son yazısıyla ayar üstüne ayar vermiştir. takipteyiz.
----alıntı----
yanlışlar doğruları götürür mü?
futbolda yanlışlar doğruları öss sınavı gibi götürüyor. çok seslilik yanlış değildir, her düşünceye saygı duyulmalıdır.
bu yazı sizlerin düşünceleriyle daha güzel olacak. kafamda çok soru var, tabii ki kendime göre cevaplarım. sizin cevaplarınız bu konuyu daha tartışılabilir hale getirecek.
rtük neden programlar için federasyon başkanı, yayıncı kuruluş ve de kulüpler birliği başkanını topluyor? spor programları, -pardon futbol programları demek daha doğrusu- bu kadar mı rahatsız ediyor insanları?
benim düşüncem: çok seslilik yanlış değildir. her düşünceye saygı duyulmalıdır, programda yanlış yapanlardan hesabı seyirci izlemeyerek vermelidir. bu demokratik bir yoldur. ve benim sevgili milletim işareti, akıl öğretmeyi, hele baskıyı hiç sevmez... futbolun marka değeri niye düşüyor?
benim düşüncem: pazar evdesin, pijamanı giymişşsin ispanya, ingiltere, italya ile gerçek futbol seyrediyorsun. üstüne nba ile güzel bir cila çekiyorsun. sonra bir bakıyorsun mesela ekranda büyükşehir belediye-denizlispor maçının özet görüntüleri var. koskoca olimpiyat stadında seyircileri sayıyorsun 36 kişi. bu lige digitürk senede 150 milyon dolar veriyor. valla süper para.
benim düşüncem: türkiye'de takımlar kendilerini dev aynasında görüyor. öyle mi peki? sergen yalçın anlattı; beşiktaş'ın minik takımı oyuncuları fulya'da konteynırda soyunup giyiniyorlar. geleceğin yıldızlarına ne güzel değer veriyoruz değil mi? 9 yaşındaki çocuk zatürre olursa ne olacak? annesine, babasına günah değil mi?
benim düşüncem: pazar günü aslan gibi dağcıları kaybettik. onlara kimse söylemedi di mi? "küresel ısınma var kardeşim, karlar erime düzeyinde, çıkmayın izin vermiyoruz" diye... vah gidene!
benim düşüncem: bizim hakemlerimiz kötü kardeşim, kötü. liverpool-everton maçını anlatıyorum. hakeme kart göstersene işareti yapan futbolcular var. adam bakmıyor bile. o zaman ne oluyor togo futbol federasyonu'ndan bir hakem arjantin-italya dünya kupası maçını yönetir. bizimkiler lüksemburg-malta ümit maçı ile yetinirler. yok kontenjan meselesi falan filan diye de mazaret hazırdır.
benim düşüncem: hep derbilerin derbisi diyoruz. fenerbahçe-galatasaray maçlarını büyük heyecanla bekliyoruz. avrupa'nın haberi yok. eurosport, bbc gibi dev medya organları bu maçların özetini vermiyor. neden? pazarlama yok. nerede marka değeri? buldum, çalılıklar arasında kaybolmuş.
benim düşüncem: galatasaray, sivas maçı tekrar edilsin diye federasyon hukuk kurulu'na başvuruyor. bir şey çıkar mı bilmem... adriano pazar günü rakibine yumruk atıyor, pazartesi 3 maç ceza alıyor. çabuk, ne net karar... bizde görüş babam görüş... olayı soğut sonra kararı al. bu düşünce şekli son bulmalı.
evet, yanlışlar doğruları öss sınavı gibi götürüyor. ama örnekleri çoğaltırsam zannediyorum yine bu konuları yazacağım. şu bir gerçek pek doğru bulamayacağız herhalde bu gidişle.
----alıntı----
http://www.ntvspor.net/Pages/32005.asp