• 126
    galatasaray ile ilk sezonumu bitirdigim oyun.

    ilk sezonlar verilen transfer bütçesi çok az olduğundan zorunda kalmadıkça transfer yapmam. elimizdeki kadrodan en iyi 11 oyuncuyu listeleyince şöyle bir dizilişe karar kıldım;

    as takım=

    ------------------gomis

    ------------------belhanda------------feghouli

    garry-----------------------tolga

    -------------fernando

    nagatomo maicon denayer mariano

    ------------------muslera

    yedek takım=

    ------------------eren

    ------------------macnelly torres------------sinan

    yasin-----------------------selçuk

    ------------------donk

    latovlevici ahmet serdar linnes

    ------------------eray

    sakatlık ve ceza harici durumlarda forma şansı bulamayacak oyuncuları da u21'den çıkarmaya karar verdim;
    3.kaleci=batuhan şen
    5.stoper=ozan kabak
    5.bek=hakan balta
    7.ortasaha=atalay babacan
    5.kanat=recep gül
    3.forvet=yunus akgün

    koray günter'i bursaya
    tarık çamdal'ı alanyaya
    umut gündoğan'ı manisaya kiralık yolladım.
    carrasso'yu kimse istemediği için kayıt edemedim ve u21'e gönderdim.

    tek transferimiz atletico nacional'den 185b sterline getirdiğimiz 32 yaşındaki macnelly torres'ti.

    taktiğimiz genel olarak;
    kontrollü/dengeli/tempo normal/pres daha fazla/kaleciye baskı/daha sıkı markaj/defanstan kısa pasla çık/sağ-sol kanadı kullan/koşu yoluna pas yap/daha fazla dikine pas yap/daha yaratıcı oyna/bekleri ileri çıkart/rakip ceza alanına paslaşarak gir şeklindeydi.

    6 hazırlık maçında 4g/1b/1m
    6 uefa eleme maçında 5g/1b ile sezonu açmaya hazırdık.

    ilk lig maçında kendi sahamızda karabükspor ile 90+2'de gomis'in attığı golle 1-1 berabere kalınca hayal kırıklığını uğradık. sonraki 10 maçımızı toplam 24 gol atıp, 4 gol yiyerek kazanınca zirvede yalnız kaldık. bu 10 maçın içinde bjk,fb ve ts deplasmanlarının da olduğunu göze alınca bu iş bu kadar diye düşündük. ilk yarının sonunda 14g/3b ile 45 puan topladık, bjk 35 puan ile uzaktan takibini sürdürüyordu. fb 33 puan ile 3. sıradaydı ama hiç bir zaman ilk 2'ye giremedi, şampiyonluk adayı olamadı.

    zorya, dinamo ve kopenhag'in olduğu gruptan 5g/1b 16 puan ile lider çıktık ama nasıl olduğunu anlamadığım şekilde son 4 sezonun portekiz şampiyonu benfica ile eşleştik :(

    türkiye kupasında adana demirspor ve bursaspor'u eleyerek çeyrek finalde kasımpaşa ile eşleştik. ama yarı finalde beşiktaş, finalde fener ile oynamak takvimi çok sıkıştıracağından 2 maça da yedek çıktık ve toplamda 3-2 lık skorla elendik.

    devre arasında uefa listesine yazamadığımız ve ligde de genelde maç kadrosuna alamadığınız latovlevici'yi bedelsiz osmanlı'ya gönderdik. endoğan adili'yi bedelsiz olarak neuchâtel xamax'a göndermeniz belki de en büyük başarımızdı :)

    latovlevici'nin yerine türkiye altyapılı olmasının da etkisiyle 250b peşin, 500b taksit şeklinde 750b sterline uğur çiftçi'yi transfer ettik.

    ligde ikinci yarıya 9 gol atıp, hiç gol yemeyerek 4'te 4 ile başladık ve beşiktaş ile aramızdaki puan farkını bu sezonun en yüksek farkı olan 16 puana çıkardık. iki benfica maçının arasına denk gelmesi sebebiyle(puan farkımıza da güvenerek) başakşehir deplasmanına yedek kadro ile çıktık ve tepetaklak gidişimiz başladı.

    başakşehir maçını ve bir sonraki deplasman olan konya maçını kaybettik, sahamızda hem bjk, hem fb ile berabere kaldık ve 6 maçta 8 puan toplayabildik. beşiktaş bu 6 maçlık periyotta bizimle olan maç hariç tüm maçlarını kazanınca puan farkı 8'e kadar düştü.

    tabi ligdeki fedalarımız avrupa'da işimizi kolaylaştırdı ve benfica'yı 1-0 ve 2-2 ile, fcsb (romanya)'yi ıki maçta da 2-0 ile, sporting'i 1-0 ve 0-0 ile geçerek yarı finalde roma ile eşlestik.

    hem bjk, hem de biz önümüzdeki 2 maçı kazanınca son 5 haftaya 8 puan önde girdik. roma maçından önceki bursa deplasmanında 1-0 kaybedince, bjk'nin de berabere kalmasıyla puan farkı 7'ye düştü ve ligde takım hiç güven vermiyordu. bu yüzden akıllar biraz da lige kaymışken kupanın favorisi olan roma'ya deplasmanda 4-2 kaybettik ve kendi sahamızda 2-1 kazanıp finali tek golle kaçırdık.

    biz malatya'yı kendi sahamızda 1-0 geçtik, bjk'de akhisar deplasmanında hata yapmadı ve son 3 haftaya 7 puan önde girerek şampiyonluk maçına çıkmaya hak kazandık. ancak sahamızda 1-0 öne geçtiğimiz maçta fernando'nun kırmızı görmesi ile maçı zora soktuk ve göztepe ile 1-1 berabere kalarak, bjk'nin de puan kaybetmemesi sonucu turu haftaya bıraktık.

    osmanlı deplasmanında bize beraberlik yetiyordu ve bjk'de başakşehir deplasmanındaydı. biz osmanlı'yı 3-0 ile geçip şampiyonluğu ilan ederken, bjk de başakşehir'e kaybederek ligi noktalıyordu.

    türkiye kupası finalinde bjk'yi penaltılarla mağlup eden fb süper kupa'da rakibimiz olmaya hak kazanmıştı.

    gomis 33 maçta 33 gol 2 asist ve 7.48 ortalama puan ile yılın oyuncusu ödülünü ve gol krallığını kazanırken, kendisini negredo (25 gol) ve janssen (18 gol) takip ediyordu.

    muslera 32 maçta sadece 14 gol yiyip, 20 maçta kalesini gole kapatarak yılın kalecisi olmaya hak kazanmıştı.

    tolga ciğerci 4 gol, 12 asist ile hem asist kralı oluyor, hem de yılın orta saha oyuncusu ödülünü kazanıyordu.

    garry ise 1 gol 11 asist ile hem asist krallığında hem de yılın orta saha oyuncusu ödülünde tolga cigerci'nin arkasında 2. olabilmişti.

    yılın defansı ödülü denayer'e giderken, maicon 2. , mariano da 3. sırayı almıştı.

    yılın takımına tam 8 oyuncu sokmayı başarmıştık;

    ------------gomis-------negredo

    garry------tolga -------isla------mendes

    nagatomo maicon denayer mariano

    ------------------muslera
  • 127
    https://image.ibb.co/jEjF5J/123456.png

    altyapıya önem vermenin sonucu. hilesiz, alınteriyle.

    regenler yuvarlak içinde: https://image.ibb.co/kDr3QJ/41.png

    not: pinamonti kiralık. ama alınacak o herif.

    bu arada "altyapı ne alaka" diyenlere, bu adamları hangi paralarla aldım sanıyorsunuz daghfjkgl. altyapıya adam al, 1-2 sene kirala, işe yarayanı tut, yaramayanı fahiş paralara sat. porto <3
  • 128
    harika bir bug'la biraz önce yüzümü şenlendiren oyun.

    muslera'nın emekli olmasıyla 2024 yılında kaleci arayışına girdim. frankfurt'un muhteşem regenini takibe aldım, adamın 90 milyon euro serbest kalma ücreti var. ben de kulübüne 40 nakit, 50 de üç senede olmak üzere 90 milyon euro önerdim. bana "yok hacı, 90 nakit" dediler. ben de "ya alın işte ayağımız alışsın, 40 + 3 senede 50" diye 40'ı kitleyip non-negotiable bir teklif sundum.

    3 gün sonra haber geldi. ibneler 40'ı değiştirmemiş, 50'yi de kaldırmış. lan yanlış mı görüyorum falan derken baya baya salaklar 40 milyon euro olarak güncellenmiş teklifi.

    bastım parayı aldım ben de. ilk defa karşılaştım bununla ve şu an kalecimle romantik dakikalar yaşıyoruz.
  • 129
    mevcut 17-18 sezonu kadromuzla -nagatomo dahil edilmesiyle- kura şansıyla (çeyrek finalde konyaspor ile eşleştim) avrupa ligini kazanabildiğim oyun. galatasaray'dan gomis skor katkısı olarak üç kulvarda toplam 52 gol attı. keza linnes gayet iyi bir rotasyon oyuncusu olmuş.

    edit ekleme:
    scarfeys çaylak olduğu için post gönderememiş ama özel mesaj yoluyla bilgi verdi. bernat sol bek olarak baya iyimiş. denayer gibi arkada süpürücü bir stoper önerisi mere.

    eren derdiyok target man pozisyonunda efsane bir performans sergiliyor. iki de oyuncu önermiş: pavon ve elneny. ikisi de akıp gidiyormuş. *
  • 130
    oyunun başında kiralık olarak alıp sezonda 20-25'er gol katkı alabileceğiniz iki isim sırasıyla isak ve pinamonti'dir.

    hatta pinamonti aldığımdan beri sezonda 30'un altına düşmedi ve dünyada yılın futbolcusu ödülünü kaptı. çılgın atıyor şerefsiz.

    taktik: 4 defans - 2 mc - 2 kanat - 2 forvet
    mc'lerden birisi adam yesin, birisi xelçuk'un ilk sezonu gibi olsun. kanatlar yılan olsun. geniş oynayın. sonra isak ve pinamonti'nin gol krallığında yarışmasını izleyin.
  • 135
    oyunda ilk kariyerime ispanya'dan celta vigo ile başladım. amaç genç bir kadro ile yavaş yavaş ispanya'da ve avrupa'da yükselmekti. vigo'nun genç ve kaliteli bir kadrosu var. pione sisto, emre mor, maximiliano gomez, labotka gibi gençlerle birlikte, aspas, mallo, fontas, cabral gibi tecrübeli isimlerle takımın kendi içinde bir düzeni vardı. vardı diyorum çünkü bir sezonda gençleşme operasyonu adı altında takımı bozdum sanırım :(

    öncelikle şunu belirteyim, ilk sezon itibariyle bir çok takım vigo kadrosundaki oyuncularla ilgileniyor. sağ bekte jonny ve mallo ile ilgilenen takımlar olduğu için ikisinden birini elden çıkarmayı düşündüm ve jonny'i liverpool'a 20m euro karışılığında yolladım. belki de en büyük hata bu oldu, nedenine az sonra geliyorum. daha sonra stopere wonderkid de light'ı almak için 9m euro'ya stoperlerden birini yolladım. sol beke * ve orta sahaya* iki genç arkadaş aldım. son olarak forvete yatırım için laturo martinez'i arjantin'den kopardım getirdim. buraya kadar her şey normaldi, ilk yarı sonunda 32 puan toplamıştık ve avrupa'ya gitme mücadelesi veriyorduk. hatta bir sürpriz yapıp şampiyonlar ligine gitmeyi umuyorduk.

    ne olduysa ara transfer döneminin açılmasıyla oldu. iki tecrübeli stoperimi satıp yerine 18'lik maresic'i alarak başladım. daha sonra takımın jokeri wass'ı ingiltere'ye 25m euro karşılığında gönderdim. diğer oyunculara sürekli teklifler geliyordu ama istediğim miktarlara çıkmadıkları için sürekli reddettim. başta mallo olmak üzere bir grup kendilerini satmadığım için isyan bayrağını çekti. üstüne hiçbir türlü verim alamadığım aspas'ı da liverpool'a gönderince ortalık iyice karıştı. iki transfer dönemi sonunda çoğu nakit olmak üzere kasaya 109 milyon euro girdi. tabi bu paranın neredeyse tamamı gençlere harcandı. orta sahada sağlam bir iskelet kurmak için locatelli ve tousart'a yaklaşık 100m euro gömdüm :( onların dışında arjantin** ve brezilya'dan birer genç getirdim. bu hamlelerin sonucunda zaten tam olarak oturtamadığım taktik üzerinde sürekli oynadım ve farklı denemeler yaptım. üstelik ayrılmak isteyenlerin sıkıntıları takım atmosferine zarar verdi. son olarak aspas'ın satılışı ile sorunlara bir yenisi eklendi. yine başta hugo mallo olmak üzere bazı oyuncular tepki gösterdi.

    ikinci yarıyla birlikte tepetaklak olduk ve sadece 18 puan toplayabildik. bunun sonucunda da ligi 9. sırada bitirdik. o kadar saçma puan kayıpları oldu ki resmen sabote edildiğimi hissettim, zor zamanlardı... ama yönetim her zaman arkamda durdu ve kötü sonuçlara rağmen güvenleri hiç azalmadı*. ikinci sezona başlarken ne yapacağımı bilmiyorum. mallo ve diğer yeniçeriler sakinleşti ve problemlerini çözdüklerini söylediler. parayı da büyük ölçüde harcadığım için çok fazla transfer yapmak istemiyorum açıkçası. ama beraber çalıştığımız, aynı tabaktan yemek yediğimiz, dost diyebildiğim adamlara da güvenemiyorum. dost diyebildiklerimiz zamanla dost diye bildiklerimize dönüşebiliyorlar. şuan takımın neredeyse hepsi merkez arkadaş grubuna dahil ama tesislerde atmosfer kötü. takımda sadece 2 lider var. bu durumu nasıl çözebilirim? merkez arkadaş grubunu mu dağıtayım, liderlik özelliği gelişmiş tecrübeli futbolcular mı getireyim? diğer bir seçenek mallo'yu satıp problemi çözmek aslında ama sağ bek bulamıyorum :(
  • 138
    bursaspor altyapısının ateş ettiği oyun. adamlar ilk seneden değil türkiye, dünya standartlarını yakan şöyle bir şey çıkardılar: http://gss.gs/FZV.jpg

    17 yaşında kiralık oynadığı adanaspor'u 17 golle süper lige taşıdıktan sonra süper ligde fazla şans bulamadı, ama bursa'nın da planları vardı kuşkusuz. 14 milyon euro serbest kalma bedelini basıp maaşının 3 katı (bonuslarla beraber 5'e katlama şansı var ve 4 sene boyunca yüzde 25 zam alacak) + toplam 750.000 euro kadar da imza ve menajer parası teklif ederek anlaştım. gelin görün ki ali ay'ı yönetimden kovmuş olacaklar ki son anda araya girerek direkt maaşının 4 katından sözleşme önerdiler. serbest kalma bedelini de 16 milyona yükselttiler. muhtemelen şimdi kapıyı kasanın dibine kadar zorlayarak açar :( o yüzden sinsice küme düşmelerini bekleyerek yarı oranında azalacak olan serbestlik bedelinden faydalanmayı planlıyorum*. nitekim bu sene de anca 14. olabildiler.

    not: işbu entry fethiyespor'u süper lige taşımasına rağmen galatasaray'a yaptığı iş başvurusu martin jol isimli kötü bir jor taklidi uğruna hor görülen fakir ama gururlu bir teknik adam tarafından yazılmıştır :(
  • 139
    her şey bir nisan ayı saat sabah 8 sularında ankara aşti terminalinin giden yolcu peronunda sarı çizgilerle çerçevelenmiş ''sigarasız alan'' bölgesinde gri bulutlara bakıp sigara içerken başladı. *

    gece 2'den beri terminaldeydim. işten yeni ayrılmıştım kişisel gelişimime az da olsa katkı yapar hevesiyle aldığım revit kursunu 4 gün sonunda derin buhran ve başarısızlıklar sonunda yarıda bırakıp memlekete dönüyordum.

    meçhul kaynaklardan whatsapp'a gelen siyasi içerikli istihbaratlar biraz daha kafamı bulandırıyor , halk arenasına dönen telefonum anksiyetemi azdırıyordu.

    gözüm bulutlarda 9 da gelecek olan otobüsü beklerken , önüme niğde'ye gidecek olan bir otobüs yanaştı. kafamda birden ''niğde neresi lan'' diye bir soru belirdi . arkasından ''niğde ilçe değil miydi? '' sorusu. 29 yaşında niğde diye bir yerin varlığından haberi olmayan ben utana sıkala telefondan google'a baktım . muavine yanaşıp otobüsün kaçta kalktığını sordum. 8.30'da kalktığını öğrenince hemen bir bilet alıp niğde yollarına düştüm. carpe diem ulan!

    yolculuğun ortasında ''benim ne işim var lan burda niye gidiyorum niğde'ye'' sorularını sıkça kendime sordum tabi.

    neyse efendim niğde'ye vardım , terminal'de bir bakkala gidip gezilecek yerleri sordum. ''valla pek gezilecek bi'yer yok '' dedi. bi otel tavsiye etti hemen rezervasyon yaptırıp otele yerleştim. biraz şehri gezdim, bakkala hak verdim doğrusu cidden şehirde bi'şey yok :( ditme adını verdikleri garip bir yemek yiyip otele geri döndüm.

    --hikayemiz burada başlıyor !--

    hemen laptopu çıkarıp fm 18'i açtım ve niğde belediyespor'un başına geçtim. başkası ne münasebet !
    niğde'ye iade-i itibar borcumuz var.

    şehir gibi takımda da pek bişey yoktu. 2.lig'de ve ''0'' transfer bütçeli play off hedefinde bir takım.

    11 maç sonunda kucağımda laptopla uyuyakalmışım :(

    sabah uyandığımda laptopumu yerde buldum . menteşesi kırılmış ama halen ''ben daha ölmedim '' der gibi çalışmaya devam ediyordu. bu sefer niğde sokaklarını bilgisayar tamircisi bulabilmek için arşınladım. bulabildiğim 4 tamirciden 3'ü ''menteşe kırığı'' teşhisi koydu. ''aaaa ciddi misin ya'' diyemedim tabi. niğde'ye bir borcumuz var. son gittiğim tamirci ''formatlayıp bakalım'' diyince laptopumu aldığım gibi otele gittim. çıkışımı yaptım.

    iade-i itibar için gittiğim niğde'den ''sıçarım itibarınıza'' diyerek memlekete döndüm.

    5 günlük teknik servisten dönen laptopumla niğde belediyespor kariyerime kaldığım yerden devam edip play off'lara katılamayınca kovuldum. normal hayatta işşiz kalıp oyunda da işşiz kalmak koyuyor insana tabi. kaydımı sildim ben de.

    sabahları gençlik kollarında çalışıp akşamları uğur dündar'la halk arenası izleyen bir hayat kurguladım kendime. haziran'a kadar sürdü bu . sonrası malum.

    niğde seçim sonuçları...... yok tamam tamam :)
  • 140
    beni sistem geri yükleme yapacak kadar zor durumlara düşüren oyun. oyun takvim ekranı geçişinde donuyor hiçbir şekilde ilerlemiyor. alt f4 yaptığımda yanıt vermiyor yazısı çıkıyor. belki kendiliğinden düzelir umuduyla bir süre bekliyorum ancak düzelen hiçbir şey yok. işin kötüsü oyunu kapatıp tekrar açtığımda inanılmaz bir kasma yaşıyorum ve bu sebepten sistem geri yüklemeye kadar gidiyor iş. forumlarda birkaç kişinin daha başına geldiğini okudum ancak net bir çözüm bulamadım. acaba bu kez ne zaman donacak gerginliğiyle oyundan hiçbir zevk alamaz oldum.
  • 141
    football manager 2012'den beri tüm serilerini oynadığım oyunun sonuncusu. 2012'den önceki serilerini de oynamışlığım vardır fakat diğer seriler çok basit kaçıyordu bence. 2018 ise her şeyiyle serinin en iyisi bana göre.

    oyunun benim için belirli bir mantığı var ve ben kendimce bunu çözdükten sonra her kariyerimde büyük başarılara imza attım. oyunu en çok oynamaktan zevk aldığım takım ise tabi ki galatasaray.

    oyuna başlamadan önce nasıl bir takım istediğinize karar verin. tabi ki sadece karar vermek ile olacak şey değil, bir çok taktik ve diziliş deneyeceksiniz ama sonunda doğruyu bulacaksınız.

    ben topu çok ayağında gevelemeyen, direkt olarak kaleye yönelen, tempolu bir takım yaratmak istedim. sanırım bu herkesin istediği bir oyun anlayışı. * ama aynı zamanda da az faul yapan ve sakatlık riski az olan bir takım olsun istedim. fakat bu dengeyi kurmam biraz zaman aldı. çünkü hem tempolu, agresif olup hem de aşırı centilmen olmak zor iş.

    dizilişin önemli olduğunu düşünüyorum. ben her kariyerimde 4-1-2-2-1 dizilişini oynatıyorum.
    https://i.hizliresim.com/EDNNgv.jpg (taktiğin isminin tiki taka olduğuna bakmayın deneye deneye başka hale geldi.)
    önceleri klasik 4-2-3-1 tercih ediyordum fakat ön liberosuz sistem olduğu için geride az adamla yakalanıp çok kontra yediğimden oraya bir ön libero koyma ihtiyacı hissettim. bu sefer de klasik 10 numara oynayan oyuncudan feragat etmem gerekiyordu ve hiç düşünmeden 10 numarasız taktiğe geçtim. şimdi orta sahada topu kapıp kanatlardan yardıran bir takımım var.

    önce şunu şuraya bir bırakalım.
    https://i.hizliresim.com/GDNN0V.jpg
    takım talimatları en zorlandığım kısım oldu, zira yüksek tempo, önde baskı, seri pas, orta kafa gol yapınca işler istediğiniz gibi gitmiyor. ben en düşük tempoya ayarladım mesela, düşündüğünüzde bu ne lan aykut kocaman futbolumu oynuyorsun diye düşündürebilir lakin ki öyle değildir. düşük tempo sizin topu ayağınızda tutmayı sağlar, pres anlayışınızı da "daha fazla" yaptığınızda ortaya istediğim anlayış çıkıyor. topu kaybedince saldır topu aldığında kaybetme. bunun yanında defanstan kısa pasla çık, bekleri kullan, kısacası kanatlardan atak gerçekleştir. zaten dizilişten de anlaşılacağı gibi kanatları kullanmak isteyen bir anlayış var ortada.

    buraya kadar oyun anlayışımızın iskeletini oluşturduk, asıl önemli olan kısım bundan sonrası. sürekli başarı nasıl elde edilir? yeri geldiğinde istikrar önemli rol oynarken, bazen de oyunun açıklarından faydalanmak gerekecek.

    takım organizasyonların bahsetmek istiyorum. sorumluluklar çok önemli, bir futbol direktörü ile çalışıyorsanız bırakın o kendi işini yapsın. her şey ile siz uğraşamazsınız. personel işe alımlarını o yapsın, kulüp çalışanları ile sözleşme yenilemelerini de o yapsın. sizin karışacağınız şey sadece, futbolcu transfer etme ve futbolcuların sözleşmelerini yenileme olsun. hatta bazen bir oyuncum sözleşme yenilemek istemediğinde futbol direktörü görüşmeleri yürütsün dediğimde bir şekilde onu ikna edip sözleşme yenilemeyi gerçekleştirebiliyor. antremanları asistan menajere bırakın, eğer iyi bir asistan menajer ile çalışıyorsanız sizden iyi antrenman programı hazırlayacaktır. 21 yaş ve 19 yaş takımlarını da o yaş gruplarının menajerleri çalıştırsın.

    kadro yapısına gelince, ben 25 kişiden fazla futbolcu ile çalışmayı sevmiyorum, hem idaresi zor oluyor hem de antrenmanlarda birbirini sakatlayan çok oluyor. 11 as - 11 yedek ve 3 tane de gelecek vaadeden oyuncu ile yoluma devam ediyorum. kariyere ilk başladığınızda elinizde olanla yetinmeye çalışın, sonra ne istediğinize karar verin. ben regen kullanmayı çok seviyorum. brezilya liginden gelecek vaadeden bir oyuncuyu kaptığımda ileride 40-50 milyon eurolara büyük takımlara okutabiliyorum.

    oyunun bazı hatalarından bahsetmek istiyorum. diyelim ki bir oyuncum benden yeni sözleşme talep ediyor, tamam aslanım sana en kısa zamanda sözleşme önereceğim diyorum ve hemen görüşmeye çağırıyorum ama paşam şu anda sözleşme yenilemeye hazır değilim diyor. afedersin de taşak mı geçiyosun benle demek istiyorum ama tabi ki diyemiyorum. burada devreye futbol direktörünü sokuyorum eğer o ikna edebilirse sözleşmesini yeniliyorum. baktım olacak gibi değil bedavaya gideceğine üçe beşe bakmadan başka takıma satıyorum, yapacak bir şey yok.

    bunu hata olarak görür müsünüz bilmiyorum fakat uzun süre 11'e almadığınız oyuncu ben artık 11'de oynamak istiyorum dediğinde vereceğiniz hazır bir cevap kalıbı var. "sabırlı olmalısın, sıra sana da gelecek" bunu dediğinizde tamam patron deyip uzun bir süre daha sizden forma istemiyor. ama atarlanıp kararlarıma saygı duy götveren derseniz morali bozuluyor çıktığı maçlarda da sıçıp batırıyor. futbolcu konuşmalarında sakin bir dil kullanmanız her zaman faydanıza olacaktır. sürekli başarı oranınızı yükseltecektir.

    maç önü ve sonrası basın toplantılarından nefret ediyorum çünkü yanlış bir şey dediğinizde gereksiz düşmanlıklar ortaya çıkabiliyor bu sebeple toplantı işlerinin hepsini asistan menajere bırakıyorum.

    gözlemci kısmına değinmek istiyorum, iyi bir baş gözlemci ve 3 tane de gözlemci işinizi görecektir. gerçi gözlemci bulma işini de futbol direktörüne yaptırıyorum ben ne uğraşçam ya. * çoğu zaman futbolcuları siz kendiniz bulacaksınız zaten sadece sizin takım için faydalı olup olmayacağına karar vermek için gözlemci notları önemli.

    futbolcuların potansiyel yetenekleri ve mevcut yetenekleri yıldız ile simgelenmiştir.
    https://i.hizliresim.com/vPVVyO.jpg
    mesela gomis'in mevcut ve potansiyel yetenekleri 3,5 yıldızdır. fakat bu galatasaray takımı için olan göstergedir. barcelona'yı çalıştırdığınızda gomis'in yıldız sayısı 2'ye falan düşecektir.
    bir wonderkid'in wonderkid olduğunu buradan anlayabilirsiniz, henüz 18 yaşında potansiyel yeteneği 5 yıldız fakat mevcut yeteneği 1 yıldız olan oyuncu gördüğünüzde mutlaka kadronuza alın ileride müthiş bir yıldız olacaktır.

    takımınıza kaptan seçerken duygusal davranmayın, ya ben selçuk inan'ı kaptan yapmam serdar aziz olsun falan derseniz takımın morali yerlere düşecektir. selçuk kaptanlığını yapsın oynatıp oynatmamak size kalmış. duran top organizasyonlarınızı istediğiniz gibi belirleyin, iyi duran top kullanan oyuncunuz varsa zaten gol üretecektir. ama ben defans güvenliğini elden bırakmamak için frikik kullanırken mutlaka beklerimi orta sahada sabit bırakırım. dönen toplarda ani kontra yediğimde bekler çok rahat karşılıyor.

    mali durum kontrolü benim en zevk aldığım konulardan birisi, muhasebeci taraftarlığımı da burada konuşturuyorum. kesinlikle sattığım oyuncudan fazla bonservis verip futbolcu almıyorum. 30 yaş üstü oyuncu transferi kesinlikle yapmam çünkü ölü yatırım ve bir oyuncum 30 yaşını girdiğinde gelen teklifleri değerlendiririm.

    yeterli kadro sayısına ulaştığınızda diyelim ki müthiş bir yetenek keşfettiniz burada yapılması gereken hemen oyuncuyu transfer etmek. eğer oynatamıyorsanız bile başka takımlara kiralayabilirsiniz, bunun için de pilot takım öneririm. genelde yönetimden talep ettiğimde istanbulspor ve kartalspor'u karşıma çıkartıyor. ben istanbulspor'u pilot takımım yaptım ve alt yapıdan yetişen topçularımı buraya kiralıyorum.

    alt yapınızı geliştirmek oldukça basit, alt yapı tesislerinizi her sene yenileyin, ileride daha yetenekli topçular çıkartacaksınız.

    ben sezonu genelde geç açıyorum, futbolcular iyice dinlensin sezon öncesi sakatlık yaşanmaması için. bir iki hazırlık maçıyla gerekli kondisyonu sağlıyorum zaten.

    konudan konuya çok geçtim farkındayım, ama konun özeti başarılı olmak istiyorsanız istikrarlı ve disiplinli davranın. benim ikinci bir taktiğim yok mesela içerde ve deplasmanda aynı taktikle oynuyorum bazen real madrid'den 5 yediğim oluyor fakat takım taktiği iyice benimsedikten sonra o takımlara 5 atacak kıvama geliyorsunuz.

    ve tabi ki en önemli şey, iyi futbol iyi futbolcularla oynanır.
  • 143
    osijek-rijeka-lokeren-akhisarspor-chievo kariyerleri sonunda elle tutulur bir başarı elde edemediğim oyun.

    her kulüpte birer sene geçirdim . osijek ile hırvatistan kupası ve süper kupası , lokeren ile belçika kupası finali dışında elimde bi'şey yok . bir türlü büyük kulüplere sıçrayamadım.

    şuan boştayım ,galatasaray hocasını kovmuş. elimde telefon abdürrahim albayrak'tan ''hozam hayirli olzun'' mesajı bekliyorum :(

    takım konuşmalarını yardımcı antrenörüme bırakıyorum hep acaba o mu etkiliyor? oyuncuların sevdiği personeller hep ekibimde bulunan adamlar, beni seven bir tane topçum yok :(

    takım içi konuşmaları konusunda önerilere açığım.

    edit: kahreden haber geldi. galatasaray tamer tuna ile anlaşmış. beni de zulte waregem çağırdı. parmak arası terlikle nezaketen görüşmeye gidiyorum.
  • 144
    yeni sezon öncesi güncellemeleri internette bulunabilen oyun.

    yeni sezon güncellemesi arayanlar sortitoutsi.net üzerinden bakabilir. bu sitede kullanıcılar tarafından, takım web sayfası, kap vb güvenilir kaynaklar tarafından yapılan transferler giriliyor ve yöneticiler tarafından database sürekli güncelleniyor. örneğin şu anda 01/09/2018 saat 07:53 tarihli bir güncelleme indirilebiliyor.

    sanırım yarışmalar güncellenmiyor.

    not: bu sene altyapımıza katılan veya ümitlendiğimiz oyuncularımızın da bir bölümü yok. örneğin ahmet sivri, ali yavuz kol gibi...
  • 145
    takımsız olarak başladığım oyunda önce levante ile anlaştım. ilk 5 maçtan 4g 1b oranı ile ayrıldım. sonra devre arası oldu. en iyi adamlar gitmek istedi mecburen sattım yerlerine oyuncular aldım ama olmadı. ikinci yarıya 5 maçta 3m 2b ile başlayınca takımdan istifa ettim küme düşmemeleri için. sonra bir müddet boş gezdim. başakşehir iş teklifinde bulundu kabul ettim. ilk maçıma çıktım ve 10 kişi kalmış alanyaspor'dan 4 yedim.
    bu oyunu da çözeriz elbet ama zaman lazım.
    önerecek oyuncusu olan varsa alırım bi dal :)
  • 148
    her türlü emeğe saygım var ve bu seriyi de çoğu futbol izleyen, seven erkek gibi ben de seviyorum ancak kesinlikle her sene her sene para verilip oynanacak bir oyun değil. oyunun teması ve yapısı gereği çok radikal değişiklikler olmuyor, olamıyor, oyun yapısı çok müsait değil. ancak kesinlikle her sene para vermem bu oyuna belki 2 3 yılda bir.
  • 150
    en çok keyif veren oynanış tarzı journeyman olan oyun. bilgisayarınızın kaldıracağı şekilde, mümkün olduğunca çok ülkeyi en alt ligine kadar oyuna dahil edin, oyuna amatör topçu geçmişiyle lisanssız bir işsiz menajer olarak başlayın. ingiltere'de non-league menajerliği mi yaparsınız, karla kaplı iskandinav yarı-profesyonel takım sahalarında titreyerek uzun top mu oynatırsınız artık tamamen size kalmış.

    2017'deki journeyman kariyerimde sırasıyla turgutluspor, bugsaşspor, giresunspor, krasnodar ve glasgow rangers takımlarını yönetmiştim ve ilk journeyman deneyimimden müthiş keyif almıştım. 2-3 hafta önce başladığım fm 2018 journeyman kariyerimde ise öncelikle isveç 3. ligi bilmem ne grubunda södertälje'nin başına geçtim ve 14 takımlı ligi sırasıyla 8. ve 7. bitirmemin ardından yönetim sözleşmemi yenilemedi. ingiltere conference dahil olmak üzere pek çok alt lig takımından aldığım olumsuz dönüşlerin sonunda avustralya u23 takımının başına getirildim ve u23 asya uluslar kupası'nı kazandım. bunun üzerine macaristan otb bank ligi'nde sürpriz şekilde küme düşmeme savaşı veren újpest bana iş teklif etti. 12 takımlı ligde ilk sezonu zar zor 9. bitirip kümede kalırken kendimin de inanamadığım şekilde kupayı kazanıp avrupa ligi bileti aldık.

    macaristan'daki ikinci sezonumda lige 3-2'lik puskas akademi galibiyetiyle başladım ve avrupa ligi 1. ön eleme turunda makedon takımı shkendija'yı geçtim. az sonra 2. ön elemede lech poznan maçına çıkacağım ve muhtemelen eleneceğim. ama olsun, södertälje'ye bile başarı getirememiş menajere 4'te 3 oranında karşıt olan kadronun kupa zaferinin ardından ip gibi arkama dizilmesini görmek bile paha biçilemez bir deneyim oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın