sadece algilar degil, finansal argumanlar da incelenirse,
galatasaray'in bugun yasadigi mali sorunlarin temel sebebi efsane baskan
faruk suren'dir. sportif acidan yasattiklari dusunuldugunde, yarattigi finansal problem kimsenin umrunda degildir heralde. acikcasi benim de umrumda degil. ancak kimse kimseyi yanlis yonlendirmesin diye bir iki sey karalamak gerekiyor sanirim. bastan soyleyelim, bu entry'nin baskani kotuleme amaci yoktur. bilgileri tazelemek diyelim.
2001 yilinda yapilan mali kongrede ibra edilen borc miktari 36 milyon dolar(mis). buraya kadar her sey guzel gozukuyor. ancak 2000 yili 4. donem butcesi revize edilirken,
hakan sukur'un inter'e transferinden dolayi 22.5 milyon dolar ve planlanan halka arzdan da 20 milyon dolar bilancoya alacak olarak kaydedilmis. daha sonra bu 42.5 milyon dolar 2001 yili butcesine aktarilmis.
gercekten cok ilginc, cunku hepimiz biliyoruz ki
galatasaray halka arzini subat 2002'de gerceklestirdi. yani
mehmet cansun baskanligi doneminde. ayrica;
(bkz:
hakan şükür'ün inter'e bonservissiz gittiği gerçeği)
bu konu nasil sonuclandi kimse isin dogrusunu bilmiyor. inter'den 16 milyon mark alindigi haberleri cikti ancak bilancolarda boyle bir gelir kalemi gozukmuyor. nihayetinde bir miktar para alinmis olsa da bu rakamin 22.5 milyon dolar olmadigi kesin. oyle olsaydi bu miktarda bir gelir kalemi bilancoya sokulmadan acik hesaba aktarilamazdi. hem de halka arz doneminde!
burdan da anliyoruz ki, suren baskan gorevi biraktiginda kulubun konsalide bilancosunda borc alacak farki 36 milyon dolar degil, 78 milyon dolar civarindaymis.
bu noktada enflasyonun ve kur farkinin ne demek oldugunu onemsemezsek carpiliriz. "2001'de 78 milyon dolar olan borc 2015'de 380 milyon dolara cikmis arkadas, bu yuzden
faruk suren'i suclayamayiz" demek epeyce yanlis bir yaklasim olur. ozaman bu yanlisi yapmamak icin gelin 2001'deki 78 milyon dolarin gunumuzdeki kabaca degerini hesaplamaya calisalim.
faiz vs. gibi karisik hesaplara girmeden
bakkal hesabi tadinda inceleme yapalim ki kafalar karismasin. gerisini de sozlukteki finans ogrencilerine birakalim.
2001 yilindaki nominal kurla bugunku nominal kur arasinda yaklasik 2 kat fark var. yine kabaca bir hesapla o gunlerden bugune enflasyon yuzde 500 civarinda artmis.
2001 yilinda turk lirasi cinsinden borcumuz yaklasik 85 milyon tl. enflasyonla gunumuze cekersek bu 85 milyon tl'nin satin alma gucu, bugun yaklasik olarak 425 milyon tl yapiyor. 2015'deki tl cinsinden borcumuz ise 870 milton tl civarinda.
aslinda bu noktada hukumetlerin
* enflasyonu oldugundan cok daha dusuk gosterdigi de ortaya cikmis oluyor. 2001'de 7 bin tl'ye alinan passat
* * bugun 112 bin tl civarinda. bir arkadasin 2000'de 4 bin tl'ye sattigi daireyi bugun 170 binden veriyorlar :)
yani aslinda gercek enflasyonu hesaplarsak 2001'deki tl borcumuz bugunkunun de cok uzerinde cikar. ama madem finansal rakamlar uzerinden gidiyoruz, hesabi degistirmeyelim.
kur farkina gelince,
agirlikli olarak tl cinsinden para kazanip (yayin haklarinin buyuk bolumu, stat gelirleri, federasyon primleri, sponsor gelirlerinin buyuk bolumu, forma vs. satislari gibi) dolarla/euroyla odeme yapan firmalar icin, odenen her bir (1) liranin maliyeti 2001'den gunumuze 2 kat artmis durumda. bu donemde gelirlerimiz ise 7 kat artmis. yani enflasyondan nasibini baya bir almis. kabaca yapilan bu hesaptan da anlasilacagi gibi, aslinda 2001'deki borc yuku 2015'deki borc yukuyle neredeyse ayni.
tabi butun bu rakamlar nominal degerler. reel hesaplarda isin icine faizi koymayan adami mezun etmezler aman diyim. ancak ulkemizde enflasyondan arindirilmis reel faiz son 10 yildir hep negatif oldugu icin cikacak rakamlar bizim soyledikelrimizden cok daha vahim bir tabloyu ortaya koyacaktir. bunu bilmek yeterli olur sanirim.
daha fazla uzatmadan, su noktayi herkes bilmeli ki, kulup bugunku borc stogunun yuzde yuzune yakin bolumunu 2001'de sirtlanmis. bugune kadar da sirtindaki bu kufeyle ayakta kalip yurumeye calismis. suren'den sonra gelen diger baskanlar da, bir yandan gunluk yasami surdurup diger yandan sportif basari elde etmeye calismislar. ikinci bir uefa kupamizin olmayisi, cl'de yari final goremeyesimizin esas sebepleri bunlar.
suren baskanin arkasinda biraktigi borctan cok daha buyuk hatalari var. sadece borc birakmis olsaydi, artan gelirler ve cekilen kredilerle bir sekilde duzluge cikabilirdik belki.
ozhan canaydin, baskanligi boyunca aig'yle yapilan ve kimsenin akil sir erdiremedigi sirket ortakliginin yarattigi problemle ugrasti. dusunun ki bir ara baskanlik yetkisini kullanip kredi bile cekemeyecek duruma dustu. az kalsin tefecilerin eline dusuyordu. belki de dustu haberimiz yok. sportif a.s'nin yabancilara devri an meselesiydi. kulubu bu durumdan
unal aysal kurtardi diyen de var, benim gibi elinde tuttugu o hisselerden para kazanmasi hic bir zaman icime sinmemistir diyen de.
bunlarla da sinirli degil. yanlis sirketlesme ve yanlis ortakliklar,
adnan polat'in kucagina sirket birlesmesi gibi cok buyuk bir yuk birakti. az kalsin tum divan hapislik oluyordu. bu birlesmenin maliyeti de yanilmiyorsam 70 milyon tl civarinda oldu.
bonus olarak suren baskan halka arzi da yanlis planladigi icin, bir ara
galatasaray a.s. kazandigindan daha fazlasini temettu olarak piyasaya oduyordu. guler misin aglar misin? dunyada kendisini bu pozisyona dusuren ilk sirket olabiliriz.
ilginc de bir bilgi. 2001 mali kongresinde
duygun yarsuvat divan baskaniydi. kongrede yasanan bir diyalog:
---
alıntı ---
yonetim kongrede eleştiri de aldı. kemal onar, bütçenin gerçeği yansıtmadığını, kaan kesimgil de borçların vebalini sonraki yönetimlerin çekeceğini söyledi.
hayri kozak, kulübü büyük bir tehlike beklediğini vurgularken haluk sanver eski almanya’nın da "heil hitler" sloganı ile mahvolduğunu hatırlattı. divan başkanı
duygun yarsuvat buna tepki gösterdi
---
alıntı ---
duygun hoca iyi niyetli biri belki ama camiada bazi insanlar arasindaki akil sir ermeyen baglantilarin, ki bu yapiya kendileri cemiyet diyor,
galatasaray'a ciddi zararlar verdigi gun gibi ortada.
hayri kozak'in da 15 senedir kendisini hic yenilememis oldugunu burdan gorebiliyoruz. ancak kulupte te o gunden bugune kadar pek bir sey degismemis olmasi aslinda kongre uyeleri icinde isinin ehli insan sayisinin yok denecek kadar az oldugunu gosteriyor. olmaz ya gunun birinde kozak'in destekleyecegi bir baskan cikarsa ya gercekten ucariz ya da bu sefer hepten batariz heralde.
4 sene ust uste sampiyonluk, ustune alinan
uefa kupasi ve yasadigimiz birbirinden guzel samiyen anilari pek tabii paha bicilemez ama bu basari finansal olarak ta duzgun yonetilmis olsaydi su an cok farkli bir seviyede olurduk demeden de edemiyor insan.
son olarak;
baskanin basliginda baskasina bok atmak gibi olsun ama finansal anlamda suren'den sonra kulube en cok zarari veren isim de
unal aysal'dir. aysal'in verdigi zararlar bundan 5 sene sonra daha iyi anlasilacak. sermaye artisi ve hisse satislarindan elde ettigi gelirleri carcur edip kulubun zaten tukenen oz kaynaklarini geri konulamaz sekilde sokaga atmasi, isin icinden cikamayacagini anlayinca gozunu rivaya dikmesi, bes para etmez yerli futbolculari doldurdugu futbol takiminin piyasa degeri uzerinden spk'yi kaziklayabilecegini sanmasi gibi saymakla bitmeyecek finansal yanlislarin altinda hep onun imzasi var.