• 126
    müthiş bir organizmadır. fenerbahçe'nin şike yaptığı gün gibi ortada, başkanları hapiste ama onlar taktiği bulmuşlar biz omurgalıyız biz küme düşmeyiz bizi düşürün, bu ligden çekilelim gibi yazılarla ateş etmeye başladılar. amaç belli bizi kirletmeye çalıştınız ama biz kendimiz çekildik bu pisliğin içinden sanki o pisliği başkaları yapmışta içine bunlar atılmış, kendi pisliğinizde boğulun inşallah, ama biz masumuz siz kakasınız biz onurumuzla çekildik ayaklarını anca sizin cahil taraftarınız yer gerçek sporseverler değil...
  • 128
    alex'e zoraki istatistik yaratma çabasıdadır. "cumartesiyi pazara bağlayan gecelerde oynanılan maçlarda en fazla ara pası atan futbolcu", "güneş bir mızrak boyu yükseldiği esnada oynanan maçlarda en çok korner kullanan oyuncu"... yok anasının nikahı! ulan neyin kafası bu arkadaşım yaa, adama istatistik uyduracağız ya da şöyle söyleyeyim istatistik yaratacağız diye kıçınızı yırtmanın lüzumu yok ki! yeminle herife atfedilen istatistiği idrak edebilmek için calculus'u asgari "b+" ile istatistiği de "a+" hiç bilemedin "a" ile vermemeniz lazım. öyle bir fenomen(!) var yani karşınızda.
  • 129
    fotomaç ve fanatik gazeteleri başta olmak üzere aziz yıldırım'ın 14 şubat 2012 şike davası 1. duruşması'nda ettiği sözleri ve fenerbahçe taraftarlarının silivri'ye akın etmesini yere göğe sığdıramamışlar.

    veya tam tersten bakalım, biz galatasaray taraftarları olarak bu müthiş doğa olayını küçümsedik, önemini kavrayamadık... şike değil ha, sadece aziz beyin duruşmadaki lafları.

    suni gündem yaratmada dünya birincisi olduğumuza bahse girerim, ne bileyim en azından diktatörlükle yönetilen afrika ülkeleri ile baya baya kapışırız.

    "deprem yarattı", "sarsıldı", "yer yerinden oynadı" gibisinden ifadeler kullanılmış bol bol, hay anasını ya, ne alaka lan? adamın dediği laflar "köprüden atlarım!", "memleket elden gidiyor, ne şikesi?" tarzı ucuz demagojik laflar ve bir yığın ıvır zıvır atasözü, özdeyiş falan, ne bir şey açıkladı, ne de adam gibi bir savunma yaptı...

    aziz yıldırım türk futbol tarihinin en abartılmış, en balon şahsıdır, bu medya da onun bir numaralı yalayıcısıdır. taraftar da taraftarlıktan çıkmış mürit olmuş amk. yer gök aziz başkan'ın nur yüzlü mübarek(!) sureti ile doldu. tiksiniyorum.

    he abi, şoke olduk vallahi ne açıklamaydı, ne savunmaydı be gözlerim doldu resmen :( goççum benim.
  • 132
    şimdiden kılıf hazırlamaya başlamıştır.

    --- alıntı ---

    fener’in korkusu aydınus

    fenerbahçe'de derbi öncesi herkesin kendine güveni tam. ancak ne arena’daki taraftar ne de rakibin kilit isimleri kimseyi korkutmuyor. tek korku; hakem fırat aydınus. sezonun ilk yarısında türk telekom arena’da oynanan karşılaşmanın başında galatasaraylı oyuncuların sert futboluna ve 2 dakikada 5 faullük pozisyona göz yuman aydınus’un bu maçtaki tutumu merakla bekleniyor.

    tuzağa düşmeyelim

    fenerbahçe teknik kadrosu, aydınus’un ilk yarıda yönettiği bu maçı oyuncularına seyrettirip “bakın kaç pozisyon yaşanıyor daha ilk 2 dakikada. belli ki sert başlayıp yıldırmak hedefleri. aydınus da bu sertliğe müsaade ediyor. aynısını bu maçta da yaşayabiliriz. bu yüzden çok dikkatli olmalıyız. aman hakemin kararlarına tepki vermeyin. zaten hedef bu. eğer fırat aydınus, ilk yarıdaki 3-1’lik maçtaki gibi yönetir ve sertliğe göz yumarsa işimiz zor” dedikleri öğrenildi.

    --- alıntı ---
    haberi yapan feridun niğdelioğlu, şaşırdık mı ? tabiki hayır..
    haberin yapıldığı yer hürriyet gazetesi, şaşırdık mı ? tabiki hayır..
  • 133
    2 mayıs 2012 galatasaray trabzonspor maçında yine amaçlarına ulaşmışlardır. 4 gündür gazı verdikleri trabzonspor galatasaray'a karşı adeta şampiyonlar ligi finaliymişçesine motive olmuş bir şekilde maça çıkmış ve kendi sahamızda sert oyunla bizden puan kazanmışlardır. fenerbahçe çocukları yine amaçlarına ulaşmıştır. ama bu yaptıkları sadece son maçta kendi sahalarında kaybedecekleri şampiyonluğun trajedisini arttıracak bir gelişme olarak kalacaktır.
  • 138
    yardımcı unsur rolünü çok güzel oynamaktadır. şöyle ki; kadıköy'de 2-2 biten 17 mart 2012 fenerbahçe galatasaray maçında tribünden gelen cisimle yaralanan hasan şaş için ''elini kesip kanı da alnına sürdü'' diye haber yapacak bir haysiyetsiz bulunur ve kendini temize çıkarmaya çalışan fenerbahçe taraftarı da bu fırsatı kaçırmaz ve bakın biz suçsuzuz der.

    hasan şaş ertesi gün alnındaki yarayı göstermiş, haberin yalan olduğu ortaya çıkmış kime ne? nasılsa bok atıldı bir kere. bugün hangi fenerbahçe taraftarına sorsan hasan şaş için ''elindeki kanı alnına süren bir düzenbaz'' derler.

    işte böyle bir medyadır fenerbahçe medyası.
  • 141
    yaptıkları meslek etiğinden uzak haberler ile hamit altıntop ve felipe melo'yu paragöz olarak lanse etmişler ve aziz taraftarımız da bu alçak oyuna kısmen inanmıştı.

    kulübün sitesinde ve kap'ta yapılan resmi açıklamalar ile yalancı oldukları bir kez daha tasdik edilmiş oldu, babayı aldılar.

    muhterem taraftarımızın bir daha bunlara itibar edip erkenden galeyana gelmemesi dileklerim ile...
  • 145
    galatasaray'ın ne durumda olduğunu çok güzel ortaya sunan medyadır. takım, hoca, yönetim kötüyken iyi haberler çıkar bu arkadaşlar tarafından, "galatasaray iyi yolda" denir. ne zaman ki arka taraflarında şemsiyenin ucunu hissetmeye başlarlar, bu sefer "her şey iyi görünüyor ama durum bu değil galatasaray'ın maddi durumu rörörö" demeye başlarlar.

    ancak unuttukları şu ki, büyük devletlerinin bile sırlarının sızabildiği şu internet çağında kendilerine inanan pek insan kalmamıştır. çoğunun şike davasındaki telefon tutanaklarında bile ne mal olduğu çıkmıştır. kendilerine tek inanan sadece "bir kısım sığ kafalı" kalmıştır. bu tarz insanlar için her şey bir komplodur, amerikanın, uefa'nın, cemaatin oyunudur.

    wikileaks belgelerinde açıklanan, başbakanın isviçre'deki hesapları için bile ağzını açamamış, bir şey demeye kalksa bile ülkenin başbakanının "höd!" demesiyle hepsi sus pus olmuş bir medyanın parçasından bahsediyoruz. en ahlaklıları bile sesini çıkaramamış, kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştırmışken, ahlaksız, taraflı yayın yapan yavşakların(spor ve siyaset dahil) değişmesini beklemek saçma olur.

    değişen zihniyet pek yok malesef bu ülkede. ancak bizim için galatasaray taraftarının gözünü açması, etrafına at gözlüklerini çıkararak bakabilmesi açısından çok hayırlı olmuştur. kendi zihniyetini, bakış açısını nasıl geliştirmişse, etrafındaki zihniyetin bir bölümünü de değiştirebilme kapasitesine sahiptir.

    değiştiremeyeceği tek bir zihniyet var ki zaten onlar içinde fikrimiz değişmedi, değişmeyecek.

    tanım: fikrimizin hiç bir zaman değişmediği, hala "öyle" olan türk medyasının büyük bölümü.
  • 146
    ilk önce aziz canlı yayına çıkacak dediler biraz gaz aldılar ama iptal edildi geçici olarak. sonra aykut çıktı canlı yayına çok konuştu ve bir şey söylemedi yine ama kocaman bir umut oldu kara yüreklere. dün volkan vardı televizyonda akşam geç saatlerde de şekip şovun içine dahil oldu. finish himi ise perşembe günü aziz yapacakmış. güzel çalışıyorlar tebrik ediyoruz ve merakla izliyoruz. burada uefa ya seslenmek istiyorum, bizi bu itlere bıraktınız, sizde haklısınız kendi boklarında boğulsunlar demişinizdir ama, bir türk büyüğünün uefa finalinde dediği şekilde, neden uefa neden neden?
  • 148
    okuyucu ile bir söyleşi havası yakalasak taklit yaparak, jest ve mimik kullanarak durumu daha iyi anlatabilirdim sanırım ama yazarak da bunu deneyeceğim, umarım başarılı olurum ve tam anlamıyla anlaşılırım. haydi bakayım hktwoo!

    türk insanının çok adi bir huyu vardır, aslında hepiniz bileceksiniz ama üzerine daha önce hiç düşündünüz mü bilmiyorum.

    tam olarak şu; genele vurduğumuz vakit türk insanı aslında konuşma karakteri olarak çok dürüst ve cesur değil. hakaret değil bu, biraz anlamaya çalışın ümit ediyorum ki hak vereceksiniz bana, konuşma karakteri diyorum bakın hani kendini ifade etme şekli olarak.

    bazı şeyleri insanın yüzüne direkt olarak söylemenin ayıp kabul edildiği bir kültürden geliyoruz. hani ayıp olur, öyle densiz gibi yüze vurulur mu, hem daha sonra yüz yüze bakacak, ne gerek var hesabı. bu yüzden bir takım iletişimsel kopukluklar kaçınılmaz oluyor. lafı net bir şekilde değil de dolandıra dolandıra söyleme yoluna gidiyoruz, ya da hiç söylememe kararı alıyoruz-işte şimdi buraya dikkat-haliyle de söylemeyip içimize attığımız şeyler davranışlarımıza, hal ve duruşumuza net bir şekilde trip atmak olarak yansıyor.

    bir diğer husus da şu ki, yine isim vermenin terbiyesizlik olarak bize öğretildiği bir kültür ile yetişiyoruz. yani bir şey duymuş isek dedikodusunu yapmayı veya bunu bir şekilde dışa vurmayı çok seviyoruz ama elbette kaynak olan kişiyi satmadığımız, isim vermediğimiz takdirde... "satmak" çok bize özgü bir kavram. bu yüzden de "valla ben bilmiyorum bana da öyle dediler...", "yani öyle demiş işte...", "ben de sağdan/soldan/yukarıdan/aşağıdan duydum..." tarzı kaynağı aslında bilinen ama ortalığa belirsiz olarak lanse edilen laflar günlük hayatta çok sık karşımıza çıkıyor.

    buraya kadar anlaştığımızı ümit ediyorum.

    işte bu fenerbahçe medyası da tam bizim ülkemizin özeti. yazarlar veya muhabirler yanlış gördükleri bir durumu eleştirmek için mertçe, isimlerini ve fikirlerini ortaya koymak, eleştirilerini, görüşlerini açıkça yansıtmak yerine "ismini vermek istemeyen yönetici" adı altında düzmece haberler yapıyorlar veya benzeri yollara başvuruyorlar

    subjektif düşüncelerini ortaya net bir şekilde koyamadıkları, haliyle haberlerine dair de net bir kaynakları olmadığı için "bildirildi, kulislerde konuşuluyor, öğrenildi, açıklandı, twitter'da paylaşıldı" türünde muallak kalıplara oturtuluyor gelişmeler.

    yurt dışında durum böyle değil, insanlar görece biraz daha net. pat pat söylüyorlar yani yüzüne doğruyu yanlışı. bu doğrudur, çok harika bir şeydir, biz bok gibi bir milletiz demiyorum, sadece kıyas üzerinden bir durum ortaya koyuyorum.

    yakın tarihten futbolumuza dair bir örnek verip konuyu kapatacağım;

    fırat aydınus'un beyaz tv tarafından taciz edilmesi mesela... gitmişler adamın kapıcısına "fırat aydınus aidatlarını zamanında yatırıyor mu? eşiyle arası düzgün mü?" tarzı ne sporla ne de insanlıkla alakası olmayan sorular yöneltiliyor. bu yapılan şerefsizliktir. adamın yüzüne karşı akıllarından bile geçiremeyecekleri şeyleri "biz basınız görevimiz soru sormak şu an da işimizi yapıyoruz" adı altında insanlara yansıtıp adamın özel hayatını meze yapıyorlar. hani tek bir allah'ın kulu cesaret edemez fırat aydınus'un karşısına geçip de, "efendim bu aralar eşinizle aranızın kötü olduğuna dair iddialar var, performansınıza bu mu etki etti acaba?" diye sormaya, ama muhatabımız kapıcı olunca kameralar önünde koy götüne gitsin muhabbetin :( kaldı ki bu eşiyle ilgili olan kısmın kaynağı sorulsa kaynak da vermezler arkadaşlarını satmamak için, oysa tamamen kendi uydurdukları bir şey belki de... o zaman niçin soruyu "efendim bu aralar eşinizle aranızın kötü olduğuna dair iddialar var" yerine "efendim acaba özel hayatınızda yaşadığınız bir takım olaylar performansınıza etki etmiş olabilir mi? her şey yolunda mı?" şeklinde daha açık ve dürüstçe sormuyorlar? sormazlar işte, masat piçlik olsun... illa olaya götten uydurma bir senaryo katacaklar.
  • 149
    galatasaray'ın şampiyonlar liginde tam bir uefa avrupa ligi grubunda, fenerbahçe'nin ise tam bir şampiyonlar ligi grubunda olduğuna inanmaya çalışan gariban medya. kıyamam ben sana. ne kadar çok istemiş şampiyonlar ligini :(

    daha önce bir entry'de de yazılmıştı, onu yazan yazara sevgilerimi göndererek:
    (bkz: rihanna - umbrella)
    http://www.youtube.com/watch?v=_iQRXuAo6Eg
App Store'dan indirin Google Play'den alın