• 1
    mahmuti'nin aslanları cuma akşamı tarihimizin en önemli maçlarından birine çıkıyor. oyuncularımız galibiyet hatta euroleague'e katılmak için ant içerken, basketbol taraftarlığını her zaman layıkıyla yerine getirmeye çalışan biz galatasaray taraftarı da istanbul'da onlarca, yüzlerce insanı birarada buluşturmaya ant içiyoruz.

    belki birçoğumuza lüks geliyor, belki litvanya'ya gidip sesimizi duyuramıyoruz ama ilk olarak cuma akşamı sonrasında ise inşallah cumartesi ve pazar akşamları istiklal caddesi'ni bir basketbol maçı sırasında ve sonrasında galatasaray tezahüratlarıyla inletmeye gidiyoruz. bunu uleb cup'ta beşiktaş maçında, gidemediğimiz derbilerde yaptık ama bu sefer çok daha fazla kişi olacağımıza inanıyoruz, bunun için çalışacağız, her galatasaraylı'dan da yardım bekliyoruz.

    cuma akşamı saat 18:00'de hep birlikte nevizade vera'da toplanıyoruz. sadece gsbasket üyelerini değil bütün galatasaray taraftarlarını nevizade'ye bekliyoruz. bütün galatasaray forumlarını beyoğlu'nda organizasyon yapmaya davet ediyoruz.

    organizasyon bilgileri

    tarih: 30 eylül cuma
    saat: 18:00
    yer: nevizade vera
  • 2
    2000 yıllık bir medeniyet.
    yüzyıllarca ezildi, kendisinden çok daha küçük ezeli rakiplerine, aşağılandı hatta, ruslara da yenildi, japonlara da, tarihine ihanet gibiydi.
    sonra ikiye bölündü ülke 20. yüzyılın başında milliyetçiler ile kömünistler böldü ülkeyi ikiye, hem amerikalıların işine gelmekteydi, hem de rusların.
    araya dünya savaşları girdi, 1954'te iç savaş bitti, ülke ayağa kalkıyordu, 'china stands up' dediler kendileri için.

    1970'lere kadar bocalama dönemiydi, ezeli rakip hintlilere karşı alınan savaş galibiyeti haricinde kendi kendine yetme politikası benimsendi.
    akabinde deng xiaoping diye bir adam geldi başa mao'nun yerine, ilk sözü ''giderken arkamdan hiç birşey bırakmadı'' demesinlerdi. bir program başlattı, adına kısaca reform diyelim biz. 50 yıllık bir programdı bu, zamanında kendisine oraya ait görmeyenler tarafından hor görülen plan daha 30. yılında başarıya ulaşmaya başlayınca ise bir panik havası oluştu, 'çin geliyor'du..

    adına 'çin tehdidi' dediler, abd kongresinde ilk gündem maddesi oldu, bilimum 3. dünya ülkeleri uyarıldı, avrupa onu kötü gösterirken, o en güzel 'öteki' olmayı başarabildi, üstelik bir de cevabı vardı; peaceful rise (barışçıl yükseliş).
    dünya tarihinde şimdiye kadar hegemon bir güce rakip olarak çıkan her yeni 'yükselen', düzeni savaşarak değişmişti, yakıp yıkarak. yunanlılar, romalılar, osmanlı, üzerinde güneş batmayan imparatorluk ingiltere, abd ve hep diğerleri. çin halk cumhuriyeti ise böyle olmayacaktı, yükselirken yıkmayacak kazandıracaktı 4 tarafa, win-win retoriği.

    mümkün mü, bunu bir sonraki nesil görecek, inşacı yaklaşıma hiç bir zaman saygı duyamamış bir hiper-realist olarak bence zor, doğudan 'kırmızı' bir güç yükseliyor, batının ise ne bunu önleyecek gücü var, ne de sindirecek sabrı..

    beni ilgilendiren kısmı ise başka;
    yarın bu sefer avrupa'nın 'en ötekisinden' bambaşka bir kırmızı çıkacak sahneye,
    ait olduğu yere, gerçek aktörlerin arasında, esas oyunun döndüğü yere.

    çok uzun zaman sonra, çok,
    yaşımızın, ömrümüzün yetmediği kadar çok.
    üstelik çin gibi barışçıl olmaya değil, düzeni değiştirmeye.

    evet kendi kazanırken basketbola da kazandırmaya,
    fakat sadece o kadar değil, gerekirse hedef koyduğu apolet için başkalarının yerini kaydıracak,
    ısıracak, yılmayacak, vazgeçmeyecek, g-8 parçası olduğunu herkesin kafasına sokacak.

    plan beklenenden erken çaldı kapıyı, biz ise hazırdık,
    bir derdimiz vardı, şimdi ise bir gecemiz var,
    biliyorum her birimiz şimdi pusuda,
    çekilmiş köşelerine, gergin, dudaklarını ısırarak,
    ama kitlenmiş, tek yürek.

    dörtnala gelip uzak asya'dan
    akdenize bir kisrak basi gibi uzarak;
    allahım,
    galatasaray ulan .. !

    not: ama gelin..
App Store'dan indirin Google Play'den alın