379
öncelikle fatih hocayla yarım sezon geçirebilmiş futbolcudur. kim ne derse desin, trabzon'da yarım sezon ıskartaya çekilmiş engin'den, taraftarların yuhladığı eboue'den, italya'da yılın bidonu melo'dan, ondan bundan verim alabilmiş bir hocadır takımın başındaki. yani demem o ki; sakatlanmış yazık olmuş. umarım kamp bitmeden iyileşir, hocayla bir kamp geçirir; çünkü eğer hocayla birlikte bazı mental özelliklerini geliştirir, hasan gibi futbolu yemiş yutmuş bir adamla çalımını, tekniğini ilerletebilirse ondaki hızla geçen senenin sonundaki aydın'dan da; geçen senenin ortalarındaki emre'den de daha yüksek potansiyele sahiptir.
tamam 2.5 milyon euro (yanlışım varsa düzeltmelere açığım hatırladığım rakam bu) bonservis fazladır; o paraya şu alınırdı bu alınırdı. ama iş işten geçti mi? geçti. bu çocuk şu an sarı kırmızı formayı giyiyor mu? giyiyor. bize beklemek ve hocasının ondan alabileceği en yüksek verimi alabilmesini temenni etmek düşer.
son olarak biliyorum şimdi bazılarınız "5. nesil işte yeaa" diyip mesaj kutusunu kullanmamızı isteyecek ama bilerek burdan yazıyorum. sen x yerde tatil yapabilirken, fiziğin düzgünse bunu karşı cinsi yanına çekmek için bir araç olarak kullanırken, veya x şirkette y görevinde çalışırken edindiği statüyü ortaya atarken yaptığın hareketler ne kadar etikse; bu kardeşimizin davranışları da aynı oranda etiktir, doğrudur. ne yapsın yani adam, galatasaray futbolcusu diye rahip mi olsun? yüzmesin mi? güneşlenmesin mi? iki tane hanım kızla voleybol oynamasın, onların "aay göğüslerin ne kadar sert, ehemeheme" demelerini istemesin mi? nedir yani arkadaşım, bu kadar sığ düşünmeyin; yukarıdaki kardeşimin nezdinde sözüm tüm renkdaşlarıma. görüyorum, duyuyorum; böyle bir algı oluşmuş vaziyette.
bizim taraftar olarak futbolcuya kızacağımız tek nokta çalışmamasıdır, yeteneklerini boşa harcamasıdır, hırssızlığıdır. bu mantıkla eric cantona galatasaray'da olsa itin götüne sokacaktınız demek ki siz. zaten kime anlatıyorum ki sinema kapatma hadisesi hala akıllarda. sen milyonların olsa aşık olduğun kız için sinema kapatmazsın, araba almazsın, tatile götürmezsin. yapmazsın bunları.
neyse çok konuştum. sonuç olarak: bekleyelim, görelim dediğim; fatih hocayla daha sıkı bir çalışmanın sonunda hiç beklemediğimiz bir oyuncu kazanma ihtimalimizin saklı olduğu futbolcudur kendileri.
tamam 2.5 milyon euro (yanlışım varsa düzeltmelere açığım hatırladığım rakam bu) bonservis fazladır; o paraya şu alınırdı bu alınırdı. ama iş işten geçti mi? geçti. bu çocuk şu an sarı kırmızı formayı giyiyor mu? giyiyor. bize beklemek ve hocasının ondan alabileceği en yüksek verimi alabilmesini temenni etmek düşer.
son olarak biliyorum şimdi bazılarınız "5. nesil işte yeaa" diyip mesaj kutusunu kullanmamızı isteyecek ama bilerek burdan yazıyorum. sen x yerde tatil yapabilirken, fiziğin düzgünse bunu karşı cinsi yanına çekmek için bir araç olarak kullanırken, veya x şirkette y görevinde çalışırken edindiği statüyü ortaya atarken yaptığın hareketler ne kadar etikse; bu kardeşimizin davranışları da aynı oranda etiktir, doğrudur. ne yapsın yani adam, galatasaray futbolcusu diye rahip mi olsun? yüzmesin mi? güneşlenmesin mi? iki tane hanım kızla voleybol oynamasın, onların "aay göğüslerin ne kadar sert, ehemeheme" demelerini istemesin mi? nedir yani arkadaşım, bu kadar sığ düşünmeyin; yukarıdaki kardeşimin nezdinde sözüm tüm renkdaşlarıma. görüyorum, duyuyorum; böyle bir algı oluşmuş vaziyette.
bizim taraftar olarak futbolcuya kızacağımız tek nokta çalışmamasıdır, yeteneklerini boşa harcamasıdır, hırssızlığıdır. bu mantıkla eric cantona galatasaray'da olsa itin götüne sokacaktınız demek ki siz. zaten kime anlatıyorum ki sinema kapatma hadisesi hala akıllarda. sen milyonların olsa aşık olduğun kız için sinema kapatmazsın, araba almazsın, tatile götürmezsin. yapmazsın bunları.
neyse çok konuştum. sonuç olarak: bekleyelim, görelim dediğim; fatih hocayla daha sıkı bir çalışmanın sonunda hiç beklemediğimiz bir oyuncu kazanma ihtimalimizin saklı olduğu futbolcudur kendileri.
