resim
Felipe Melo de Carvalho
Takım:Fluminense
Mevki:Stoper
Yaş:41
Boy:1.83
Uyruk:Brezilya
  • 11280
    futbol takımımızda aşağıdaki özellikleri bulunan orta saha oyuncusu türünün son örneği futbolcudur. özellikler:
    - top ile birlikte rakip takım kalesine doğru bir süre mesafe katetmek
    - topa vurmak suretiyle topun rakip kaleye yaklaşmasını saklamak(ayrıca bkz: dikine oynamak)
    - topa vurmak suretiyle topu kaleye götürecek olan kendisinden rakip kaleye daha yakın olan durumdaki takım arkadaşına topu doğru şekilde iletmek(buna ayrıca bakmayınız bu da dikine oynamak)
    - kendine ve bununla birlikte diğer takım arkadaşlarına ve takımının armasına güvenerek sahaya çıkmak
    - top arkadaşındayken topu can-ı gönülden istemek ve kendini bunun için göstermek
    dipnot: eğer bir takımda top forvete gelene kadar hiçbir insan evladı bunu yapmaz ise görünecek köy dün akşamki maçtır ya da sneijder-bruma-podolski kısımları atılmış bir geçen yılın* maç kasetleridir.
  • 11284
    galatasaray tarihinin en önemli beş transferinden biridir. ruh, mücadele, hırs, oyun okuma. ne ararsan vardı. zamanında yan toplardan gol yemezdik. pozisyona göre stoper, pozisyona göre orta saha, hatta kaleci. gole mi sıkıştın, bir kafa çakar, hatta çüküyle atar. takım uyuyor mu, rakibe kayarak bir dalar, hırsından utanıp adam gibi oynarsın. belözoğlu, ayıcık gibi çirkeflerin de panzehiridir. tinercileri ayıltır, dostu düşmanı bayıltır, ne güzel kardeşimizdin sen felipe melo.

    düzeltme: belözğlu
  • 11285
    eskisi gibi değildi diyerek gönderilişi makul gösterilmeye çalışılan futbolcumuzdu. ama bu takımdan giderken bu takım hala şampiyondu, hala derbi kaybetmiyordu, hala da en çok korkulan futbolcumuzdu. giderken yaşı 31'di, 53 günlük sakatlıktan zımba gibi dönen bir manyaktı. eskisi gibi değildi elbet ama katkı vermiyor muydu yani? üstelik yaş faktörünü saymazsak neden futbolu gerilemişti diye bir sormak lazım.

    12-13 sezonuna geri dönelim. son yılların en iyi galatasaray'ını 11-12 sezonunda zaten izlemiştik. ama 12-13 sezonunda o kadar çok transfer yanlışı yapıldı ki o takımın büyüsü bir anda kaçıverdi. hamit, amrabat, dany, burak ve umut transferlerinin katkısından ziyade oyun yapımıza vurduğu darbeden bahsetmek lazım. bu 5'i de ilk bakışta yanlış transferdi ve nitekim beklenen de oldu. çok eleştirildiler ve galatasaray kalibresinde olmadığını iddia edenler de çoğunluktaydı. ujfalusi'nin beklenmeyen sakatlığının futbol hayatını bitirmesi, elmander'in sakatlık sonrası eski randımanına kavuşamayışı, engin'in aptal 11 maçlık cezası da bu kötü durumun tuzu biberi oldu. zaten bundan sonra emre, semih ve selçuk da eskisi gibi olamadı ve futbol olarak muazzam gerilediler. takım güya kağıt üzerinde duruyordu ama sihri kaçmıştı. işte orada sneijder, drogba transferleri devreye girdi ve takım bir anda havaya girip ligi ve avrupa'yı bir daha salladı. ama kalıcı iyi futbol kaybolmuştu ve aysal-terim krizi filizlenmeye başlamıştı. galatasaray'ı kötü günler bekliyordu. ve tüm bu çalkantılı dönemde felipe melo 3 lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 şampiyonlar ligi ikinci turun baş mimarlarından biriydi. tek kelimeyle respect amk.

    işte ben bu şartlarda melo'nun galatasaray'da geçirdiği 4 sezonun değerlendirilmesini istiyorum. 11-12 sezonundaki rüya takımdan muslera ve melo dışında herkesin saf dışı olması melo'yu değerli yapıyor. melo'nun illa ki oyunu biraz düştü. hem yaş faktörü hem de takımdaki istikrarsızlık melo'yu etkiledi. ama melo direndi ve selçuk'un aksine bu adam ölmedi dedirtti. ve neden yanlış yaptık? 28 yaşındaki melo daha iyi diye 32 yaşındaki melo değersiz değildi. 30 yaşındaki hagi daha iyi diye 34 yaşındaki hagi değersiz olamaz. kabul edin işte. iyi transfer yapılsa bile transferin tutması çok zor olan bir galatasaray'da melo'yu 31 yaşında göndermek aptallıktı. ve bu aptallığın bedelini hala ödüyoruz ve ibret almıyoruz. ibret derken sneijder meselesini kast ediyorum. tarih tekerrür etti işte.
  • 11288
    abdurrahim albayrak'a "galatasaray'a geri dön lütfen" diyen futbolcu. kendisi gitmiş ama ruhu kalmış demek ki. ruhu gidip kendisi kalanlar bolca mevcut maalesef.

    kendisi kadar galatasaraylı olan başka futbolcu yoktur. aktif futbolcular içerisinde, hatta emekli futbolcular içerisinde bile muhtemelen en galatasaraylı futbolcu kendisidir. taraftara şirin görünmek kolaydır ama o fotoğrafın altına onu yazmak his gerektirir. hislerin takımı galatasaray'ın hakkını veren oyuncuydu. bir gün kesişir yollarımız belki.
  • 11290
    kendisinin gidişi kalbimdeki en büyük yaralardan biridir ve hala da tazedir bu yara. sneijder'in açtığından da büyüktür ayrıca. en başta melo'nun gitmesine izin vermeyecektik. orada kaybettik biz aslında. şimdi melo gitmek istedi diyenler olacaktır. dursun özbek'e bakarsanız sneijder'in de projeleri varmış o da ayrılmak istemiş. wes bizzat kendisi şu an için planım yok demiş olmasına rağmen. neyse işte gelinen noktada şimdi de sneijder kovuldu. korkarım dursun özbek denen canlının sıradaki hedefi muslera olur diye tahmin ediyorum. bakmayın sözleşme yenilenecek haberlerine. melo da sözleşme yenilemişti, sneijder de son sözleşmesini imzaladıktan sonra çok geçmedi gönderildi. artık lütfen dursun aydın özbek denilen canlıyı o koltukta oturtmamak için elimizden gelelim. o gelecekmiş, bu gelecekmişten ziyade dursun gitsin. kulübün başında geçirdiği her saniye utanç, geri dönülemez zarardır bu adamın.
  • 11291
    galatasaray'dan çok erken ayrılmıştır. hiç zamanında ayrıldı, tadında bıraktı denilecek bir oyuncu değildir.

    bakıyoruz; şu dandik türkiye ligi'nde şampiyon olan takımın ön liberosu atiba diye bir adam. kariyerine bakıyorsun felipe melo'nun tek bacağı etmez. melo'muz olsaydı, takım ne bu kadar dağınık gözükürdü ne de savunma anlamında bu kadar çaresizliğe düşerdi. belki beklerin kalitesizliği ve stoperlerin eksikliği de göze çarpacaktı ama en can alıcı nokta olan orta sahada bu durumlara kesinlikle düşmezdik.

    selçuk'un tüm berbatlığına rağmen felipe melo orta sahayı yine derleyip toparlardı. zaten türkiye için ne derece ileri düzey bir futbolcu olduğunu neredeyse tüm yaz antreman yapmadan geldiği 2012-2013 sezonu başına rağmen, takımın en iyi sezonlarından birini geçirmesinde yine büyük pay sahibiydi. ayrıca 2014-2015 sezonu ortasında bel fıtığı ameliyatına rağmen rekor düzeyd egeri dönüp yine şampiyonluğu almamızdaki payını unutamam.

    sen takımın ileri ucuna dünya yıldızı adamları da koysan orta sahan iyi değilse hiçbir şey yapamazsın. galatasaray'ın sertliğinin %50'si melo'ydu işte. o gitti gideli mıy mıy, kolayca rakip tarafından üstünlük sağlanan ve sertlik olarak çok geride bir takım olduk.

    tabi bu demek değil ki de jong gibi son kullanma tarihi geçmiş çöpleri takıma dolduralım "ya tutarsa" diye. hiçbirimiz 2011'de melo geldiğinde nasıl oynayacağını tahmin edemiyorduk ama adam galatasaray efsanesi olarak ayrıldı bu ülkeden hem saha içi hem saha dışı davranışlarıyla.

    sonuçta melo futbol için ideal ve olgun bir yaşta juventus'tan geldi, de jong ise futbolu bırakmış şekilde amerika'dan.
  • 11292
    kendisini ısrarla defansif bir orta saha oyuncusu olarak gören görüşlere hiç ama hiç katılmıyorum. defansif özelliklerinin hücum özelliklerinden daha baskın olduğu aşikârdı. fakat melo takım baskı yerken topla adam eksilterek takımı ileri taşıyabilen, 60 metre isabetli pas atabilen harika bir futbolcuydu. muadili olarak, top süremeyen maçı 30 metrede tempolu oynayan, ayağı kötü futbolcular gösteriliyor. bu, büyük bir futbol bilgisi eksikliği bence. melo, bizim ligde forma giymiş en iyi çift yönlü orta sahalardan biridir.
  • 11294
    bu adam yollanırken "takımı bozuyor, orta sahayı düşürüyor bakın gitsin nasıl düzelecek orta saha" diyenler vardı. ciddi ciddi şampiyonluğun oynamadığı haftalarda geldiğini söyleyenler bile oldu. adam gideli koca 2 yıl geçti orta saha ogs-hgs gişesine döndü. ayağı 20x20 cm kalastan yapılmış adamların paslarını, şutlarını, top kayıplarını görmekten gözlerimiz kanamaya devam ediyor.
  • 11297
    galatasaray'da çok başarılı şekilde top oynayıp gitmiştir. bir daha aynısı gelmeyecektir.
    tarihimizin en başarılı takımının defansif orta sahası suat kaya'ydı. bir daha aynısı gelmedi. suat'dan sonra bu işi en iyi yapan adam felipe melo'ydu. belki daha iyi topçuydu. kıyaslamaya gerek yok. zaten meselenin özü kıyaslamaya gerek yok.

    önemli olan kaliteli futbolculardan iyi bir takım kurmak. fernando, imbula falan filan. mesele ne kadar uyumlu bir takım olduğunuz.
    işte o yüzden insanlar selçuk inan'la bu gemi yürümez diyor. 20 yaşında adam alırsın kimsenin bilmediği 2 sezon sonra 40 milyon eu verirler. gittiği takımda hiç bir şey oynamaz, bir sonraki transferinde yine şov yapar...

    iyi oyuncular alalım ama iyi de takım kuralım ki o oyuncuların potansiyeli ortaya çıksın. yeni bir felipe melo aramaya gerek yok.
  • 11298
    şu an bu piyasada melo tarzı bir adamı almaya kalksan en az 20 milyon euro para bayılırsın ki juve daha fazlasını bayıldı.

    adam orta sahada olması gereken özellikleri geçtim fazlasını barındırıyordu.

    bu adam klasik bir dos değildi öyle olsa top keser yanındakine aktarır, arada stoperi üçler, orta sahada adama basar işini yapardı.

    ama melo hava toplarında etkin, çalım atabilen, 40-50 metreye milimetrik pas atan, ceza sahasında gol arayan delici bir orta sahaydı.

    şöyle bakınca ne topçuymuş be. en verimli sezonu 13-14 sezonuydu bence. eğer çapa olarak yekta ya da ceyhun değil de şimdi konuşulanlardan fernando yahut vain gibi bir adam olsa hem o sezon şampiyon olurduk hem de melo olduğundan daha yukarı çıkardı performans olarak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın