü soru işareti bırakan; gözcüler ile birlikte yaklaşık 30 kişinin, en az 16 adet uzun namlulu silah kaleşnikof, 4 el bombası, biri olay yerinde kasıtlı bırakılan makarrof marka olmak üzere en az beş adet tabanca kullanılarak, ülkenin terör olaylarındaki en stratejik şehri olan diyarbakır'ın göbeğinde, emniyet müdürlüğü’ne ve bölge karakoluna bir kaç dakika uzaklıkta, 500'e yakın boş kovan bulunan, sadece gaffar okkan’ın `7’si kafasına, 10'u vücudunun diğer bölgelerine isabet etmiş17 mermi ve yakından "sigorta atışı`" diye tabir edilen atış yapılacak kadar rahatlık ve özgüvende işlenmiş bir saldırı.
sonuç: diyarbakır'da görev yapan 5500 polisin 1numarası, telsiz kodu 3310 olan, il emniyet müdürü gaffar okkan ve yanında bulunan 5 polis şehit...
kim yaptı: faili meçhul.
üstlenen örgüt yok. kimine göre hizbullah, kimine göre pkk, kimine göre derin devlet ya da yabancı gizli servis örgütleri.
gelin 18 yıl sonra bu olayı biraz irdeleyelim...
kimdi gaffar okkan? neden hedefti? ve niçin genel kanaat hizbullah yaptı?
1952 hendek doğumlu ali gaffar okkan;
türkiye'nin, 41 yaşında il emniyet müdürü olmuş, en genç emniyet müdürü…
hendek’teki en zengin ailenin çocuğu olmasına rağmen, polisliği seçmiş; her ay babasının gönderdiği para ile geçinen, cebinden bağış ve yardımlar yapan gerçek bir ülkü sahibi idealist insan…
abdullah öcalan ölse bu kadar kalabalık olamayacak, 30.000 diyarbakırlının “gaffar baba” diye ortalığı inleterek gözyaşları ile uğurladığı, gaffar okkan’dan önce pkk korkusundan kepenk kapatan esnafın, bu sefer sevgiden, bir polisin cenazesine katılmak için kepenk kapattığı kadar bağrına bastığı bir devlet adamı...
sadece diyarbakır'da değil daha önce görev yaptığı izmir, eskişehir, şanlıurfa ve karsta'da halkın sevgilisi olmuş, halkla bütünleşmiş, emniyet müdürü’nden ziyade şehrin belediye başkanı, valisi, o şehirde doğmuş büyümüş kişilerden daha çok o şehirli olmuş gerçek bir halk kahramanı…
kendine münhasır kuralları olan, biraz asi, sert ve otoriter bir yönetici. kendini anlamakta zorlanan ya da anlamayan memur veya amirlerinin bırakın sevmeyi nefret bile edecekleri tarzı olan bir müdür…
belediyenin yapmadığı üst geçiti yapmak için en fazla parayı kendisi vermek kaydı ile tüm polis teşkilatı'ndan, hakkında dedikodular çıkacağını bilmesine rağmen zorla para toplayıp, üst geçit yaptıran;
bayan polisleri terör bölgesi olmasına rağmen halkın içinde sokakta görevlendiren,
rüşvet aldığını, ahlaksızlık yaptığını ya da vatandaşa eziyet ettiğini tespit ettiği memur,amir ve müdürlerini dahil “kaba dayakla” izana getirerek, izana gelmezse haklarında işlem yapan marjinallikte,
terör bölgesinde gece 3’te korumasız tedbiri kıyafet ciğerciye giden
halkın menfaati ve memurunun hakkını savunmak için ohal (olağanüstü hal bölge) ve diyarbakır valisi'ne bile kafa tutacak cesarette…
otobüs şoförü gelmeyince, şehrin hentbol takımını otobüsü kendisi kullanarak maça götürecek tevaazuda...
ölmeden sadece dokuz gün önce tespit ettiği teröristleri isim isim basına açıklayacak ve yaptığı işin adeta pazarlamasını yapan bir özel sektör yöneticisi kadar rahat ve popülist,
şık ve marka giyinmekten başka lüksü olmayan sıradan vatandaş…
öldürülmeseydi bırakın vali, emniyet genel müdürü, siyasete girse içişleri bakanı hatta bir siyasi partinin genel başkanı olabilecek donanımı ve karizması olan…
diyarbakır’dan, kars’tan ya da eskişehir’den bırakın bir siyasi partiyi, bağımsız aday olsa bile kazanabilecek kadar sevilen, polis kimliğinden ziyade sosyal ve renkli kişiliği, doğallığı ve adamlığı ile bu sevgiyi kazanmış, bugün hükümetin yapmaya çalıştığı fakat bana göre beceremediği “demokratik açılımı”, 18 yıl önce diyarbakır'da yapmayı başarmış bir değerdi.
peki niçin ve kimler tarafından öldürüldü...
bu ülkenin refahı ve huzurunu istemeyen,terörün bitmesini istemeyen,terörden ve terörün varlığını sürdürmesinden gerek ekonomik, gerekse siyasi nemalanan her ferdin, her dahili ve harici güç veya güçlerin, gaffar okkan'ı öldürmesi için yeterli nedeni vardı.
yazının buraya kadar ki bölümünde dikkat ettiyseniz, gaffar okkan'ın kişisel özelliklerini ve yöneticilik yetisini saydık.
bunların üzerine;
diyarbakır’dan başlatarak türkiye’de hizbullah'ın bitirilmesi operasyonlarının baş mimarı olduğuna,
diyarbakır'da asayiş ve faili meçhul cinayetlerinin onun döneminde yarıdan daha aza indiğine,
akşamları saat altıdan sonra hayalet şehre dönen, kepenklerin gündüz bile kapalı olduğu diyarbakır’da
şehrin merkezinde ağır silahlarla dolaşan ve halka tedirginlik veren kollukların olduğu bir diyarbakır’da
uyuşturucu trafiğinin geçiş ve üs bölgesi olan bir diyarbakır’da,
parasızlık ve başkansızlık ve ilgisizlikten kapatılmak üzere olan diyarbakırspor’a sahip bir diyarbakır'da;
televizyonlarda şarlatanlık yapan hdp’liler ve çok konuşan ama bir şey yapamayan belediye başkanı’nın yapamadığı hatta hükümetinde bu konularda ortaya somut bir çalışma koyamadığı diyarbakır'da,
gaffar okkan, 81 vilayetteki diğer 81 il emniyet müdürü’nden farklı olarak, aynı yetki ve sorumluluğa sahip fakat eşit şartlarda olmamasına rağmen;
kepenkleri bırakın kapattırmayı, gece sabaha kadar vitrinlerin ışıklarını bile nasıl açık tutturdu?
hayalet şehir, artık gece 2’lere kadar gençlerin erkek ve kız olarak eğlenmeye gidecekleri mekanların açılmasını nasıl başardı?
ne oldu da, bırakın yatırım yapmayı, gezmeye bile gelmeye çekinecek yatırımcılar birer birer diyarbakır'a gelmeye, migroslar,burger kingler, avm'ler, 5 yıldızlı oteller açmaya başladı?
ne oldu da şehirde, ağır silahlar, akrep ve zırhlı araçların dolaştığı kamuflaj elbiseli özel harekat polislerinin yerine, makyajlı sadece bayan polislerden oluşan, üzerinde şirin şirin resimlerin bulunduğu twingo araçlarla, görevi yaşlıları, sakatları ve yolda kalmış çocukları eve götüren araç ve görevliler dolaşmaya başladı?
ne oldu da, elektrik direklerinin olduğu, fakat lambaların olmadığı caddeler, gaffar okkan döneminde ışıl ışıl oldu; hatta bir zamanlar polis ve askerin bile girmekte çekindikleri karanlık cadde, polat grubu’na, 5 yıldızlı otel açacak kadar güven verdi?.
ne oldu da borçlarından dolayı kapatılmak üzere olan ve başkan bulunamayan diyarbakırspor, bırakın kapatılmayı şampiyonluğa oynadı ve rahmetlinin şehit edildiği yıl birinci lig’e çıkacak kadar başarı gösterdi?
şimdi soruyorum; barış, kardeşlik, halkın rahatlığı, huzuru, en samimi devre arkadaşlarını bile kıskandıracak başarılara imza atmış, polis kimliğinin dışında daha sayamadığım bir sürü özelliği olan bir kişi, bırakın on yıl öncesini, günümüzde bile yaşamayı haketmez ki…yaşatmazlar ki... ne önemi var ki, kim ya da kimler tarafından öldürüldüğünün…
ali gaffar okkan ve yanındaki beş polis öldürülmedi aslında, on yıl önce birçok sorunu çözülmüş diyarbakır ve diyarbakırlılar öldürüldü o saldırıda...
sokaklar yine karanlığa gömüldü; kepenkler yine kapatılmaya başlandı; twingolu makyajlı bayan polislerin araçlarının yerini panzerler, onların şehre sardığı güven kokusunun yerini biber gazlarının kokusu aldı. diyarbakırspor’da yine geldiği gibi döndü eski günlerine… yani 14 yıl geçti, birşeyler bırakın gelişmeyi, gaffar okkan'ın ölümü ile birlikte tekrar karanlığa geri gitti.
uğur mumcu’yu anmak üzere yola çıkan ali gaffar okkan, çok daha ağır ve güçlü bir saldırıda, uğur mumcu gibi “anılanlar listesi”ne adını altın harflerle yazdırarak şahadet şerbetini içti maalesef...
gelelim ölüm şekline?
makamında kendisine kızan bir memuru ya da amiri tarafından öldürülseydi, kapısı herkese açık ve elini kolunu sallaya sallaya herkesin ulaşabildiği "bana bir hendek’te bir de diyarbakır'da kimse dokunamaz" diyecek kadar kendine ve güvendigi hendekli hemşehrileri ya da diyarbakırlılar tarafından öldürülse idi, yazdıklarımın hepsini çöpe atın der ve herşeyi anlardım.
ey güçlü türkiye cumhuriyeti’nin eski, mevcut, geçmiş ya da gelecek tüm ilgili yöneticileri, tbmm, hükümet, tsk, mit, ve emniyet birimlerine soruyorum...
kolordu komutanlığı’nın, mit bölge müdürlüğü’nün, ohal valiliği’nin, terör ve istihbarat ile ilgili tüm stratejik birimlerinin varolduğu, ülkenin terör konusunda en stratejik şehrinin merkezinde, tüm güvenlik ve terör uzmanlarına parmak ısırtan bir suikast organizasyonu yapılacak, yapan kişiler sıfır hata ile kusursuz saldıracak ve elini kolunu sallayarak bir değil, iki değil en az 30 kişi olduğu tahmin edilen saldırganlar buharlaşacak?...
girişi, çıkışı saat olarak belli olmayan, ne zaman hangi yol ve güzergahı kullanacağı belli olmayan ve özellikle o güne münhasır vali telefon açıp çağırmasa, kültür merkezi’ndeki uğur mumcu’yu anma programına katılmayacak olan, bir emniyet müdürü’nün, o saatte çıkacağından, o güzergahı kullanacağından nasıl emin olundu ki, 30 kişi orada konuşlandı, elektrikleri anında kestirdi, kafasına sıkacak kadar aracın yanı başına gelindi ve yer yarıldı yerin dibine, gök açıldı gökyüzüne çıkıldı... kimdir pkk, kimdir hizbullah, bunların maçası bu eyleme yetmez; bunu bana kimse anlatamaz....
uğur mumcu’yu, turgut özal'ı, eşref bitlis’i, recep yazicioğlu’nu, adnan kahveci'yi, aselsanın mühendislerini kim öldürdü ise gaffar okkan’ı da onlar öldürdü....bakalım sırada kimler var?....
rahmetli gaffar okkan’nın çeşitli röportajlarda ve sohbetlerinde dile getirdiği “diyarbakır türkiye’nin sigortasıdır; atarsa ülkenin tüm elektriği kesilir” demesinin altında yatan mesaj da bence, gaffar okkan, hizbullah’ın da, pkk’ın da, asıl amaçlarının diyarbakır üzerinde oynanan oyunun dış güçler tarafından ve içerdeki destekçileriyle rol verdiği oyunun birer parçaları olduğunu ve bunların uzantılarını çözmüştü. gaffar okkan, artık
ülke üzerinde kötü emelleri olan herkes için bir tehlikeydi. ve ortadan kaldırılması gerekiyordu. nihayetinde kaldırıldı da.
emin olun, gaffar okkan suikastinde kullanılan 25 ya da 30 kişide her kimler ise, onlarda çoktan ortadan kaldırılmıştır.
siyasi görüşü ve görevi ne olursa olsun, bu ülkenin insanlarına fayda sağlayacak hizmet ve bilgi sağlama yolunda; birlik ve bütünlüğümüze, barış ve kardeşliğimize zerrei miskal yarar sağlama yolunda ve uğrunda öldürülen herkese allahtan rahmet diliyorum… bir ali gaffar okkan öldürüldü; fakat aynı yıl sadece diyarbakır'da isimleri aileleri tarafindan ali gaffar konulan 360 tane, bugün 17 yaşında olan ali gaffar’lar, ali amcalarının yolunda, diyarbakır sokaklarında koşuşturuyorlar… inşallah kaderleri değil, fakat idealleri ali gaffar amcalarına benzer...''