• 80
    versus'un saçmalığı ve ikisi de galatasaray tarihine damgasını vurmuş ve inşallah vuracak oyuncular olmaları da bir tarafa, bu iki adamın tarzları farklı değil mi beyler? hani sneijder'le ndiaye'yi karşılaştırmak gibi bişey olmuş bu. fernando daha çok pirlo tarzında top dağıtır, oyunu yönlendirir; ama melo topu alır gider alan açar, dikine oynar, efektiftir. her ikisi de dünyada mevkilerinin en iyilerinden olan futbolcular. fernando orta sahanın biraz gerisindedir ancak melo'nun yeri tam göbektir ve katıksız bir box-to-box'tur. ha dersiniz ki fernando'nun oynadığı pozisyonun modern futbolda geçerliliği kalmadı, eyvallah derim ama fernando gibi şu an orta sahamızın belkemiği bir adam, tarzıyla hiç uyuşmayan felipe melo'yla kıyaslanmış ve resmen galatasaraylı olduğunu iddia eden yazarlarca diri diri gömülmüş.

    şeye benziyor bu kıyas, sneijder'e "ndiaye kadar hızlı koşamıyorsun amq senin" demeye.
  • 83
    felipe melo charizard gibidir. başına buyruk, asi, düzen dışı ama korkunç bir potansiyel. saygısını kazanan bir liderin * elinde ortalığın içinden geçer, gücünü doğru yere kanalize edip karşısında kim varsa yakıp kül eder.

    fernando biraz daha psişik pokemonlar gibi, mesela alakazam. alır eline kaşığını rakibin kafasına girer, nereye baksalar onu görürler. sahadakiler için her yerdedir ama izleyenler çok görmez. zekayla yapılabilecek her şeyi maksimum olarak yapar.

    gönül isterdi ki terim'in elinde ikisi birden olsaydı, mancini melo'nun arkasında ceyhun yerine fernando'yu kullansaydı vs.
    iki futbolcu da son derece saygın olmakla beraber melo, fernando'nun asla çıkamayacağı bir tavana sahipti. onu bu kadar özel kılan da bu.
  • 86
    ikisini ayrı ayrı çok seviyorum. fernando 2018 yılı itibariyle takımımızda en sağlam duran, en çok güven isimlerden birisi. canımız ciğerimiz takımımızın belkemiği. melo ise mahallenin delisi, o çok sevdiğimiz yazları uzaklardan gelip zaman geçirmekten çok hoşlandığımız dayımız gibi, mahalle maçında beni takımına alsın dediğimiz o yetenekli abi gibi, onunla aynı taraftaysanız çok mutlu olacağınız ama karşı taraftaysanız çılgına döneceğiniz bir adam. özlüyoruz be melo. sen de iyi ki bizimlesin fernando. ikisi de kıymetlimizdir.
  • 88
    karşılaştırmadaki sonuçların sağlıklı olmadığını düşünüyorum. bu iki futbolcuyu karşılaştırırken parantez içinde belirtmemiz gereken bir isim var: selçuk inan. melo'nun beraber oynadığı selçuk inan ile fernando'nun beraber oynadığı selçuk inan'ın (veya donk'un) performansları arasında dağlar kadar fark var. o dönemde fernando olsaydı ya da melo şu an fernando'nun yerine olsaydı nasıl performans gösterebileceklerini bilemiyoruz. ancak kısacası fernando melo'ya göre daha az imkana sahip.
  • 89
    hagi ve sneijder kıyaslaması kadar olmasa da baya saçma bir karşılaştırma.
    felipe melo öyle topçuydu ki madara olma ihtimalin olan * maçlarda öyle ağırlık koyardı ki tek başına takımını ayağa kaldırır, rakibide küstürürdü. felipe melo problemli bir adamdı belki ama sahadaki bizdi, canını dişine takardı herşeyini ortaya koyardı.
    fernando ise önlibero bölgesinde fazlasıyla güven veren oyunu yönlendirmesini, savunmayı toplamasını isteyeceğin iyi bir futbolcu. melo bütün bunları yaparken gol atar, attırır, rakibi yıldırır, gerekirse takım arkadaşının boğazına sarılır napıyosun sen der rakibin, rakip seyircilerin, hatta federasyonun başkanının bile ayarlarıyla oynar. *
  • 91
    koyu fernando regesciyim ama felipe melo ayrı bir dünyaydı. bir daha onun gibi bir orta saha bulur muyuz zannetmiyorum. modern orta saha tanımının ta kendisiydi melo

    hava topları +
    çalım özelliği +
    orta saha için hayati önem taşıyan pozisyon bilgisi ++++
    delicilik +
    kesicilik +
    psikopatlık ++++
    uzun ve kısa pas başarısı +
    rakibi sindirme +
    gol bölgelerine koşu +

    zorlarsak daha çok artısı çıkar melo'nun. fernando'nun sindirme, delicilik gibi özellikleri yok ama çok üst düzey futbolcu ve zeki. ama melo farklıydı keşke öyle bir tane daha bulsak.
  • 94
    yine bu başlığa yazmıştım galatasaray taraftarı için kimse melo olamaz, o apayrıdır diye. o yüzden ona girmiyorum. bu ikiliye gelirsek, oynadıkları mevki aynı olsa da, aynı ülkeden olsalar da hatta bana göre tipleri bile biraz benzese de aslında oyun karakteri olarak aşırı farklı iki futbolcudur fernando ve melo.

    bir kere melo rakiple teması severdi hem de her yönden. fiziksel olarak sahada kavga etmeyi, dirsek atmayı, rakibin canını yakmayı, psikolojik olarak rakiple oynamayı çok severdi melo. yani melo temastan kaçmaz aksina temaslı oyunda performansını artırırdı.
    fernando ise aksine temiz oynamayı çok seviyor. sakin, rakiple bırak psikolojik savaşı fiziksel teması bile istemeyen bir yapısı var. yani fernando'yu aşırı derecede ikili mücadeleye girerken, rakibe kayarken, hoplarken zıplarken göremiyoruz. fernando ayağını sokar, topu alır ve en kısa sürede topu ayağından çıkartır.

    melo bencildi. melo'yu özel kılan şeylerden biri de buydu hatta. yani melo arkada kalmayı, gizli olmayı sevmezdi. dikkat çekmek isterdi, saha içinde kendisine ayrı parantez açtırmak isterdi. bunun için de sonuna kadar mücadele ettiği gibi ekstra şeyler yapmayı, gösterişli işler yapmayı severdi.
    fernando yine tam tersi. bırak ekstra şeyler yapmayı, yapması gerekeni yaparken dahi kendini belli etmek istemiyor sanki. ''aman beni konuşmasınlar böyle iyi'' tadında, sakin sakin takılıyor. fernando kendinden ayrıca bahsedilmesini istemiyor yani, o tamamen takımın bir parçası.

    melo öyle bir adamdı ki oynadığı mevkiye rağmen bazen maçı tek başına bile aldırabilirdi. yani melo'nun çok özel performansları vardı ama az da olsa yapması gereken işi dahi boşladığı olurdu açık konuşmak gerekirse. takip etmesi gereken adamı etmezdi, az koşardı vs.
    fernando hiçbir zaman melo'nun o performansı gibi bir seviyeye çıkamaz. yani ''galatasaray çok kötüydü ama fernando öyle bir oynadı ki takımı taşıdı resmen.'' diye bir şey duymayız, olsa olsa takım kötüyken de işini iyi yapar o. öte yandan fernando yapması gerekeni melo'ya göre daha stabil şekilde yapar.

    yine de günün sonunda şöyle bir gerçek var: felipe melo hem fernando hem ndiaye idi. topla merkezi delerken, bitmeyen enerjisiyle rakibi boğarken, rakibi yıkarken, tribünü ateşlerken ndiaye; kafa topuna çıkarken, pozisyon alırken, kritik müdahale yaparken ve top dağıtırken de fernando idi. felipe melo çok özel bir adamdı.
  • 95
    şimdi çıkıp size desem ki;

    biri sarıdır, diğeri kırmızı.
    biri amatör ruhtur, biri profesyonellik.
    biri gençliğin içindeki ateşi temsil eder diğeri tecrübeyi, olgunluğu.
    mesela;
    biri anadolu yakasıdır diğeri avrupa yakası.
    biri sneijder'in volkana attığı ilk goldür, diğeri ikinci goldür.
    biri hasan kabze'nin beşiktaş'a attığı ilk goldür, diğeri de bir kaç dakika sonra attığı ikinci goldür.
    biri biri popescu'nun penaltısıdır, diğeri jardel'in altın golü.

    farkettiyseniz her okuduğunuz karşılaştırma cümlesinde ikisinide herhangi bir yere yakıştırıyorsunuz.

    sözün özü;

    ikisi de galatasaray'ın yani bir bütünün parçalarıdır. ikisi de ayrı ayrı çok değerlidir. ve ikiside iyiki bu formayı giymiştir.
  • 97
    (bkz: tazmanya canavarı vs doktor octopus)

    melo topla atağa çıkarken önüne çıkan rakipleri ezmek parçalamak isterdi. yanındaki adama pas atacak bile olsa rakibi ile göz göze gelir yiyorsa gel lan bakışı atar korkuturdu rakipleri.

    fernando ise rakibe sakin sakin bakar istersen gel almaya çalış kardeş sen topu alana kadar ben çoktan pası atmış olurum mesajını veriyor.

    birisi kadayıf, birisi baklava. yanına fıstıklı sarma* olacak off.
  • 98
    keşke ikisi de olsaydı öyle bir evren varsa ilk solucan deliğinden beni kitleyin; en ufak sıkılırsam moleküllerime ayırın a dostlar.
    versus ne demek bu arada? bu iki kral arasında pek bir anlamsız gözüktü bana. zaten yabancı sözcük. ne işi var evimde, dilimde hiç anlamadım ya neyse. yeni nesil böyle işte. her aklına geleni karşılaştıracak, her sokakta gördüğünü eve istetecek; böyle kabul ediyoruz artık ne yapalım. hayal gücü birleştirmek değil karşılaştırıp kapıştırmak üzerine kurulu. yazık ;)
  • 99
    melo avrupa'da da dominanttı. yeri gelir ileri gider, ceza sahasına koşu yapar, gerektiginde pres yapardı. 20 kasım 2012 galatasaray manchester united maçı'nı hatırlayın, golden önce melo'nun koşusunu ve kafa vuruşunu. reges için şu an böyle birşey söz konusu değil. o tempo yok, fiziken yetersiz ve fazla nazik. fernando'yu su an için pres yaparken, takımla birlikte atağa kalkarken hayal edemiyorum. fernando şu an için önemli ancak, galatasaray tarihinde melo vs. nin diğer tarafina 10 tane adam yazılır. biraz melo' ya ayıp olmuş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın