14
hedefler doğrultusunda atılan adımsa, gayet doğru bir mantıktır.
kulübün en başarılı dönemleri olan 1996-2000 arası yaşanan şampiyonluklar fatih terim'in kurduğu kadro, oynattığı oyun sayesinde tarihimize altın harflerle kazınmış. bu başarılara imza atmak sanıldığı kadar kolay olmadı, aksine fatih terim ve galatasaray binbir zorlukla cebelleşti. en başta ekonomik durum bir çok kez medyada dillendirilip neredeyse alay konusu haline getirildi. fatih terim o günden bugüne kadar hep gaz veren, futboldan-futbolcudan-transferden anlamayan, şanslı, tesadüfi vs. olarak binbir çeşit ithama maruz kaldı. yani türk olmanın, türk olup da başarılı olmanın cezasını çekti diyelim. bizim millette adettir, yükselene omuz verilmez bilakis aşağıya çekilmek için elinden gelen ardına konulmaz. diğer milletler tam destek olurken bizim milletimiz alttan vurma, aşağıya çekme derdindedir.
ikinci dönem aslında büyük bir yanılgıyı beraberinde getiriyor. bu döneme bakarak fatih terim hakkında işte şöyle kötüydü, şöyle yanlıştı gibi türlü ithamlarda bulunuyoruz. bu dönemin tablosunda 2000 yılında kazanılan uefa kupası sonrası ortaya çıkan büyük taraftar potansiyelinin rolü çok fazla. bir çok genç taraftarın önyargılı yaklaşması, basının yansıtma şekli ve fatih terim'in inatçı, megolaman tavırları yüzündendir.
yeni olduğu için üçüncü döneme girmeyelim. ama şunu belirtmekte fayda var. yapılan tercihler, belirlenen hedefler gösteriyor ki fatih terim'in ilk döneminideki başarıları belki daha fazlasını yaşatması muhtemeldir. allah utandırmasın.
fatih terim'in eleştirilecek ve eleştirilmesi gereken yönleri mevcut elbette. fakat kimse kimseye haksızlık yapıp bel altı vurmasın, bunu asla kabullenemiyorum. kim olduğunun önemi yok, haklı olana, hakkı olan teslim edilmelidir.
kulübün en başarılı dönemleri olan 1996-2000 arası yaşanan şampiyonluklar fatih terim'in kurduğu kadro, oynattığı oyun sayesinde tarihimize altın harflerle kazınmış. bu başarılara imza atmak sanıldığı kadar kolay olmadı, aksine fatih terim ve galatasaray binbir zorlukla cebelleşti. en başta ekonomik durum bir çok kez medyada dillendirilip neredeyse alay konusu haline getirildi. fatih terim o günden bugüne kadar hep gaz veren, futboldan-futbolcudan-transferden anlamayan, şanslı, tesadüfi vs. olarak binbir çeşit ithama maruz kaldı. yani türk olmanın, türk olup da başarılı olmanın cezasını çekti diyelim. bizim millette adettir, yükselene omuz verilmez bilakis aşağıya çekilmek için elinden gelen ardına konulmaz. diğer milletler tam destek olurken bizim milletimiz alttan vurma, aşağıya çekme derdindedir.
ikinci dönem aslında büyük bir yanılgıyı beraberinde getiriyor. bu döneme bakarak fatih terim hakkında işte şöyle kötüydü, şöyle yanlıştı gibi türlü ithamlarda bulunuyoruz. bu dönemin tablosunda 2000 yılında kazanılan uefa kupası sonrası ortaya çıkan büyük taraftar potansiyelinin rolü çok fazla. bir çok genç taraftarın önyargılı yaklaşması, basının yansıtma şekli ve fatih terim'in inatçı, megolaman tavırları yüzündendir.
yeni olduğu için üçüncü döneme girmeyelim. ama şunu belirtmekte fayda var. yapılan tercihler, belirlenen hedefler gösteriyor ki fatih terim'in ilk döneminideki başarıları belki daha fazlasını yaşatması muhtemeldir. allah utandırmasın.
fatih terim'in eleştirilecek ve eleştirilmesi gereken yönleri mevcut elbette. fakat kimse kimseye haksızlık yapıp bel altı vurmasın, bunu asla kabullenemiyorum. kim olduğunun önemi yok, haklı olana, hakkı olan teslim edilmelidir.