galatasaray'a gelmeden önceki dönemde ve galatasaray'daki ilk sezonunda taşıdığı taşkınlığa varan o hırçınlık gitmiş; yerine nerede ne yaptığını bilen ve gerek o an saha içinde gerekse diğer maçlar için takımını düşünen, sahiplenen bir hırçınlık gelmiş kendisine. bu sene dikkat edilirse ne hakemlerle ne de rakip takım oyuncularıyla gereksiz polemiklere girmiyor ve takım arkadaşlarını gerektiğinde sakinleştirme görevini bile alıyor üzerine. ek olarak, skora katkısının yanında dev bir savunma katkısı yaptığı da aşikâr. kadronuzda melo gibi bir oyuncunun bulunması direkt olarak rakip takım hücum oyuncularına psikolojik bir üstünlük ve korku yeşertmek demektir ki bunda melo'nun yine yukarıda bahsettiğim takımını sahiplenişi ve yüreğini ortaya koyuşu en büyük etken. kaldı ki bunu sırf isyan etmek ya da olay ne olursa olsun kendini haklı çıkarmak için yapmıyor,
galatasaraylı bir futbolcu sorumluluğu taşıyor kendisi. yanı sıra, oynadığı oyun ve sahip olduğu üstün futbol zekası ile de galatasaray'a yaptığı desteğin sadece mücadele ruhu ve isyan unsurlarından meydana gelmediği apaçık ortada. tüm bu etkenler bir araya gelince takım arkadaşları için de pozitif bir güç, takımın yapacağı iyi işler için kuvvetli bir predispozan unsur oluyor melo.
yanlış anlaşılmasın, melo geldiği ilk günden beri sorumluluk almaktan hiç kaçmadı, takımına hiç ihanet etmedi zaten. ama bu bağlamda, bu sene izlediğimiz melo bambaşka bir melo. bonservisini alarak kulübün kendisine ihtiyacı olduğunu göstermesi ve bir anlamda güzel bir jest yapması melo'yu oldukça etkilemiş olmalı. taraftarın da kendisine fazlasıyla sahip çıktığını biliyor. bunu da yine kendisi sağladı elbette, şu anda da türkiye'de geçirdiği süre zarfında insanımızı iyi analiz etmiş durumda ve taraftarını çok iyi tanıyor. bu iki unsur birleşince
felipe melo galatasaray için rakibin ataklarını kesen ve takımı savunmadan hücuma kaldıran bir oyuncu olmaktan çok daha öte bir kişilik hâline geliyor. teknik ve taktik bağlamda sahip olduklarını, galatasaray'a kattıklarını uzun uzadıya yazmaya gerek yok tekrardan. yukarıda da arkadaşlar güzelce açıklamışlar, 3 yıldır her platformda olduğu gibi kendi başlığında da defalarca yazdık.
tekrar tekrar belirtmekte fayda var, kadronda felipe melo varsa hangi kulvarda yarışıyorsan yarış; şampiyonluk için en kuvvetli adaylardan biri, türkiye liglerinde ise 1 numaralı adaysın demektir.
melo'nun da, bu sene, şu ana dek gösterdiği o dik duruş ve performansını devam ettirdiği
* ve kişisel bir problemi
**(u: allah korusun :( ) olmadığı sürece, kendi ülkesinde düzenlenecek olan
2014 dünya kupası brezilya milli futbol takımı aday kadrosuna çağrılacağına eminim.
not:
2010 dünya kupası çeyrek finalinde kendisini "balon" olarak ilan etmiş ve galatasaray'a imza attığı gün transferi dolayısıyla üzüntü duymuş bir insanım.
ayrıca;
(bkz:
#1247686)
(bkz:
#1250136)
(bkz:
#1254389)
(bkz:
#1278891)