---
alıntı ---
14 yabancı kuralını savunanların, bu kural sayesinde yurt dışına giden türk oyuncuların sayısı arttı iddiasına katılmıyorum. kimse bana ikinci ligden avrupa’ya giden zeki’nin, fenerbahçe altyapısından portekiz’e giden merih’in ya da cengiz ünder’in avrupa’ya transferinin bu sayede olduğunu anlatamaz.
erhan seven trt spor müdürü - trt spor
---
alıntı ---
yabancı sayısına ilişkin akıllara zarar 8+6 kuralının neden getirildiği çok açık. bu ve bunun gibi kuklalar, spor bilgisi kendinden menkul yorumcular yüzünden türk futbolu maalesef acınası durumda.
şimdi bu arkadaşa konuyu izah edelim. belki anlar da bundan sonra türk futbolunu dinamitlemekten vaz geçer.
öncelikle on dört yerli (yabancı değil) kuralı çıktıktan sonra, kulüplerimiz yeteneği sınırlı türk oyunculara hakettiklerinin iki üç katı para ödemek zorunda kalmaktan kurtuldular. bu sayede türk futbolcular türkiye’de astronomik para kazanamayacaklarından yurt dışını tercih etmeye başladılar. daha önce ne okuyordu? türk futbolcular (tarık çamdal, serdar kesimal örneği) hayallerinin ötesinde para kazandıklarından türkiye’de kalmayı tercih ediyorlar ve sözleşmeyi kaptıktan sonra serip yatıyorlardı.
yerli ve yetenekli oyuncu sayısı az olduğundan rekabete girme ve kendini geliştirme zorunluluğu hissetmiyordu. nasıl olsa yerim garanti deyip göbek yapıyorlardı. halbuki şimdi yedek kalmamak için kendilerini zorlamak ve gelişme kaydetmek zorundalar. bu da futbolcuların kalitesine olumlu yansıyor.
kulüplerimiz, 14 yerli kuralı sayesinde daha kaliteli takımları eskinin yarı fiyatına kurabilir oldular. bonservisiyle birlikte 15 m euroya mal olan tarık çamdal’ın yerine aynı rakama 24 kişilik kadro kurabiliyorlar artık.
kulüplerimiz aldıkları ve geliştirdikleri yabancı gençleri satarak gelir elde etmeye başladılar. bu kural çıktıktan sonra türk kulüplerinin toplam alış ve satış rakamlarına baksın erhan seven bunu görecektir.
daha beş-altı yıldır uygulanan bu kural henüz meyvelerini vermedi. biz şu anda sadece işaretlerine tanık oluyoruz. bu kural en az on yıl uygulanmalı, bir nesil yetişmeli ki faydalarını daha net görebilelim. bu kural sayesinde alt yapıdan çocuklar bile rekabete girmek zorunda kalıyor. sadece türkiye’deki değil tüm dünya’daki akranlarıyla rekabet etmek zorunda olduklarını bildiklerinden kendilerini zorluyorlar. merih, ozan, yusuf yazıcı, abdulkadir ömür, uğurcan çakır, zeki hep bu zorlamanın ürünleridir. üstelik henüz altı yıl dolmadan kuralın faydalarını göremeden kural değişikliğine gitmenin ne kadar yanlış olduğunu izaha gerek yoktur. siz binlerce meyve ağacı dikiyorsunuz, ağaçlar onuncu yılda tam olarak meyve verecekken altı yılın sonunda tümünü kökünden söküyorsunuz. akıl işi mi bu?
futbol acımasız rekabeti gerektiren bir spordur. bu rekabet olmadan siz gençleri doksan dakikada 12 km koşturamazsınız. bakın milli takımıza. avrupanın 24 takımı içinde koşu mesafesi en düşük ülkeyiz. neden? çünkü bu çocuklar acımasız rekabeti tam yaşamadılar. herkes topu ayağına bekliyor. bugünkü milli takımın genetiği bundan on yıl önce oluştu. bunların gençliklerinde (15-20 yaş arası) yabancı sınırlaması vardı ve bunlar durararak oynamaya alıştılar. yurt dışında yetişen oyuncularımız da takım oyunu içinde kayboldular. çünkü futbol bir takım oyunudur ve takım içinde bir kişi bile aksasa düzen tamamen bozulur. bu nedenle bizimkiler hakan’a ayak uyduramayınca hakan bizimkilere ayak uydurur oldu. kaldı ki milli takımızda altyapısını avrupa’da almış sadece hakan ve kenan vardı.
yani diyorum ki; erhan seven gibi, futbol bilgisini nereden aldığı, futbolla ilgisinin ne olduğu belli olmayan kişiler türk futboluna yön vermemeli. bu kuralın emrini veren yetkili kim ise, erhan seven gibilerinin görüşlerini kale bile almamalı. yetkililerimizin eşlerinin maçı izlerken, bunlar hep yabancı, istiklal marşımızı söyleyen sadece bir kişi demesiyle 84 milyonun severek takip ettiği futbolumuz bataklığa sürüklenmemeli.
tebii ki ben de isterim kulüplerimiz tek bir yabancı futbolcu bile almak zorunda kalmadan türk çocuklarıyla oynasın. hepsi birlikte istiklal marşımızı söylesin ama bunun için sabretmek zorundayız. bizim çocuklarımız acımasız rekabeti yaşamalı, o rekabetten gelişmiş ve başarmış olarak takıma girmeli. ne kadar çok oyuncumuz rekabeti kazanırsa kalite de o seviyede artar.
daha çok yazabilirim ama uzatmanın faydası olmadığından ve konu anlaşılmıştır unuduyla bu kadarıyla yetiniyorum.