• 10
    yıllar önce bu başlığı ben açmıştım.

    o zaman da kötü gidişatın (pandemi sonrası olması lazım) nedenleri konuşulurken herkes hocaya saldırıyordu ama o günde bugünden pek farklı değildi.

    biz neredeyse tüm şampiyonluklarımızı bir organize kötülüğe karşı kazandık. 1 golle şampiyonluğu verecek kadar salak bir "yapı" kurmuş olamayacağımızı düşünüyorum. billiong denen bir futbolcu (şu an nerede oynuyor inanın bilmiyorum) resmen şike yaptı. sen bizim maçta oynama seni milli takıma aldırayım dendi. o gün o adam paketlendi ve bir daha ülkeye ayak basmadı.

    o günde yazmıştım tekrar edeyim.
    `bir futbol müsabakasında, sonuca etki eden ilk pozisyon sonrası yok hükmündedir.
    `
    çünkü bir futbol müsabakasını değiştiren iki büyük bir küçük unsur vardır. futboldan anlamayan zerzevat bunları bilmez. işine gelmediği için söylememezlik etmiyorlar aksine bilmiyor cahiller.

    büyük unsur

    1. kırmızı kart
    2. skor üstünlüğü/skor olarak geriye düşme

    küçük unsur

    a. maçın o ana kadar ki x faktörü olan oyuncuya sarı kart gösterme.

    bunun adı lazım olur sarısıdır. eften, püften bir pozisyonda sarı kart gösterirsin bir oyuncuya;
    bu sana iki şey imkanı verir.

    1. oyuncunun daha agresif olmasını engeller baskı direncini kırdırırsın.
    2. lazım olduğu zaman ikinci sarıdan atmak için zemin hazırlarsın.

    bu taktiği 13. olduğumuz sezon yapmışlardı. burada da yazıldı bu iş. neyse, dağılmadan devam edelim...

    1 aralık 2024 galatasaray eyüpspor maçı sırasında thiam'ın 7 ve 14. dakikalarda iki sarı kartlık pozisyonu var. biri sallai'nin soruna açık bir tokat (eli açık) diğeri basma... çift sarıdan atılması lazım. kırmızı kartlar direkt skora etki etmez ama oyun üstünlüğünü ve planını değiştirir. thiam'in 1 aralık 2024 galatasaray eyüpspor maçındaki görevi stoperleri rahatsız etmekti. özellikle sanchez. en önde yer alan ve galatasaray'ın rahat oyun kurmasını engellemek gibi hayati görevi olan oyuncusunu 20. dakika dolmadan kaybedecek olan eyüpspor'un maçın kalanını aynı şekilde oynama şansı yok.

    diyelim ki böyle oldu.

    22. de sanchez'in yoğun penaltı itirazına rağmen devam eden oyunda faul yapmadığı bir pozisyonda sarı kart görmeyecekti. çünkü muhtemelen öyle bir pozisyon hiç yaşanmayacaktı.

    diyelim ki öyle olmadı kırmız kart görmedi ve maç aynen devam etti. barış alper'in 27. dakikadaki pozisyonu ortaya çıktı ve penaltı olması gereken pozisyon penaltı olarak değerlendirdi. eyüpspor'un faul yüzünden iptal edilmesi gereken golü faul olduğu için 0-0 giden maçın 1-0 olma ihtimali doğdu.

    maçın sonucuna direkt etki. maç 1-0 olursa başka bir şey 0-0 devam ederse penaltı kaçıran takım olarak başka bir şey olacaktı sahada. yani o dakikadan sonra hiçbir şey aynı olmayacak. olmayacağı içinde sanchez'ın sarısı, kırmızısı, moru, yeşili konuşulmayacak.

    futbol fena halde hayata benzediği için bir tercihin değiştirdiği her şeyin, kelebek etkisiyle diğer kararları da etki ettiğini atlayarak yorum yapamazsınız.

    20. dakikada atılmayan bir adamı, 30. dakikada çalınmayan bir penaltıyı atlayıp 70. dakikadaki pozisyona bakarak tüm maçın hükmünü o pozisyona göre veremezsiniz ki o pozisyonun içinde olan adam ilk yarı bitmeden 3 net sarı kartlık faulü olan ve atılması gereken bir adam.. sarı kart gören bir oyuncunun bile bir sonraki sarıyı görmemek için çekingen davrandığı bir dünyada böyle artist artist konuşamazsınız. bunun yerine döner satmanızı öneririm.

    elbette onu da becerebilirseniz.
  • 4
    şöyle düşünüyorum bu konu hakkında. sezon başında mert hakan'ı kadromuza katsak, belki de bu arada transfer döneminde irfan can kahveci transferini asla gerçekleştirmeyerek hatta ve hatta irfan can kahveci'yi fenerbahçe gündemine itecek ve türkiye'nin en değerli orta sahalarından birinin transferini asla gerçekleştiremeyecektik. kelebek etkisi yapmak gerekirse.

    yani irfan can kahveci transferi gerçekleşirse. değerlenir buralar.
  • 2
    kaan kural' ın yazdığı enfes bir basketbol yazısı okumuştum. o yazıda şöyle diyordu; ''zaafları azaltmak, hataları gidermekten çok başka bir yol daha var. hataların ve zaafların önemini azaltmak, yani hata payını arttırmak. çünkü ne kadar çalışırsanız çalışın, miktarını azaltmayı başarsanız da hatalar hep olacak. ve bazı günler, diğerlerinden fazla olacak'' (yıllık yazıhane - sf: 31 – kaan kural/bu oyun böyle oynanır)

    çok basit bir mantıkla; örneğin bir maçta boş kaleye gol kaçırmak hatadır. sen tüm maç tek pozisyon bulup o pozisyonda da hata yapar ve golü atamazsan maçı kazanamazsın. bir sonraki maç yine aynı pozisyonu bulup bu kez hata yapmazsan golü atarsın. yani hataları azaltmak bir sonraki maçta sana galibiyeti getirmiş olur. ve hocalar da hep hataları azaltmaktan bahseder zaten. oysa kaan kural' ın mantığına göre eğer bir değil birden fazla kez boş kaleye pozisyon bulabiliyorsan birini kaçırma hakkın da olur bu durumda. yani hata yapabilme payını arttırmış olursun.

    bu basit örnekten sonra konuya dönersek; hakem hataları, bireysel oyuncu hataları hep oldu, hep olacak. bunu sıfırlayamazsın. sen iyi bir takım olursan bu hataların önemini azaltabilirsin ama. mesela barcelona, trabzon karşısında verilmeyen bir kırmızı kartın maça etkisini konuşmaz. çünkü barcelona takımının gücü bunun gibi bir değil beş hatayı tolere edebilecek seviyededir. işte bizim de hedefimiz bu olmalı.
  • 5
    garip bir sekilde bazen iyimser kalmak icin kullandigim olgu. ornegin macimiz berabere bitmis ama hakem rakip takimin bir kirmizisini atlamis, kendi kendime "yaa bosver, belki 10 kisi oynasalar 1 puan da alamayacaktik veya baska bir pozisyonda sakatlik olacakti" diye dusunuyorum.

    bir de kelebek etkisine ters dusen ve yorumcularin siklikla kullandigi bir arguman var: ornegin 40. dakikada atilan bir gol sonrasi devreye 1-0 giriyorsun ama yorumcu diyor ki "takim ilk yari 5 gol atabilirdi". yav arkadas adam golu daha erken atsa ayni sayida gol pozisyonuna girecek mi bakalim, futbol bu kadar dogrusal bir oyun degil ki.
  • 7
    yeri gelir bir şampiyonluk kaybettirirken en yakın rakibine o şampiyonluğu hediye ettirir, öyle bir etkidir.

    örneğin x kulübü başkanı y isimli bir oyuncuya telefon açar özel uçağı da o şehirdedir ve uçağın alıp gelmesini beklemeden oyuncuya sorar ne kadar istiyorsun? oyuncu da istediği rakamı söyledikten sonra meşhur o soruyu sorar sen 1 milyon euro eder misin ? halbuki kulübüyle anlaşmışsın bırak adam gelsin bir soda içerken sorarsın değil mi? ama hırs küpü başkan tez canlı haliyle soruyu sormuş aldığı cevap karşısında futbolcuyu küçümsemiştir. gururlu bir birey olarak karakterli bir duruş sergileyen oyuncu da 2 katını verse de artık bu kulübe gitmem diyerek gönderilen uçağın boş dönmesini sağlamış pilotların yediği etli pide yanlarına kâr kalmıştır.

    bu oyuncu ki direkt rakibine giderek yerli sınırının olduğu ligde puzzle'ın mükemmel tamamlayıcısı olmuştur. belki kendisinden daha büyük görülen arjantinli bir forvet ve uruguaylı bir libero olmuş olabilir ama denklemin en değerli parçası da kendisi olmuştur. ligin en iyi yerli stoperi olurken oyuncunun fiyatını beğenmeyen x kulübü başkanı oraya sürekli transfer yapmasına rağmen kara deliği kapatamamış ve savunması kevgire dönmüştür. düşünün orada yabancı stoperin oynadığını mecburen rashica yedekte bekleyecekti. kim bilir lig nasıl biterdi.

    futbolda kelebek etkisi böyle bir şey arkadaşlar bazen susmayı bilmek çok şey kazandırır. yüksek bakmak çok şey kaybettirir.

    teşekkürler x kulübü başkanı. şampiyon galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın