resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Stoper
Yaş:41
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 12251
    felipe melo gibi orta saha oyuncun olsun 1 milyar euro borcun olsun dedirtebilecek kalitede ve yetenekte olan futbolcu. onun düzgün oynadığı bir orta saha rakibe daima hükmederdi. 2015-16 ve 2016-17'de tökezlememiz onun yokluğu ve yerini dolduramamamızdandır. aynı şekilde 2008-09 ve 2009-10'da bam üçlüsü, mehmet topal'la değil de felipe melo'yla oynasak sonuç çok daha farklı olurdu.
  • 12252
    derbi maçlarda üstünlük demekti kendisi. fenerbahçe ve beşiktaş karşısına lig maçlarında toplam 9 kez çıkmış. 7 galibiyet 2 beraberlik gormus.
    edit : değerli renktaslarim duzelttiler saolsunlar. süper finalde kendi sahamızda fenerbahçe'ye kaybettiğimiz 1-2 lik maç, şampiyon olduğumuz sezon garantilemiş şekilde gittiğimiz bir diğer fenerbahçe maçı gibi çeşitli örnekler var. düzeltmeler için teşekkürler.
  • 12253
    bu hikaye uzun zamandır vardı. yine ortalığa niye düştü bilmiyorum. ama gerçek olsa herhalde melo yapardı kesin olarak. işin garibi vasconın forması da siyah beyaz. güzel adamdır melo.

    geçen gs tv de juventus maçını veriyor. unutmuşuz, prime vidala futbol dersi verdi bizim psiko. kolay kolay onun gibisi gelmeyecektir.

    https://twitter.com/.../1256245205214388224
  • 12255
    birlikte sahaya çıktığında kendisinden çekinmeyen yoktur. her an topu rakipten söküp alabilir, bunu da ekseri sert bir şekilde ama faul olmadan yapar. melo ile ikili mücadeleye giriyorsanız gözünüz kara olmalıdır. bu yüzden benim diyen adam bile melo’nun rakibi olarak sahaya çıkarken bir ürperir. ayrıca sinirlerinizle oynar, kendi sinirleri çelik gibidir ve asla ecnebilerin “triggered” olarak tanımladığı parlama anına düşmez, rakip bu konuda kendisine kıyasla başarısız ise o kırmızı kartı görür.

    her şekilde dominasyon, saha içinde ve saha dışında... elinizde felipe melo varsa futbol denen bu oyuna siz hükmedersiniz, çünkü bu adam dünyaya kazanmak ve savaşmak için gelmiştir.
  • 12256
    galatasaray'ın tarihini değiştiren oyuncu olmuştur. şimdilerde hakkında sadece ''hırslı oyuncu'' şeklinde yorumlar yapılıyor, gerçekten üzülüyorum. felipe melo hırstan oluşan bir oyuncu değildi. hırsı da vardı ama onun özelliklerinden sadece bir tanesiydi. bi kere bölgesinde oynayan oyunculara göre fazlasıyla zeki bir oyuncuydu. topu aldığında hem içeri katedebiliyor hem de diagonal paslarla oyunun şeklini değiştirebiliyordu. içeri doğru katetme özelliği yaşı ilerledikçe azaldı doğal olarak ama fundamental olarak çok sağlam bir oyuncu olduğu için fiziki olarak düşüşünü hiçbir zaman tam olarak hissettirmedi. belki prandelli döneminde biraz gördük ama takım olarak kötü olduğumuz için hamza döneminden sonra ivmesi yukarı çıktı. en az 5 ay oynayamaz denen ameliyattan çıkıp 1.5 ay sonra futbol oynamaya başlaması da ne kadar profesyonel olduğuna işaretti. üstelik o ameliyatı geçirdiğinde yaşı 31.5 falandı. istese sezon sonuna kadar oynamaz, kimse de ses etmezdi.

    bir diğer sevdiğim özelliği ise ateşleyici özelliği. şimdi bu sadece hırstan meydana gelen bir özellik değil. sabri'de de var mesela hırs ama bunun takıma sirayet etmesi gerekiyor. melo ise bunu yapabiliyordu. çünkü lider karakterdir. kendisinden daha yetenekli oyuncular olmasına rağmen takımın gizli kaptanı gibidir. gerekirse sahadaki pislik işleri yapar, olmadı takım arkadaşlarına sarar onları ayağa kaldırırdı. fm'deki influence kelimesinin vücut bulmuş haliydi.

    şimdi neden galatasaray tarihini değiştiren oyuncu dedim onu açayım. 2000'lerin başından 2010 yılına kadar futbolun en önemli unsuru olan orta saha rotasyonunu bir türlü tutturamıyorduk. görece iyi oyuncular alınmasına rağmen flavio conceiçao gibi, bir türlü maya tutmuyordu. galatasarayın genetik özelliklerinden bir tanesi tarih boyunca hep iyi forvetlerle oynaması olmuştur. golcü takımıdır galatasaray. gerekirse 4 gol yer ama 5 gol atardı. şimdi buraya hepsini yazmaya kalksam uzun sürer ama en önemlilerini yazayım; hakan şükür, kubilay, saunders, ümit karan, baros, elmander, ilie, nonda, kosecki, tanju vs vs.. kötü olduğumuz dönemlerde bile ligin kalburüstü forvetleri top oynamıştır ekibimizde. hatta bazen avrupanın en önemli forvetleri de forma giymiştir drogba ve falcao gibi.. daha saffet, arif, serkan aykut gibilerini saymadım bile düşünün ama orta saha olarak bu kıvamı tutturamıyorduk. melo ile işte bu zinciri kırdık. o dönem kendisiyle birlikte alınan selçuk inan ile de kimyası tutmuş ve inanılmaz bir performans bile sergilemişti. 2011 yazından sonraki hikayeyi biliyorsunuz, şampiyonluklar, kupalar avrupada başarı, derbilerde üstünlük vs... kendisi ayrıldıktan sonra takım olarak da düşüşümüz tesadüf değil ki şu sıralar melo tipi oyuncu arıyoruz fellik fellik. bundan önce de hagi tipinde oyuncular aradık. senaryo hep aynı.

    sözün özü; kendisi sadece hırslı bir oyuncu değildi. mustafa sarp'ta da vardı aq hırs saçmalamayın.
  • 12258
    galatasaray forması altında izlediğim, "ruh" kelimesinin içini en fazla doldurmuş oyuncudur.

    juventus dönemi* sırasında gösterdiği dalgalı ve çoğunlukla başarısız performans ve 2010 dünya kupası'nda hollanda karşısında gördüğü kırmızı kartla "yılın bidonu" seçilmiş ve beklentilerin çok altında kalmış bir futbolcu olarak gelmişti galatasaray'a. transferinin açıklandığı dönemde burada da çokça eleştiri almıştı hatta bu transfer, brezilyalı mustafa sarp alıyoruz diye :)

    ancak sonrasında öyle bir ruh ortaya koydu ki melo, taraftarın sevgilisi, rakiplerin korkulu rüyası haline geldi. onun sahada olduğu hiçbir maçta psikolojik üstünlüğü rakibe vermemiz, sahada dolaşan bir takım olmamız mümkün olmadı. yeri geldiğinde kendi takım arkadaşlarıyla didişti, yeri geldiğinde rakiplerle kavga etti, ama hep takımını uyandırmanın bir yolunu buldu melo.
    öyle bir aşk yaşadık ki melo ile, onu tam 3 kere transfer ettik, 2 kiralık, 1 bonservis ile.

    4 sezon boyunca onu hep sahada istedik, onun da kariyerinde en fazla giydiği forma 154 kere ile parçalı oldu.
    bu arada ilk geldiği sene kendisi için de inanılmaz bir sezon geçirdi. şimdiye kadar kariyerinde forma giydiği 20 sezonda 48 lig golü atan melo, bu gollerin tam 12 tanesini sadece 1 sezonda galatarasaray forması ile attı. selçuk-melo orta sahasıyla bir devrim izlediğimiz 2011-12 sezonuydu o sene.

    böyle ruhunu ortaya koyarak oynayan yetenekli futbolcuların, oynadığı kulüple-taraftarla-takımla kurduğu bağ çok belirleyici oluyor. belli ki melo en özel bağı bizimle kurdu.

    ekleme: bu arada gezinirken gördüm, eklemeden edemeyeceğim. 29 nisan 2020'de katıldığı "o mu, bu mu?" tarzı soruların sorulduğu bir programda, "galatasaray mı, juventus mu?" sorusuna "cimbombom, tabii ki galatasaray" diyerek cevap veren, sonrasında da kalbini göstererek "galatasaray benim kalbim" eklemesini yapan efsane. ilgili video: https://www.youtube.com/watch?v=E7W9uDR436Y - 3:54'te gs muhabbeti geçiyor, video'nun sonunda da bir sürpriz var :)
  • 12259
    1983 doğumlu brezilyalı orta saha. kariyerine palmeiras'da devam etmektedir. selçuk inan başlığına yazdıktan hemen sonra buraya uğramasam olmazdı. melo türkiye'ye gelmiş en iyi yabancı oyuncular arasında ilk 10'a girer benim için. çift yönlü orta sahanın nasıl olacağını özellikle 2011-2012 sezonunda herkese göstermiştir. adam geçme, top sürme, uzaktan şut atma, top çalma, uzun pas atma, oyunun temposunu yönetme. bu saydıklarım bir orta sahada olursa onun çok iyi bir oyuncu olduğunu söyleyebiliriz. melo'da bu özelliklerin hepsi vardı ama bunlar yetmezmiş gibi mental özellikleri de çok kuvvetliydi. benim gördüğüm en zeki futbolculardan biridir. rakip takım oyuncularının adeta ayarıyla oynar, takımın temposu düşünce tribünleri ateşler ve gerektiğinde tribüne oynamayı çok iyi bilirdi. bana kalırsa kendisi bize geldiği yaşlarda real madrid orta sahasında oynayabilecek özeliklere sahipti. iyi ki o seviyelere çıkamadı ve bir fırsat transferi olarak bize geldi. melo gibi fırsat transferleri sadece lig için değil avrupa maceramız için de çok önemli. çünkü bu tarz futbolcular kendilerini yeniden kanıtlamak ister. şampiyonlar ligi maçlarında ayrı bir heyecan ve istekle oynarlar. kendisinin hasreti lemina ile az da olsa dindirdik ama bir daha hiçbir futbolcu beni melo kadar keyiflendiremez. kendisinin yaptığı hareketler maçı izlerken bana kahkaha attırırdı. kendisine karşı oynayan futbolcuların yerinde olmak istemezdim. iyi ki yollarımız kesişti iyi ki galatasaray'dan bir melo geçti.
  • 12260
    2011-15 arası galatasaray formasını terletmiş efsane futbolcumuz. bir kolaj izledim kendisiyle ilgili ve duygularım, anılarım depreşti. bu adam yürüyen galatasaray'dı resmen. kötü oynadığımız maçlarda bile elinden geldikçe takımı ateşlemeye çalışıyordu. fbjk tayfanın korkulu rüyası olmuştu hepiniz hatırlarsınız. bu adam gittikten sonra takımı ateşleyecek oyuncu ihtiyacımız oluştu sanki. son 2 sezondur muazzam şampiyonluklar alıyoruz, belki de bu sezon da alacağız, üst üste 3. şampiyonluk gelecek ama 3-4 senedir iyi oynadığımız maçlarda genelde tatmin olurken kötü oynadığımız maçları izleyesim gelmiyordu. mesela bu sezon, 2019-20 sezonunun ilk yarısındaki galatasaray. ne yaşadık biz ya?

    çok uzun oldu kısa geç diyenlere; çok ama çok özlenen futbolcudur.
  • 12261
    --- alıntı ---

    2010 yazında real madrid'le anlaşmıştım ama robben'e yaptığım sert faul sebebiyle transfer iptal oldu. neyse ki 1 yıl sabrettim ve galatasaray'a giderek türkiye tarihinin en iyi brezilyalı futbolcusu oldum

    --- alıntı ---

    demiş eski futbolcumuz. gheorghe hagi mi alex de souza mı tartışmalarından daha mantıklı bir kıyaslama olmuş bence. neden mi? hadi beraber bakalım.

    önce gol katkılarına bakalım:

    felipe melo: 154 maçta 18 gol 12 asist yapmış.
    alex de souza: 344 maçta 171 gol 146 asist yapmış.

    mevkileri aynı olmasa da canı sağolsun alex: 1 - melo: 0

    şimdi kupa katkılarına bakalım:

    alex de souza: 8 sezonda 3 süper lig şampiyonluğu ve 1 türkiye kupası.

    felipe melo: 4 sezonda 3 süper lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası ve 2 türkiye süper kupası.

    burada melo, alex'in 2 katından fazla bir başarı göstermesine rağmen 1 saymak zorundayız.
    sonuçta bir maçta 50 metreden de gol atsan bir gol sayılıyor malesef.

    alex: 1 - melo: 1

    oynadığı kulüpler:

    alex de souza sırasıyla: coritiba, palmeiras, flamengo, cruzeiro, parma, * cruzeiro, fenerbahçe, coritiba.
    felipe melo sırasıyla: flamengo, cruzeiro, gremio, mallorca, racing santander, ud almeria, fiorentina, juventus, galatasaray, inter, palmeiras.

    alex,1 sene parma'da yaptığı erasmus sayılmazsa, avrupa'da hiçbir kulüpte boy gösterememiş.
    melo, 22 yaşında kendisini la liga'ya atmış, 25 yaşından sonra da italya'da köklü kulüplerde oynamış, galatasaray'dan ayrıldıktan sonra 32 yaşında bile inter milan'da oynayabilmiştir.

    bu da melo'ya yazar. alex: 1 - melo: 2

    milli takım tecrübeleri:

    alex de souza, dünya kupası elemeleri, konfederasyon kupası, copa america ve bazı dostluk maçlarında toplam 67 kere forma giyerken,
    felipe melo, dünya kupası elemeleri, konfederasyon kupası, dünya kupası ve bazı dostluk maçlarında toplam 22 kere forma giymiş.

    alex durumu eşitledi. alex: 2 - melo: 2

    piyasa değerleri:

    alex de souza'in bugüne kadar en yüksek piyasa değeri 23 temmuz 2008'de 13 milyon euro iken,
    felipe melo'nun 6 ağustos 2009 yılında piyasa değeri tam 19 milyon euro.

    dolayısıyla burada melo tekrar öne geçiyor. alex: 2 - melo: 3

    verilen bonservis ücretleri:

    alex de souza, 2001-2002 sezonunda cruzeiro'dan parma'ya kendi rekoru olan 8 milyon euro'ya transfer olurken,
    felipe melo, 2009-2010 sezonunda fiorentina'dan juventus'a tam 25 milyon euro'ya transfer olmuş.

    son kategoride de kazanan melo oluyor. alex:2 - melo: 4

    demek ki melo haksız değilmiş. melo > alex diyebilirmişiz.

    o zaman bu kadar insan, daha bu bizim oğlan felipe melo'yu geçemeyen alex de souza'yı, gheorghe hagi ile hala nasıl kıyaslıyor aklım almıyor (u: :()

    https://twitter.com/.../1271081844692471810
  • 12262
    modern psikolojide, bütünün, parçaların toplamından fazlasını ifade ettiğini söyleyen gestalt prensibi uyarınca, parçaların toplamını bütüne tamamlayan kavramdır felipe melo.

    öte yandan, parçaların kendi içindeki istikrarını da dolaylı yollardan etkilerdi vaktinde. materyalist futbolun ölümcül bir antiteziydi, lakin herhangi bir diyalektiğe olanak tanımıyordu. başka bir deyişle, onun bir tezi yoktu. sentez, onu izlemekten başka bir şey değildi. seks gibi bir şeydi bu içgüdü.

    ölümlü olmanın acısını yaşatır bazı futbolcular. ben derim hagi, siz dersiniz felipe melo; o der ergün penbe, şu der trent alexander-arnold. futbolu, izlediğimiz bir eğlence kumpanyasından çok daha fazlasına dönüştürerek bizi üzen karakterlerdir bunlar. burada bazı şeyler platoniktir.
  • 12263
    türkiye tarihinin en başarılı brezilyalı oyuncusudur. tamamen objektif bir yorum. taffarel gibi bir efsaneye rağmen bunu söyleyebilirim. melo gerçek bir idol, tam anlamıyla bir winner'dır ve bu seviyeye çıkan başka bir brezilyalı gelmedi bu topraklara. alex vs hagi tartışmalarında melo bile alex'ten daha başarılı bir türkiye serüveni geçirdi diyordum herkese, sonunda aynı şeyleri bizzat melo'nun ağzından duymak güzel oldu. roberto carlos diyecek rakipler çıkacaktır, fakat sadece türkiye kariyerini kıyasladığımız için melo'ya rakip bile olamaz carlos.

    adam gibi adamdır, felipe melo'nun askerleriyiz!

    edit: şöyle de bir resmi kaynak bırakalım* : https://www.galatasaray.org/...rezilyali-oldu/27200
  • 12265
    tartışmasız türkiye'de oynamış brezilyalı futbolcular arasında en iyisi kendisidir.

    bu adam resmen orta sahaya bakış açısını değiştirdi milletin. uzuun yıllar sonra derbilerde resmen 1-0 önde başlamamızı sağladı bu adam. şu an nasıl muslera derbilerde bizi 1-0 önde başlatıyorsa, herkes nasıl muslera'ya haksız rekabet falan diyorsa, aynı durum 2011-2015 yılları arasında melo için de geçerliydi. selçuk inan'ı top seviyeye, avrupa seviyesine taşıdı. bu adamın arkasında dany-semih ikilisi oynadı renktaşlar. bakın dany-semih diyorum; yani altyapıdan çıkmış gencecik çocuk semih ile şu an hangi anadolu takımından alındığını hatırlayamadığım ve tek iyi özelliği çabukluğu olan dany. buna rağmen, bu ikisini yukarı taşıdı melo. üstüne bir de bu ikilinin şampiyonlar ligi'nde sırıtmamasını sağladı. kendisinin hırsı, isteği, bağlılığı da cabası.

    şimdi bana aynılarını alex de yaptı diyeceksiniz ama alex tam bir loserdır renktaşlar. hatta ve hatta şu an fenerbahçe'nin üstüne sinmiş olan loser damgasında alex'in payı da oldukça yüksektir. şöyle ki; alex 2006-2010-2012 yıllarında 3 tane final maçında hiçbir varlık gösteremedi. 500 gol atsın banane. final maçlarında ortaya çıkmayan lider mi olur allah aşkına. bakın tekrar edeyim daha net anlaşılsın; fenerbahçe'nin üstüne sinen loser damgasının en önemli mühürleri olan bu 3 şampiyonlukta fenerbahçe tarihinin en iyi oyuncusu resmen hiçbir şey yapamadı. alex şu maçların birinde varlık gösterse fenerbahçe'nin tarihi değişirdi.

    ayrıca alex'e büyük saygım var yanlış anlaşılmasın, bana göre melo'dan sonra türk futbol tarihinin iyi brezilyalısı kendisidir ama 300 gol 150 asist falan bunlar bir topçuyu en iyi yapmaz, efsane hiç yapmaz. bir topçuyu en iyi yapan şey kısa sürede yaptığı büyük katkıdır. bir topçuyu efsane yapan şey ise liderliğidir.

    daha iyi anlaşılsın diye avrupa'dan örnek vermek gerekirse messi bana göre gelmiş geçmiş en iyi futbolcudur ama gelmiş geçmiş en lider futbolcu değildir hatta ilk 5'e bile giremez.

    dipnot: carlos, türkiye'ye gelmiş en kariyerli brezilyalıdır bana göre; ama bir sol beki en iyi, en katkı vereni, en efsanesi gibi konumlara yerleştirmek açıkçası bana mantıklı gelmiyor. kaleci için de aynı şeyi düşünüyorum; ama muslera bu tezimi çürüttü. istisnalar kaideyi bozmaz diyelim...
  • 12267
    (bkz: 14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı) oynanırken bizde olsaydı çok daha erken 10 kişi kalırdık diye düşündüren eski yıldızımız.

    felipe melo futbol oynarken teması seviyor, ne var ki dün yaşar kemal uğurlu isimli zat bizim temaslarımızı pek sevmiyordu. radamel falcao'nun yüzü rakibin dirseğine çarptığı için faul bile verdi. omuz omuza mücadele ederken rakip stoperi zıplayıp yere düşünce de faul verdi. kısaca melo'nun temaslı futbolu, dakika 42-43'te 10 kişi kalmamıza sebep olurdu.
  • 12269
    kendisini ne kadar anlatsam az.

    (bkz: #2906756)

    geçen günü şu entry'i girdim, kabul etmeyenler oldu ama renktaşlar bu adamın nasıl büyük bir topçu olduğunu hala anlayamadınız.

    bu adam sahada varken biz yenilmiyorduk. bakın demek istediğim şey 3 puan 1 puan değil, biz saha içinde bu adam varken ye-nil-mi-yor-duk. kendisi bir 11'e bedeldi, o hırsla sahadaydı. liderlik böyle bir şey işte. dün muslera sakatlandıktan sonra 37 yaşındaki melo sahada olsaydı, lemina-seri-ömer üçlüsünden daha fazla katkı verirdi yüksek ihtimalle. he bu lemina seri ömer kötü oyuncular demek değil; ama melo kıyas kabul etmeyen bir oyuncu bana göre.

    seni çok özlüyorum pitbull...
App Store'dan indirin Google Play'den alın