henüz 15 yaşında iken, 11 ağustos 2017 tarihinde trabzon'un maçka ilçesinde erzak çalmak için bir eve giren pkk'lı teröristler ve güvenlik güçleri arasında giren çatışmada hayatını kaybeden çocuk. şehit ama daha önce çocuk...
ifadelere göre maçka kırsalında bir eve erzak çalmak için giren pkk'lıları fark edip güvenlik güçlerine haber vermiş, yol göstermek için güvenlik güçleriyle birlikte eve ilerlerken gelen ilk ateş sonucu ağır yaralanmış iki güvenlik görevlisi ile birlikte. kendisi gibi ağır yaralanan jandarma başçavuş
ferhat gedik ile birlikte hastanede son nefesini vermiş. galatasaray spor kulübünün resmi sosyal medya hesaplarından kendisi için başsağlığı mesajı yayınlaması sonrası ilgi alanımıza girmiş, böylece hakkında kinayeye, sol frame oyunlarına falan gerek kalmadan doğrudan bir iki satır yazma hakkımız olmuş.
yıllarını terörle mücadeleye ya da böyle dağlarda it gibi yaşamaya vermiş biri olmasam da
salonları bok eden futbol seyircisi mantığım ve sosyal medya kullanıcılığının her türk vatandaşına verdiğini zannettiğim ulemalığım ile tespitler yapmak istiyorum.
15 yaşında bir çocuk olayı görüp güvenlik güçlerine haber veriyor. bölge kırsal bir alan olduğu için muhtemelen jandarmanın sorumluluk alanındadır, o yüzden ihbara jandarmanın gelmesi normal prosedür de olabilir. olayın tam olarak bilincinde olup terörist ihbarı mı yaptı, yoksa kendisinin ya da bir tanıdığının evinde gördüğü yabancıları hırsız diye mi ihbar etti bilmek imkansız. komplo teorisyenliğini bir kenara bırakırsak, 15 yaşında bir çocuğun silahlı çatışmanın çıkacağı belli olan bir yere gitmesi akıl almaz bir olay. 15 yaşında bir çocuk bu, bir köşede sinip beklese kimsenin kendisine tek laf etme lüksü yoktu. hatta bugün oturduğu yerden asıp kesecek, intikam yeminleri edecek, milliyetçilik taslayacak koca koca adamların kaç tanesi o durumda askerlerle birlikte eve yaklaşmaya cesaret ederdi? lafın gelişi bilinmez diyelim ama, yüzdenin ne kadar düşük olacağı herkesin malumu...
teröristlere gelirsek olayı sadece bir erzak hırsızlığı olarak görmek akıldışı. askeri literatür biraz tepeden bakan, biraz da duygusuz bir tavırla "silahlı propaganda" olarak sınıflandırır bu tarz eylemleri. hırsızlığın yanı sıra orada gövde gösterisi yapmak, kandırabilirse insanları kandırarak ya da silah zoruyla saflarına çekip katkı sağlamak gibi bir amaç için gelmiş olabilirler. ya da sadece yaşanmış olan bu senaryoyu tasarlayıp, pusu düzeni alıp kendilerini özellikle sağa sola göstermiş olabilirler. pusu her ne kadar kahpece görülse de, çatışma stratejisi bakımından acımasız ama efektif bir yöntemdir. iyi bir pusu ile sayıca kat kat üstün düşmanı etkisi hale getirebilirsiniz. pkk'nın yıllardır bu ülkede yaptığı ve bu olayda da olduğu gibi ise bir başçavuş ve bir çocuğu katletmiş olmak size savaş(!) kazandırmaz. ama yerel halkta huzursuzluk, korku yaratmak; hatta bazen dikkat ve hassasiyeti o yöne toplayıp başka bir yerde başka bir eyleme daha kolay girişebilmek için yaparlar.
empati yapmak gerekirse 15 yaşında bir çocuksun. kuvvetle muhtemel elinde silah olduğunu gördüğün insanların üzerine gidiyorsun. bir köşede oturup olayın yaşanmasını bekleyebilirsin ama o adamları engelleyebilmek için elinden geleni yapmayı tercih ediyorsun. "kimse de demiyor iyiki varsın" diye yazmış iki ay kadar önce sosyal medyadan. belki de öyle diyen birileri olsa onu düşünüp bir adım daha geride dururdu. ya da o saatte o tenhada olmazdı. ya da o adamların bir iki tatlı vaadine kanıp daha önce defalarca yapıldığı gibi askere "teröristlerin yerini göstereyim abi" diyerek bir izbeye de çekebilirdi.
bir de şöyle düşün; askersin. bir ihbar geliyor ve bir bölgeye apar topar gidiyorsun. o an günlük rutinin içinde ne yaşıyorsan bir kenara bırakıyorsun. pusu kurulma ihtimali neredeyse yüzde yüz. ama gitmek zorundasın ve yürüyorsun. ne kadar önlem alsan da nereden geleceğini bilmediğin bir düşman ateşinin üzerine doğru yürüyorsun. güvenli şekilde davranırsan adamların dalga geçerek geri çekilmesini izleme ihtimalin daha yüksek. bölüğe dönüp olayı biraz da olması gerektiği gibi anlatıp mesleki olarak bir yaptırıma da uğramadan günlük yaşantına pek tabi devam edebilirsin. ama bile bile açığa çıkıyorsun, ölmek pahasına adamların tespit edilebilmesi için ilk ateşi yemeye gidiyorsun.
bunlar taktikle, teknikle, ideolojiyle falan bile açıklanması güç olaylar...
biraz komplo teorisyenliği yapmaya niyetlensem de yüreğim elvermedi diyelim...