(bkz:
#1712785)
edit: silinen entrysi
http://i.hizliresim.com/YBOvMD.jpg uzun zamandır okuduğum en kötü girdiyi yazan yazarımızdır. neresinden tutsam elimde kalacak bu entry için, 3'tür aklıma gelenleri yazıp yazıp siliyorum, sonra yok yazmalı biri bir şeyler yazmalı diyerek geri geliyorum. neresinden başlayacağımı gerçekten bilemediğimden bari sonundan başlayayım diyerek lafa girişiyorum.
canım dostum, 25 yaşındayım, 4 sene amatörde top oynamış, orta okul, lise ve üniversitesinde takımlarına kaptanlık yapmış, ciddi futbol organizasyonlarında çalışmış, bir senedir de elimden geldiğince üniversite okul takımına ve de buna ek olarak küçük çocuklara abilik/koçluk yapan ve hasbelkader futboldan anlayan biri olarak yazıyorum.
öncelikle fenerbahçe kırmak üzereyken tanımlanan rekorlar misali, burak yılmaz'ın ali sami yen arena'daki 95 günlük gol orucu gibi saçma bir yerden dem vurulmasını kesinlikle kabul edilemez olarak görüyorum. bahsettiğin ve de hani savunanın galatasaraylı olamayacağı adam, bu sezon ve geçtiğimiz sezonlarda en çok tek başına maç kazandıran adam olup, bu sezon attığı 16 golle ligdeki en golcü ismimizdir bu bir. bahsettiğin sözde orucun çok daha acılılarını kral hakan şükür zamanında yaşamış olup, kendisinin 140 güne aşkın resmi maçlarda gol orucuna girdiği gerçeğini bir kenara yazalım, burak yılmaz hocasının kendisine verdiği ve açıkçası bizlerin kendisinden beklediğimiz oyunu her maç kanının/canının son damlasına kadar sahaya yansıtan bir oyuncudur. içerde son 2 haftadır kaçırdığı goller sonrası inan ben de zaman zaman kendimi parçalamak istedim ancak futbol içinde olan ve ne yazık ki burak'ın zaman zaman yaşadığı şeyler bunlar. biz en başından beri onu zaten böyle tanımış, böyle bilmiş ve böyle kabul etmiştik. hoş her geleni atabiliyor olsaydı bu istatistiklerle zaten türkiye'de de kalmazdı kendisi. neyse bunu da geçiyorum.
kendisine çekinmeden paralı asker yakıştırmasını yaptığın ve derbilerde gol atamadığından dem vurduğun adam sahadayken toplam 3 ya da 4 derbi kaybettik. hani bahsettiğin takım oyunu, takım olmak, kısacası takım olgusu içerisinde takımıyla birlikte 3 ya da 4 derbi. allah'a şükür galatasaray forması altında bu paralı asker beşiktaş mağlubiyeti de görmedi. burak iki italyan hocaylayken gösterdiği performans dışında ki o dönem takım olarak rezalettik, sahada ne görev verildiyse yaptı afedersin it gibi koştu, forvetten sağ açığa kaydırıldı gıkını çıkarmadı üstüne koya koya takımına hep yüksek katkıyı verdi. yine o paralı beşiktaşlı asker, ilk sahaya çıktığı maçta inönü'de çok kritik ve tartışmalı bir penaltı aldı ve seninde bahsettiğin üzere geçtiğimiz maçta 70 metre dribling atarak 90+'da beşiktaş'a golünü attı. yani senin dediğin üzere "
90. dakikada defansın arkasına atılan topu değerlendirerek attığı gol" yoktu o maçta, tüm maç ıslıklanmış bir oyuncunun 90+'da yeni oyuna girmiş bir oyuncuyu hatta iki oyuncuyu peşine takıp tren yaparak 70 metrelik dribling'i sonucu çok düzgün vuruşuyla birlikte gelen bir gol vardı.
yeter artık daha fazla kibar olamayacağım demişsin ancak bence otur önce kendin bir düşün. yazdıklarını düşün, bu adamın takıma verdiklerini düşün, futboldan anlamamakla itham ettiğin arkadaşlarını geçtim fatih terim'in, hamza hamzaoğlu'nun ve hatta diğer futbolcuların burak yılmaz'a nasıl baktıklarını düşün. kısacası kendi futbol bilgini bir düşün.
acaba sorun benim göremediklerimde mi ya da acaba entry'inde bahsettiğin ve nickin olan
football'u ben mi yanlış biliyor ya da yorumluyormuymuşum diye bir düşün.