resim
Franck Henry Pierre Ribéry
Görev:Teknik Çalışma Antrenörü
Takım:-
Yaş:42
Uyruk:Fransa
  • 736
    alsaydik burun kivirilirdi. sol kanada koyar verim de alamazdik. fiorentina'da muhtesem maclar cikarmaya basladi bunun sebebi de sol kanatta degil en uctaki adamin arkasinda tamamiyle serbest bir rolde oynamasi. cok efor sarfetmedigi icin top ayagina geldiginde etkili olma sansi artiyor. montella guzel bir dokunus yapmis ribery'e ve bu yasta fark yaratmaya devam eden bir ribery izliyoruz.
  • 341
    hiç unutmam, geldiği gibi ufak sürelerle takıma ısındırılıp sonra ilk on bir çıkmaya başlamıştı, pek etkili olamayınca da kesik yemişti. hatta 1 mayıs 2005 malatyaspor galatasaray maçının son 15 dakikasında oyuna girmişti ve elbette bir bok yapamamıştı.

    ribery adamsa malatya deplasmanında kendini kanıtlasaymış :(

    neyse, diyarbakır ile içeride oynadığımız maçta etkili olamadığı için devre arasında kenara alınması ve malatya deplasmanında son on beş dakika sahaya sürülmesi ile 2006 dünya kupasının final dahil tüm maçlarına ilk on bir başlaması arasında 1 yıl ya var ya yok.

    biz anlıyormuşuz ama bu işten, yani hakikaten anlıyormuşuz. kalsaydı diyorduk ya iyi ki bizde kalmadı. yok ille de keşke kalsa mıydı? al bizde kalanı var zaten;

    (bkz: armindo tue na bangna bruma)
  • 826
    2000 sonrası başlayan gerileme, 2003 sonrası çöküş dönemi ve ekonomik buhran. bu adam o anlarda taraftarın tek tutunacak dalıydı, belki de kulübün, yönetimin herkesin kurtuluş biletiydi. sonra bedavaya gitti. bugün olsa tesis basılırdı, 2-3 kelle alınırdı ki rahmetli özhan canaydın gerets’e dua etsin. 2006’da o mucize şampiyonluk gelmese herşey tepetaklaktı.
  • 744
    kendisi kiralık filan gelmedi. kiralık artı satın alma hakkı ile geldi. zaten mart ayında satın almayı kullandın. ama sen adamın maaşını zamanında ödeyemezsen ,fesih hakkı her zaman bulunuyor. adamın maaşını kurallar içerisinde vermezse kendisi fest etme hakkı var.

    hayır anlamadığım bu adamı iki sene mahkemelere verdik. yine kazanamadık. cas bilmez, casın tahkimi bilmez. galatasaray bilançosu bilmez. kongre üyeleri bilmez. ama galatasaray sözlük yazarları iyi bilir. çünkü özhan canayadın,deloitte şirketime incelettiği galatasaray bilançosunda o hülle gözükmezdi dimi?.

    metz demez mi? kardeşim bu adamın bonservisi nerede. bize vermediniz zamanında.
    biri der hülle yoluyla biri der kiralık. atmayanı dövüyorlar zaten.

    kaynak; bendeniz ve https://thesefootballtimes.co/...galatasaray-diaries/
  • 821
    kendisinin bize geldiği dönemle zaniolo'nun bize geldiği dönem arasında hiçbir alaka yok.
    kendisinin geldiği dönemdeki galatasaray'ın durumu ile zaniolo'nun geldiği galatasaray'ın alakası yok. kendisinin bize geldiğindeki şartlarıyla zaniolo'nun bize geldiği şartlar arasında hiçbir alaka yok.
    kendisinin oyuncu profilinin zaniolo ile hiçbir alakası yok.
    kendisinin gidiş şekliyle zaniolo'nun muhtemel gidiş şekli arasında hiçbir alaka yok.

    kısacası ribery ile zaniolo arasında, a'dan z'ye hiçbir konuda hiçbir alaka yok. olsa olsa kısa sürede fenerbahçe maçına damga vurmak vardır. birisi kuyuya bir taş attı, sürekli bunu okuyorum. bir kişi de demiyor ''ben ne saçmalıyorum, ne alakası var?'' diye. konuşmak için konuşmak bizim milletin kodlarında var gerçekten.
  • 814
    8. sınıfın son günlerindeydik. okulda yavaştan veda zamanı gelmişti. hem yıllardır birlikte olduğun arkadaşlarından ayrılıyorsun, hem okulundan. bir de o dönem oks isimli sınavın stresi var. sınav ismi yeni değişmiş, yıllardır adı lgs olan sınav, bir anda durup dururken yeni halini almış. bu yıl sınav zor olacakmış, soruları tübitak soracakmış, kurrabiyeyi yedik safsataları eşliğinde okula gelmişiz. hem hüzünlü hem stresli hem de heyecanlı bir dönemdeyiz.

    önemi yok ama aklıma takıldı, okula son günlerde nedense herkes serbest kıyafetle geliyordu. bugünlerde kullananın demode sayıldığı, o günlerde ise daha şu andaki unuttuğumuz anlamına gelmeyen apaçi kelimesinin, türk sokak lugatındaki karşılığının hakkını vermek için jölesinin son damlasına kadar emek harcayıp giyinen minik tırreklerle dolu okulda, kah oradan kah buradan konuşuyoruz.

    ben de çalışkan adamım ama herkesle muhabbetim çok iyi. bu üstte bahsettiğim arkadaşlardan birine takılıyorum, ne yaptın dün "oks anneleri"ni izledin mi falan diyip gülüyoruz. tamam hiç komik değil ama böyle bir dizi vardı (burada msn 'de yerleri yumruklayarak kahkaha atan smiley var) neyse altta kalır mı apaçi patlattı cevabı :

    -ribery kaçmış-
    (dıştan etmeye utandığım ve bugüne kadar ağzımı hiç bozmadığım için içimden gökmen özdenak tarzında küfür ediyorum, ne alaka auagoyi nesi komik bunun diyorum)

    başka bir galatasaraylı arkadaş benim yapamadığımı yapıp kısa ve net şekilde cevabını veriyor
    -s.kt.r lan
    ama hala üsteliyor apaçi arkadaş
    -ribery kaçmış-

    o gün eve gidip, akşam haberleri ve hava durumu sonrası
    verilen 2 dk'lık spor haberlerini izleyene kadar inanmadım. sonra çalışma masamın çekmecesini açtım. içinden "ferraribery" başlıklı gazete sayfasını yırtıp çöpe attım. gece uyuyamadım her seferinde o cümle yankılandı kafamın içinde

    - ribery kaçmış -

    - ribery kaçmış -

    - ribery kaçmış -
  • 786
    gündemimizde olduğunu zannetmiyorum da ismini görünce anılarım canlandı. öncelikle galatasaray bu yaştaki oyuncuyu alıp ne yapsın. simge oyuncumuz, efsanemiz olsa futbolcu parçalı ile bıraksın denilerek belki geniş kadroda yer verilirdi. o da yabancı sınırı olmamak kaydıyla.

    yaşından bağımsız 40 yaşında bile üst seviye oynadığını varsayalım. 2005 yazında bu adamın kaçışıyla yaşadığım travma taraftarlık hayatımın en büyük üzüntülerinden biridir. zannediyorum benim gibi de milyonlar vardır. en güzel duyguların katilidir. kısacası bizde bu kuyruk acısı varken tekrar galatasaray forması giymesi giyse de kendini sevdirmesi imkânsıza yakındır.
  • 839
    özhan canaydın dönemi rezilliklerinin incisi. yanılmıyorsam 2 aylık maaşını ödemedikleri için oyuncu bunu bahane edip marsilya’ya kaçmıştı. yine yanılmıyorsam bülent tulun da fransa’da beyzbol sopasıyla ribery’nin ya da menajerinin evini basmıştı.

    rahmetli, daha yeni uefa kazanmış galatasaray’ı o kadar elden ayaktan düşürmüştü ki… ödenmeyen maaşlar, efsanelerin küstürülmesi, ribery’nin kaçışı, kadıköy deplasmanlarında yaşanan hezimetler…
  • 461
    bu adam bir dönem taraftar hayalinin ete kemiğe bürünmüş hali idi. galatasaray taraftarı ilginçtir. takımın porto gibi mi olsun yoksa raulü mü transfer etsek diye sorsalar herkes porto derdi. şimdi nasıl bilmiyorum ama eskiden taraftar algısı bu şekildeydi. çünkü taraftar para muhabbetinden çok çekti. gazeteler cimbomun başarısından önce borcunu yazardı. diğer takımların taraftarları da başarı kriterinde galatasaray ile boy ölçüşemeyecekleri için hep "para" ile girdiler muhabbete. belki de bu sebeptendir ki galatasaray taraftarı bilinçlendi: yaşı geçmiş gündelik performans sergileyecek adamlardansa bir sistemin daha önemli olduğunu algıladı. herkesin gözü sahada genç futbolcu aradı. her yerde futbol okulu olsun biz yetiştirelim, yetiştiremediklerimizi de scoutlar izlesin doğru zamanda satın alalım hayali kurdu. hatta ünal aysal'ın yurtdışında takım alma isteği bu mantığa dayanır. galatasaray, kendine özgü oyun stili olan, dünyadaki futbol adına bütün olayların içinde olmaya çalışan bir sistem takımı olmalıdır. belki de yöneticilerin bu denli beceriksiz olması taraftarı bu düşünceye itti, bilemiyorum.
    işte bu sebeplerdendir ki dostlar, ribery benim galatasaray hayallerimin üstüne "cuk" diye oturan adamdı. gitmesine en fazla üzüldüğüm futbolcuydu. birçok galatasaray taraftarında bambaşka yeri vardır. bir dönem biz sadece kendisinin davasını takip ettik. yönetimin becerisiyle gelen adam yine aynı adamların " komik" hatalarından kaynaklı kaybedildi. bu ayrılış içimizde çok büyük yıkımlara sebep oldu. bazen ağlarsın da boğazına bir şey oturur yutkunamazssın ya, işte bu adam da taraftarsın boğazında kalan, hala yutkunamadığı futbolcudur.
    şu saatte gelip gelmemesi önemli değil. zamanında giderken yıktığı şeyler hala tamir edilmedi. tamir de edilemez bunu biliyoruz fakat illa ribery gelecekse, yeni ribery ler gelsin onu istiyoruz.
  • 766
    sonraki kariyerini görünce "vay be! sağlam büyük balık kaçırmışız" diye boşuna hayıflanıyoruz bence.
    benim düşüncem, velev ki o dönem o maaş ödememe ve buna bağlı kaçma olayı yaşanmamış, ve ribery üstüne koya koya devam etmiş olsun.
    tamam, günümüzde cenk tosun gibi, cengiz ünder gibi örnekler yüksek meblağlara transfer yapan isimler var ama o günün şartlarında zannetmiyorum ki 10-12 mil€ üzerinde satılabilsin. oyuncunun ederini belirleyen kalitesi kadar biraz da arz-ı endam eylediği lig olduğundan ligimiz bu tip konularda kalite olarak maalesef sıralamanın çok altlarında.
    dolayısıyla sonraki kariyerinde gördüğü 30-40'lı mil €'lu bonservisleri bizim görme şansımız olmazdı diye düşünüyorum.
    ama iyi futbolcuydu vesselam.
    en ilginci de türkiye'de attığı ilk ve tek golün 5-1'lik 2004-2005 sezonu türkiye kupası finalinde fenerbahçe'ye karşı olmasıydı.
  • 768
    bizim lisede haydar vardı. hevesle aldığı ribery formasından 1 hafta sonra marsilya ya kaçmıştı. sırf onun gibi çocukları uzdugu için bile affedemeyeceğim topçudur. haydar'a keşke daha büyük acılar yaşatsaydı ayrı mesele.

    eğer gitmeyip bizde 2-3 sezon kalsa lige ambargo koyardık. bir tarafta arda diğer tarafta ribery ile estireceğimiz fırtınayı düşünemiyorum bile. forvet hattı zaten iliç, hakan şükür, ümit karan, necati ateş ve hasan kabze'den oluşuyordu. orta sahaya 2 hamal aldık mı belki de bordeaux, psv ve liverpool olduğu gruptan bile çıkardık. çünkü futbol o zamanlar şimdiki gibi zor değildi.
  • 847
    kariyeri çok enteresan şekilde seyretmiş eskinin topçusu.
    - bize 22 yaşında geldi
    - 2005 mayıs ayında türkiye kupası finali oynadı. fenere gol attı
    - 2006 yazında dünya kupası finali oynadı
    - 2007 yazında bayerne yüksek bonservis bedeliyle transfer oldu
    - 2009’da bayern realin 80 milyonluk teklifini reddetti
    - 2010’da şampiyonlar ligi finali oynadı
    - 2013’te avrupanın en iyi oyuncusu seçildi.

    böyle bir potansiyeli olan adamı avrupanın merkezinde 22 yaşına kadar nasıl keşfedememişler bana çok acayip geliyor.
  • 759
    çok karanlık bir dönemde gelmişti galatasaraya. ligde bjknin 100.yılı ile şaha kalktığı, fenerbahçenin bomba transferlerinin olduğu, galatasarayın ise 202-2004 seneleri karanlık bir girdaba sürüklenip, 2005 senesi devre arasında getirdiği bir isimdi. o kadar farklı, o kadar güzel bir stili vardı ki, sırf kendisini daha iyi görmek için 3-5 harçlık biriktirip maçlaırn özetini değil 90 dakikasını izlemek amacıyla kahvehanelere giderdik, 15-16 yaşımızda. bizim içimizdeki gs aşkını tekrar canlandıran biriydi en azından benim için öyleydi. kaçıp gittiğinde de bıraktığı hasar çok büyük olmuştu. hatta itiraf edeyim, inşallah başarısız olur ahımızı aldı diye de çok düşündüm gençken ama zaten o yetenekle ve karakterle başarısız olman imkansıza yakındı.

    kendisinden sonra beni en çok heyecanlandıran futbolcu ise arda turanolmuştu. **
  • 715
    parası ödenmediği icin, kurallar gereği haklı olarak gitmiştir. ama yaptığı etik değildir. zira parasini birazcik gecikmeli de olsa alamayan her adam cekip gitseydi bu dunyada isler yurumezdi. bruno heiderscheid adlı menajerinin kisa surede voleyi vurma gibi islak bir hayaline meze olmus futbolcudur kendisi. sonra davalık oldu, bruno'ya 1.6 milyon euro tazminat odemek zorunda kaldi, arkasindan kendisini yanlis yonlendirmesinden dolayi dava acti, bu sefer bruno tazminat odedi falan filan.

    ha bu saatten sonra gelsin tabii ki, ancak tek sart yillik 1 milyon euro vermek kaydiyla. * biz vermeyecegiz, kendisi verecek galatasaray'da oynamak icin.

    ulan su donemde transferden sorumlu birimde yonetici olmak vardi. dusunsene menajeri seni ariyor, ribery böyle böyle diyor, senin verdiğin cevap; tabii ki cok isteriz. 1 milyon dolar odemesi kaydiyla takimimizda görmek isteriz.

    unutmayalim;
    galatasaray futbol kulubudur, oyuncak değil!
App Store'dan indirin Google Play'den alın