78
ülkemizde futbola olan ilginin azalmasına dair bir komplo teorim var.
malumunuz ülkemizde halk her açıdan kontrol altına alınmaya çalışılıyor; tek yönlü haberler, karşıt görüşte atılmış twitlerin sahiplerinin tutuklanması vs gibi etkinliklerle de uygulamaya konuyor.
futbol ise ülkemizde geniş kesimlere hitap eden bir spor dalı. üstüne üstük büyük paraların döndüğü, kolayca da paraların yenebilecegi bir düzene sahip bir ortam.
galatasaray üzerine oynanan oyunlar ve başakşehir'i şampiyon yapmak için yapılan uğraşlar esnasında, 2019'da istanbul belediye seçimlerinde hükümet büyük bir yenilgi aldı. pek çokları da bu yenilginin futbolla bir bağlantısı olup olmadığını sorguladı. buna ek olarak, statlarda protesto isliklamalari, gezi parkı olaylarında futbol takımı taraftar gruplarının çok aktif bir rol oynaması vs gibi futbol seyircisinin bir mualif gruba evrilebilecegini de gördük.
şahsi fikrim, bu ihtimalden dahi rahatsız olan bazı kesimlerin, ülkenin futbola olan ilgisini azalatmak için bilinclice bir çalışma içerisinde olabileceği yönünde.
düşündüğüm zaman aşağıda listeledigim aktiviteler de sanki bu fikri destekliyor gibi.
kulüpleri bankalar birliği anlaşması ile himayen altına al, federasyon başkanlarını dilediğin gibi ata, ligi 21 takımlı yap, yabancı sınırı getir, bazı takımları ki bunlar 3 büyükler değil, kasıtlı olarak kayır (başakşehir, trabzon, rize vs.) ve 3 büyükleri de her hafta hakem hataları ile doğra.
şimdilerde de spor yasası çıkararak yine orantısız cezalar getir ki gönüllü yönetici değil 'atanmış' yöneticilerle büyük kulüpleri de daha net bir şekilde kontrol altına al.
hedefe ulaşılırsa ne olacak; futbol artık toplumsal ayaklanmanın mümkün olabileceği bir alan olmayacak çünkü artık insanlar takımlarla eskisi gibi bir gönül bağına dolayısıyla da öteki taraftarla ortak paydaya sahip olmayacak. üstüne üstük hala büyük sayılabilecek, yenebilecek bir futbol piyasası pastası da ortada daha sahipsiz bir şekilde duruyor olacak.
keske bari futbolumuza dokunulmasa.
malumunuz ülkemizde halk her açıdan kontrol altına alınmaya çalışılıyor; tek yönlü haberler, karşıt görüşte atılmış twitlerin sahiplerinin tutuklanması vs gibi etkinliklerle de uygulamaya konuyor.
futbol ise ülkemizde geniş kesimlere hitap eden bir spor dalı. üstüne üstük büyük paraların döndüğü, kolayca da paraların yenebilecegi bir düzene sahip bir ortam.
galatasaray üzerine oynanan oyunlar ve başakşehir'i şampiyon yapmak için yapılan uğraşlar esnasında, 2019'da istanbul belediye seçimlerinde hükümet büyük bir yenilgi aldı. pek çokları da bu yenilginin futbolla bir bağlantısı olup olmadığını sorguladı. buna ek olarak, statlarda protesto isliklamalari, gezi parkı olaylarında futbol takımı taraftar gruplarının çok aktif bir rol oynaması vs gibi futbol seyircisinin bir mualif gruba evrilebilecegini de gördük.
şahsi fikrim, bu ihtimalden dahi rahatsız olan bazı kesimlerin, ülkenin futbola olan ilgisini azalatmak için bilinclice bir çalışma içerisinde olabileceği yönünde.
düşündüğüm zaman aşağıda listeledigim aktiviteler de sanki bu fikri destekliyor gibi.
kulüpleri bankalar birliği anlaşması ile himayen altına al, federasyon başkanlarını dilediğin gibi ata, ligi 21 takımlı yap, yabancı sınırı getir, bazı takımları ki bunlar 3 büyükler değil, kasıtlı olarak kayır (başakşehir, trabzon, rize vs.) ve 3 büyükleri de her hafta hakem hataları ile doğra.
şimdilerde de spor yasası çıkararak yine orantısız cezalar getir ki gönüllü yönetici değil 'atanmış' yöneticilerle büyük kulüpleri de daha net bir şekilde kontrol altına al.
hedefe ulaşılırsa ne olacak; futbol artık toplumsal ayaklanmanın mümkün olabileceği bir alan olmayacak çünkü artık insanlar takımlarla eskisi gibi bir gönül bağına dolayısıyla da öteki taraftarla ortak paydaya sahip olmayacak. üstüne üstük hala büyük sayılabilecek, yenebilecek bir futbol piyasası pastası da ortada daha sahipsiz bir şekilde duruyor olacak.
keske bari futbolumuza dokunulmasa.