fatih terim'e toz dahi konduramayan tayfanın insanları yaftalama çabasından başka bir şey değildir.
öyle bir algı yaratılıyor ki hoca sanki 3 hafta önce göreve başladı da, sabırsız taraftar istifa istifa diye bağırıyor.
öyle bir algı yaratılıyor ki sanki taraftar
real madrid,
psg mağlubiyetlerinden dolayı hocaya kızıyor.
öyle bir algı yaratılıyor ki sanki hoca eline zorla verilen kadroyla top oynamaya çalışıyor, yönetim transfer yapıyor.
öyle bir algı yaratılıyor ki sanki tüm dünya
galatasaray'a cephe almış da, taraftar bu ortamda birlik olup hocaya sahip çıkmak zorunda.
şu sözlük'te hocayı belki de en çok eleştiren adamlardan biriyim; eleştiririm çünkü yukarıdaki gibi algı oyunlarına tahammülüm yok.
yahu kör göze parmak diye bir deyiş var.
kimsenin yukarıdaki sebeplerden ötürü hocaya tavır aldığı, hele hele
imparator payesini verdiğimiz bir nevi babamız kabul ettiğimiz adama düşmanlık güttüğü falan yok.
bunlar sizin hezeyanlarınız.
3 senedir takımın başında olan hoca.
transferleri yapan hoca.
kadroyu kuran hoca.
yanına yardımcı almayan hoca.
avrupa'da dibi gösteren hoca.
başarısızlık için rapor vermeyen hoca.
ee, geçmiş başarıları için geleceği çöpe atmasına göz mü yumalım?
kötü ligimizde, rakipsizlikten ötürü ve üstüne üstlük berbat futbol oynayarak şampiyon olmak hocayı başarılı mı yapıyor?
ligin en iyi kadrosu sende, rakiplerin parasızlıktan doğru dürüst kadro kuramamış; sahaya sadece o sarı kırmızı formayı koysan zaten %50 şampiyonluk ihtimalin var.
beğenmediğimiz
hamza hamzaoğlu bile 3 kupa kazandırdı takıma.
hocamın kredisi çok büyük ve bunu da 3 yıldır kullanıyor zaten.
geleceğe dair en ufak bir ışık verse eyvallah ama verdiği demeçlerle, çıkardığı kadrolarla, kendisiyle çelişen vaatleriyle böyle olmadığını gördük işte.
bunları düşünmek bazılarına göre fatih terim düşmanlığı olsa da işin aslı düşmanlık değil,
galatasaray sevgisidir.
takım böyle devam ettiği sürece bir taraftar olarak gerekirse her gün aynı şeyleri yazarım, eleştiririm.
bu benim en doğal hakkım.