1
galatasaray'dır.
televizyonda, radyoda, berberde, kahvede vs. duyarız hep futbolun güzelliği diye ancak kanımca bu genel-geçer bir yargı değildir. kişilerin kendine mahsus futbolun güzelliği tanımları vardır. benim için futbolun güzelliği galatasaray'ın futbola katkılarıdır. ha sadece galatasaray endeksli düşünmem futbolu, avrupa futbolunu yakından güney amerika'yı uzaktan takip ederim. çekişmeli mücadeleler, derbiler, tribün gösterileri, pankartlar, futbolun bir spor olduğunun ve hayat tarzı olduğunun farkında olan futbolcular benim futbolun güzelliği tanımımla örtüşür. çirkef futbolculardan hiç haz etmem, bunlar güzellik katilleridir gözümde. ha muhakkak her futbolcunun bir tarzı vardır, kendisi çirkeflikte kendini bulmuştur, esasında oyunu boka sarmak istemese de saha içerisinde bir incredible hulk'a dönüşüyordur orasını bilmem, ancak gene hoşuma gitmez. sevemedim, sevemeyeceğim.
futbol yorumculardan duyarız hep; ''işte futbolun güzelliği de bu'' diye. bu sözü genelde maç boyunca baskın olan tarafın maç kaybetmesi, maç boyunca hiçbirşey yapmayan tarafın eskaza bir gol bulup maçı kazanması durumlarında duyarız. işte ben bu noktada o insanlardan ayrılırım. muhakkak futbolun içinde komple defans, çanakkale geçilmez, kapalı savunma olayları vardır ancak ben bunları hiç sevmedim. en iyi savunma saldırıdır sözü mantıklı gelir çünkü bana ve bu sözün futbolun güzelliği olduğuna inanırım kendim oldum oldum olalı.
bu başlığa en çok oturan olay ise taraftarlıktır gözümde. bir takımın taraftarı olmaktır futbolun güzelliği, o takıma inanmak. stada gittiğinde bir kareografi görmek, bir pankarta gülümsemek, bir pankartla duygulanmak... tuttuğu takım yenik durumda olsa bile takıma asla yalnız yürümeyeceksin diye seslenmektir futbolun en güzel olayı belki de. metroda sarı kırmızı kıyafetli tanımadığın bir insan gördüğünde muhabbet etmeye çalışmak, sarı saçlı kırmızı kıyafetli bir kıza aşık olmak, binlerce insanla aynı yürek parçasıyla bir hedefe bir stada gitmektir futbolun güzelliği. eğer benim gibi piskopatsanız şöyle bir olay yaşamaktır futbolun güzelliği; yıl 2006'dır ve childofbodom öğrenci seçme sınavı(öss)'nı geçebilmek için dersane köşelerinde sınava girmektedir. deneme sınavları sonuçları asıldığında listedeki metin oktay yılmaz ve turgay şeren yılmaz isimlerine gözü takılır. hemen birini arar ve bulur. sonra konuşmaya başlar bu insanlarla. bunlar kardeşlerdir, babalarının fanatik galatasaaraylı olduğu belli olan bu insanlarla bu insanların babaları ziyarete gidilir iki lokma çikolata ile. ve o baba gözleri dolu dolu anlatmaya başlar. işte futbolun güzelliği budur bana göre, iyi ki varsın futbol.
televizyonda, radyoda, berberde, kahvede vs. duyarız hep futbolun güzelliği diye ancak kanımca bu genel-geçer bir yargı değildir. kişilerin kendine mahsus futbolun güzelliği tanımları vardır. benim için futbolun güzelliği galatasaray'ın futbola katkılarıdır. ha sadece galatasaray endeksli düşünmem futbolu, avrupa futbolunu yakından güney amerika'yı uzaktan takip ederim. çekişmeli mücadeleler, derbiler, tribün gösterileri, pankartlar, futbolun bir spor olduğunun ve hayat tarzı olduğunun farkında olan futbolcular benim futbolun güzelliği tanımımla örtüşür. çirkef futbolculardan hiç haz etmem, bunlar güzellik katilleridir gözümde. ha muhakkak her futbolcunun bir tarzı vardır, kendisi çirkeflikte kendini bulmuştur, esasında oyunu boka sarmak istemese de saha içerisinde bir incredible hulk'a dönüşüyordur orasını bilmem, ancak gene hoşuma gitmez. sevemedim, sevemeyeceğim.
futbol yorumculardan duyarız hep; ''işte futbolun güzelliği de bu'' diye. bu sözü genelde maç boyunca baskın olan tarafın maç kaybetmesi, maç boyunca hiçbirşey yapmayan tarafın eskaza bir gol bulup maçı kazanması durumlarında duyarız. işte ben bu noktada o insanlardan ayrılırım. muhakkak futbolun içinde komple defans, çanakkale geçilmez, kapalı savunma olayları vardır ancak ben bunları hiç sevmedim. en iyi savunma saldırıdır sözü mantıklı gelir çünkü bana ve bu sözün futbolun güzelliği olduğuna inanırım kendim oldum oldum olalı.
bu başlığa en çok oturan olay ise taraftarlıktır gözümde. bir takımın taraftarı olmaktır futbolun güzelliği, o takıma inanmak. stada gittiğinde bir kareografi görmek, bir pankarta gülümsemek, bir pankartla duygulanmak... tuttuğu takım yenik durumda olsa bile takıma asla yalnız yürümeyeceksin diye seslenmektir futbolun en güzel olayı belki de. metroda sarı kırmızı kıyafetli tanımadığın bir insan gördüğünde muhabbet etmeye çalışmak, sarı saçlı kırmızı kıyafetli bir kıza aşık olmak, binlerce insanla aynı yürek parçasıyla bir hedefe bir stada gitmektir futbolun güzelliği. eğer benim gibi piskopatsanız şöyle bir olay yaşamaktır futbolun güzelliği; yıl 2006'dır ve childofbodom öğrenci seçme sınavı(öss)'nı geçebilmek için dersane köşelerinde sınava girmektedir. deneme sınavları sonuçları asıldığında listedeki metin oktay yılmaz ve turgay şeren yılmaz isimlerine gözü takılır. hemen birini arar ve bulur. sonra konuşmaya başlar bu insanlarla. bunlar kardeşlerdir, babalarının fanatik galatasaaraylı olduğu belli olan bu insanlarla bu insanların babaları ziyarete gidilir iki lokma çikolata ile. ve o baba gözleri dolu dolu anlatmaya başlar. işte futbolun güzelliği budur bana göre, iyi ki varsın futbol.