4 sene önceki o yaz gününü düşün. muslera'dan vazgeçildiği, abdülrahim albayrak'ın brezilya'dan adını bile hatırlamadığım bir kaleciyle anlaştığı haberinin ortaya çıktığı.
sonra taraftar tepkisi üzerine ünal aysal'ın inisiyatif alıp muslera'nın transferini bitirmesini.
4 senedir bir şekilde hep ligin tepesinde yer aldıysak, bu sene yaşadığımız tüm karışıklıklara rağmen ligin zirvesindeysek, her sezon farklı kahramanlar çıksa da ortak payda net olarak muslera'dır. üstüne karakterini, en fanatik rakip taraftarların bile sevgisini kazanacak kadar sempatik oluşunu, bir kaleci için çok genç sayılacak bir yaşta olduğunu
*, bu kadar başarılı olmasına ve sonuçta kendi ülkesinde olmamasına rağmen gidicem ben buralardan triplerine girmemesini, galatasaray'ı bu kadar benimsemesini de düşün. resmen mutlu oldum sadece düşününce bile.
şimdi 4 sene önceye dön ve o brezilyalı kaleciyle anlaştığımızı düşün, muslera diye bir kalecimizin hiç olmayışını, ondan yoksun kaldığımızı. hayat dediğin gerçekten ince detaylarla belirleniyor.