tam işe girdiğim zamanda çıkmasından ötürü üzülmüştüm o zamanlar, kim bilir ne zaman oynarım falan diyordum. sağı solu belli olmayan iğrenç bir sektörde çalıştığımdan dolayı da çok uzun sürmeden işimiz bitti, bana bolca zaman kaldı. atladım direk başladım oynamaya ama şu başlığı okudukça ben yanlış sürümünü falan mı oynuyorum acaba dedim.
kısaca özet geçeceğim; klasik olarak direk galatasaray ile başladım oynamaya, sadece solbek için bir transfer yapıp
* aynı kadroyla oynadım. beşiktaş çok iyi, fenerbahçe perişan, kasımpaşa, kayseri, bursa gibi takımlar deli atıyor ilk sezonda. yine de sistemi oturtup liderliği aldıktan sonra kaptırmadan gittim.
daha çok brumanın gelişimini vs görmek zevk veriyordu oyundan ziyade. sıkıldım sezon bitmeden kapattım oyunu.
benim için bir başka klasik sarıyer'dir. oyunun her serisinde asıl kariyerimi bu takımla yaparım ben. geçen sene itibariyle türkiye ligi için oyunun tadını kaçıran ve gerçeklikten uzaklaştıran yabancı sınırı muhabbeti sebebiyle daha az oynar oldum türkiye ligi ile ancak sarıyer fikstir benim için. neyse işte başladım oynamaya, birkaç veteran, bir kaç genç, iş görür ve kalburüstü kiralıklar ile ilk senede en fazla gol atan takım olarak 2.lig şampiyonluğu, ikinci sene de ptt 1.lig'de 6.lık ve playofflar ile süperlig. burada ilk sezonda işler çok sıkıntılı geçer bilenler bilir, baştan bir yapılanma şarttır ancak ne maddi kaynak ne de kulüp itibarı buna izin verir. bir şekilde sabahlara kadar araştırılmış gelişmeye açık genç oyuncular bulunur ve alınır. 14üncü sırada bitirdim ancak 16-15-14. takımların puanları eşitti, averaj ile kurtulduk. o psikoloji en az şampiyonluk yarışı kadar heyecanlıymış
* :( sezon sonu, aldığım yabancıların gelişenlerini tuttum, elimde patlayanlarını sattım yenilerini ve daha iyilerini aldım. ertesi sezon takım bomba gibi başladı. oturmuş taktik, oturmuş takım, genişletilmiş stadyum vs iyiden iyiye büyüyen bir kulüp konumundaydık artık.
ancaak, ufak işler, ülke gündemi vs derken yine bir uzaklaşma evresi sonunda tekrar açıp oynamaya çekinen bir bünye.
sonuç olarak oyunun zorluğundan çok bahsediliyor ancak şu ana kadar anlattıklarımın içinde en ufak hile olmadığını bildiğimden dolayı şaşırıyorum işte. 4-2-2-2'yi oturtunca pek sıkıntı yaşamadım. süper lige çıktığım ilk sezon folloş oldum, dedim sal gitsin taktiği yüklen-akıcı yaptım. yine gol yedim ama daha çok atarak düşme potasından kurtuldum. sonra da öyle devam ettim, sıkıntı çıkmadı.
tabi bu da bir anormallik sayılabilir oyun için.
edit: ben bunu yazarken
hajrovic transferi bitmiş, üstüne istanbul'a gelmiş adam, entrysi bile zaman alıyor şerefsizin :(