futbolda benim için en önemli kavramdır.
futbolda estetik üzerine biraz düşünmek gerek. futbol topla ve topsuz oynanan bir oyun, dolayısıyla estetik iki durumda da söz konusu olabiliyor.
abdul kader keita'nın topu yer yer ayağına yapıştırarak, yer yer 20-30 metre açarak sürmesi de,
sacha boey'in rakibine savunmayı yapışarak ve sürekli hareket ederek yapması da, deplasman düşmanı
cassio de souza soares lincoln'ün topu sektire sektire gitmesi de,
selçuk inan'ın çaresiz bırakan pasları da estetik üzerinden okunabilir.
estetikte olay bana göre, birinin bir şeyi harikulade yapmasıdır. luthien'in söylediği şarkıyla kendinden geçen melkor'un tüm kuvveti, tüm kudreti, güzelliğin ve estetiğin karşısında kendinden geçmiştir. luthien'in dansı o kadar güzeldir ki burada tarifine girişmek dahi beni aşar, o yüzden meseleye dönelim. harikulade yapmak, futbolda artık "en çok aranan" şey değil. pası mükemmel atmanıza gerek yok, bileklerinizin mükemmel olmasına gerek yok, mükemmel bir fiziksel güce sahip olmanıza gerek yok. dolayısıyla
david beckham,
george best veya
alan shearer olmanıza gerek yok. hatta bunlar, eleştirilmenize neden olacaktır çünkü beckham arada bekini kovalamayı unutabilir, best disiplinsiz olduğu için büyük lig yüzü göremeyebilir, alan shearer ise pas alışverişi zayıf bulunabilir. artık bir şeyi iyi yaparken, her şeyi ortalama yapmanız daha evla futbol camiasında, bu da futbolcuların bir özelliklerini sivriltip, estetik hareketler yapmasının önüne geçiyor.
modern futbolun "her şeyden azar azar" arzusunun estetik hale gelecek mükemmel tekilliklerin önüne geçtiğini düşünüyorum.