333
amrabat ile ilgili farkedilmeyen bir nokta var. amrabat 4-3-3 oyuncusu değil, 4-4-2 oyuncusu. buna dikkat ettiğinizde neden terim'in kendisini bu kadar istediğini anlayabilirsiniz.
evet şota, evet louis van gaal taktiği, evet kayserispor 4-3-3 şeklinde diziliyor. ama amrabat kanat forvet oyuncusu gibi değil, orta saha oyuncusu şeklinde oynuyor. gerektiğinde bekine yaklaşıp pas opsiyonu oluyor ve savunmaya daha rahat pas yapma imkanı tanıyor, takım savunmasında doğru pozisyon alıyor ve rakibi savunmayı kolaylaştırıyor. top kapıldığında ve kendisine geldiğinde ise hem driplingle hem iki yana çalım atarak oyunu açmayı ve boş alanlara taşımayı çok iyi başarıyor. bunun dışında set hücumda rakibe sırtı dönük veya yüzüdönük biçimde hücum etmesini de başarıyor. hem de bunu yaparken az top kaybı yapıyor.
hani arda turan'ın euro 2008'deki, abdel kader keita'nın 2010'daki performansı gibi... top saklayan, savunmayı delen, geride sıkışan oyuna yardım eden, hücumda da etkili olan ve bunu tüm kulvarda yapan bir oyuncu.
insanlar doğal olarak ligde son zamanlarda boy göstermiş diğer kanat oyuncuları miroslav stoch, ricardo quaresma, harry kewell ile karşılaştırıyor nordin amrabat'ı. şunu görmek lazım: bu isimler gelmeden önce takımlarında 4-3-3'ün sağ veya sol forveti olarak oynadılar. takıma sağladıkları gol ve asist desteği karşılığında hep takımlarında savunma zaafı oluşturdular. sonucunda da performansı dibe vuran reto ziegler, ismail köybaşı, hakan balta gibi bekler gördük.
diğer yandan amrabat'la birlikte oynayan hasan ali kaldırım iki senedir sürekli çıkış halinde ve sonunda milli takıma kadar yükseldi, çünkü amrabat'tan sürekli toplu ve topsuz yardım alıyor. kaldı ki, bence amrabat'ın sağ tarafta da aynı performansı gösterecek potansiyeli var.
peki bunu yaparken hücum desteği yetersiz mi kalıyor? bunu söylemek zaten imkansız. oynadığı her maçta kayserispor'un en önemli hücum çıkışı kendisi. ve kendisinin sürekli kadro dışı bırakılmasına rağmen gol ve asist sayıları ne quaresma'dan, ne kewell'dan düşük değil, aksine stoch, veya keita'ya yakın. ve bunları kayserispor gibi hücum gücü kısıtlı bir takımda yapıyor.
kısacası amrabat ile ilgili saha içinde endişe duymaya gerek yok. problem saha dışında:
1. para, para, para: kayserispor'la gerilecek olan ilişki zerre umrumda değil. hatta bana sorarsanız büyük takım yeri geldiğinde küçük takımın kafasına vurup ekmeğini alır. nasıl onlar troisi'yi aldılarsa, nasıl bizden ribery alındıysa, biz de amrabat'ı öyle ya da böyle almalıyız. ama oyuncunun da bir değeri var. 5-6 milyon euro'nun üzerinde bir bonservis ücreti transferi futbol içinden sansasyon transferi kategorisine sokar. galatasaray'da görmek isteyeceğim en son şey oyuncu transfer edildikten sonra bile devam edecek bir yılan hikayesidir.
2. 2013 afrika uluslar kupası: eboue'nin gitmesi için fildişi sahilleri'nin tek bir eleme turu geçmesi gerekiyor. dany'nin kamerun'unun iki tur, ilkini zaten yarıladılar. amrabat da eboue gibi. yani çok büyük ihtimalle bu üç oyuncu da ocak ortası-şubat ortası arası, yani ikinci yarının başlangıcında takımdan ayrı olacaklar. bunun takımı nasıl etkileyeceği önemli soru işareti.
3. karakter: amrabat pek çok afrikalı oyuncuda görüldüğü üzere kart gören, kuralları sık sık esneten bir oyuncu. galatasaray'la olan transfer sagasında görüldüğü üzere de kanı kaynayan bir tip. bu yüzden transfer olduğu takdirde takımda problem yaşaması ihtimalinin az olduğu söylenemez.
bu üç madde için de fatih terim gibi güvenilecek bir isim var takımda.
son olarak, belki de en önemlisi...
uzunca bir süre "ne gereği var amrabat'ın, başka adam mı yok da bu süleyman hurma dallaması ile muhattap oluyorsunuz?" diye düşündüm. ama kazın ayağı öyle değil.
galatasaray bu ülkenin en büyük kulübü. yıllardır yurtiçi yüksek bonservis ödemekten kaçtı, mali durum yüzünden belki de. yurtdışı, gurbetçiler, vesaire. bu sürede gaziantepstor beşiktaş'ı, kayserispor ve sivasspor fenerbahçe'yi neredeyse sponsor olarak aldı. biz ise doğru veya yanlış sebeplerden bu takımlarla ve üstüne manisaspor, bursaspor gibi takımlarla sürekli problem yaşadık.
galatasaray olarak yurtiçi transferindeki dominasyonumuzu tekrar oluşturmamız gerekiyor, yerli veya yabancı. bu ülkenin en iyi oyuncularının adresini tekrar galatasaray yapmamız gerek. amrabat da bu mesajı vermek adına sembolik bir transfer haline geldi artık.
***
sonuç olarak. alınsın, alınmalı. bu işi kayserispor'u kuduz yapmadan, 5-6 milyon euroyu geçmeden ve temiz bir şekilde kapatabilen bir yönetimi ayakta alkışlarım. olmazsa canları sağolsun, insan dilinden anlamayanlara hakettiği şekilde muamele yapsınlar.
evet şota, evet louis van gaal taktiği, evet kayserispor 4-3-3 şeklinde diziliyor. ama amrabat kanat forvet oyuncusu gibi değil, orta saha oyuncusu şeklinde oynuyor. gerektiğinde bekine yaklaşıp pas opsiyonu oluyor ve savunmaya daha rahat pas yapma imkanı tanıyor, takım savunmasında doğru pozisyon alıyor ve rakibi savunmayı kolaylaştırıyor. top kapıldığında ve kendisine geldiğinde ise hem driplingle hem iki yana çalım atarak oyunu açmayı ve boş alanlara taşımayı çok iyi başarıyor. bunun dışında set hücumda rakibe sırtı dönük veya yüzüdönük biçimde hücum etmesini de başarıyor. hem de bunu yaparken az top kaybı yapıyor.
hani arda turan'ın euro 2008'deki, abdel kader keita'nın 2010'daki performansı gibi... top saklayan, savunmayı delen, geride sıkışan oyuna yardım eden, hücumda da etkili olan ve bunu tüm kulvarda yapan bir oyuncu.
insanlar doğal olarak ligde son zamanlarda boy göstermiş diğer kanat oyuncuları miroslav stoch, ricardo quaresma, harry kewell ile karşılaştırıyor nordin amrabat'ı. şunu görmek lazım: bu isimler gelmeden önce takımlarında 4-3-3'ün sağ veya sol forveti olarak oynadılar. takıma sağladıkları gol ve asist desteği karşılığında hep takımlarında savunma zaafı oluşturdular. sonucunda da performansı dibe vuran reto ziegler, ismail köybaşı, hakan balta gibi bekler gördük.
diğer yandan amrabat'la birlikte oynayan hasan ali kaldırım iki senedir sürekli çıkış halinde ve sonunda milli takıma kadar yükseldi, çünkü amrabat'tan sürekli toplu ve topsuz yardım alıyor. kaldı ki, bence amrabat'ın sağ tarafta da aynı performansı gösterecek potansiyeli var.
peki bunu yaparken hücum desteği yetersiz mi kalıyor? bunu söylemek zaten imkansız. oynadığı her maçta kayserispor'un en önemli hücum çıkışı kendisi. ve kendisinin sürekli kadro dışı bırakılmasına rağmen gol ve asist sayıları ne quaresma'dan, ne kewell'dan düşük değil, aksine stoch, veya keita'ya yakın. ve bunları kayserispor gibi hücum gücü kısıtlı bir takımda yapıyor.
kısacası amrabat ile ilgili saha içinde endişe duymaya gerek yok. problem saha dışında:
1. para, para, para: kayserispor'la gerilecek olan ilişki zerre umrumda değil. hatta bana sorarsanız büyük takım yeri geldiğinde küçük takımın kafasına vurup ekmeğini alır. nasıl onlar troisi'yi aldılarsa, nasıl bizden ribery alındıysa, biz de amrabat'ı öyle ya da böyle almalıyız. ama oyuncunun da bir değeri var. 5-6 milyon euro'nun üzerinde bir bonservis ücreti transferi futbol içinden sansasyon transferi kategorisine sokar. galatasaray'da görmek isteyeceğim en son şey oyuncu transfer edildikten sonra bile devam edecek bir yılan hikayesidir.
2. 2013 afrika uluslar kupası: eboue'nin gitmesi için fildişi sahilleri'nin tek bir eleme turu geçmesi gerekiyor. dany'nin kamerun'unun iki tur, ilkini zaten yarıladılar. amrabat da eboue gibi. yani çok büyük ihtimalle bu üç oyuncu da ocak ortası-şubat ortası arası, yani ikinci yarının başlangıcında takımdan ayrı olacaklar. bunun takımı nasıl etkileyeceği önemli soru işareti.
3. karakter: amrabat pek çok afrikalı oyuncuda görüldüğü üzere kart gören, kuralları sık sık esneten bir oyuncu. galatasaray'la olan transfer sagasında görüldüğü üzere de kanı kaynayan bir tip. bu yüzden transfer olduğu takdirde takımda problem yaşaması ihtimalinin az olduğu söylenemez.
bu üç madde için de fatih terim gibi güvenilecek bir isim var takımda.
son olarak, belki de en önemlisi...
uzunca bir süre "ne gereği var amrabat'ın, başka adam mı yok da bu süleyman hurma dallaması ile muhattap oluyorsunuz?" diye düşündüm. ama kazın ayağı öyle değil.
galatasaray bu ülkenin en büyük kulübü. yıllardır yurtiçi yüksek bonservis ödemekten kaçtı, mali durum yüzünden belki de. yurtdışı, gurbetçiler, vesaire. bu sürede gaziantepstor beşiktaş'ı, kayserispor ve sivasspor fenerbahçe'yi neredeyse sponsor olarak aldı. biz ise doğru veya yanlış sebeplerden bu takımlarla ve üstüne manisaspor, bursaspor gibi takımlarla sürekli problem yaşadık.
galatasaray olarak yurtiçi transferindeki dominasyonumuzu tekrar oluşturmamız gerekiyor, yerli veya yabancı. bu ülkenin en iyi oyuncularının adresini tekrar galatasaray yapmamız gerek. amrabat da bu mesajı vermek adına sembolik bir transfer haline geldi artık.
***
sonuç olarak. alınsın, alınmalı. bu işi kayserispor'u kuduz yapmadan, 5-6 milyon euroyu geçmeden ve temiz bir şekilde kapatabilen bir yönetimi ayakta alkışlarım. olmazsa canları sağolsun, insan dilinden anlamayanlara hakettiği şekilde muamele yapsınlar.