1
bir endüstriyel futbol gerçeğidir. renkleri işin içine sokmadan dört büyüklerin yönetimleri bu mantalitede ortaklaşır. bilumum kredi kartları, telefon operatörlüğü, tekstil ürünleriyle taraftarı tavlamaya çalışırlar. üstüne maç bileti ve kombine satarlar. bu takımlara bakın hepsi anonim şirketidir, hatta mes que un club diyelim de biz sizi yoluyoruz gerçeğini güzel bir marka olarak üstümüze yapıştırıp, prestij katalım.
takım taraftarlığından şirket taraftarlığına on beş yılda böyle bir dönüşüm geçirmek, tam bir amerikan rüyası. bakıyoruz transferlere müşteri gibi bağırıp çağırıyoruz, kötü oynarsa takım maça gitmiyoruz, transfer yoksa zaten sezon başında maça gitmeme kararını vermiş oluyoruz.
bunun suçlusu biz değiliz elbette. yıllardır çığırkanlık yapan yönetici kadronun eseri bu. sonra twitterdan maça gelmiyonuz böyle taraftar mı olur falan yazıyor bu kadronun elemanları. ulan 60tlye maç bileti satıyorsun en aşağı hem, hem de hesap soruyorsun. benim aldığım parayı al da hadi git amk maça. her hafta git, elinde simit ayran holding sahibi babanı ararsın, araba göndersin de alsın seni dolmuş paran kalmadı diye.
gün geçtikçe kızıyoruz tribünler bozuluyor diye de, kızmanın pek bi anlamı yok. apple fanboy olmakla galatasaray taraftarı olmak arasında çok derin ayrımlar yok çünkü. kalmadı o fark, birinde güzel bir malı övüyorsun, birinde hizmetini aldığın güzel bir takımın oyununu. endüstriyel futbol budur işte.
yönetimler de bizi böyle yönlendirip böyle görür. sonuç net. kapitalist dünya=endüstriyel futbol.
takım taraftarlığından şirket taraftarlığına on beş yılda böyle bir dönüşüm geçirmek, tam bir amerikan rüyası. bakıyoruz transferlere müşteri gibi bağırıp çağırıyoruz, kötü oynarsa takım maça gitmiyoruz, transfer yoksa zaten sezon başında maça gitmeme kararını vermiş oluyoruz.
bunun suçlusu biz değiliz elbette. yıllardır çığırkanlık yapan yönetici kadronun eseri bu. sonra twitterdan maça gelmiyonuz böyle taraftar mı olur falan yazıyor bu kadronun elemanları. ulan 60tlye maç bileti satıyorsun en aşağı hem, hem de hesap soruyorsun. benim aldığım parayı al da hadi git amk maça. her hafta git, elinde simit ayran holding sahibi babanı ararsın, araba göndersin de alsın seni dolmuş paran kalmadı diye.
gün geçtikçe kızıyoruz tribünler bozuluyor diye de, kızmanın pek bi anlamı yok. apple fanboy olmakla galatasaray taraftarı olmak arasında çok derin ayrımlar yok çünkü. kalmadı o fark, birinde güzel bir malı övüyorsun, birinde hizmetini aldığın güzel bir takımın oyununu. endüstriyel futbol budur işte.
yönetimler de bizi böyle yönlendirip böyle görür. sonuç net. kapitalist dünya=endüstriyel futbol.