557
hakkında burada yapılan eleştirilere katılamıyorum.
"burak yılmaz bencil" deniyor. alakası yok, öyle görünüyor sadece.
neden? çünkü trabzonspor bütün sene hücum oyuncularının müthiş formsuzluğu ve yetersizliğiyle boğuştu. ne henrique, ne halil, ne adrian, ne volkan şen form tutamadı bir türlü. tek bir tane delici koşu yapan oyuncusu yoktu burak dışında.
tek burak'tı iyi oynayan, ve takım ona muhtaçtı.
hücum anlamında kalburüstü tek oyuncusu olan bir takımın bu oyuncuya sahada özgürlük vermesi kadar olağan bir şey olamaz. burak da bu özgürlüğüyle kaleyi gördüğünde vuruyor, risk alıyor, kimi zaman bunu yaparken yanlış kararlar da veriyor. ama bunun sebebi kendisine tanınan özgürlük, benmerkezcilik değil.
ama anlıyorum insanların bakış açısını, çünkü bunu hep görüyoruz.
eleştirilerin çıktığı nokta şu: burak yılmaz trabzonspor'un önüne geçti, haliyle her hareketi daha da dikkat çekti, standard oyuncular için gözardı edilen ufak tefek tercihlerine "şımardığı" önyargısıyla bakıldı.
evet, hiç bir taraftar kendi takımında şımarık, kendini takımın önüne koyan türden bir oyuncu alınsın istemez. ama burak'ı değerlendirirken de biraz da geri çekilip tüm resme bakmaya çalışmak gerek.
hem burak ile, hem arda ile ilgili önyargılarını atabilmiş olanlar bu örneğime hak vereceklerdir: vakt-i zamanında galatasaray olarak biz de arda turan'a haddindan fazla muhtaç hale gelmiştik. hem kaptan, hem golcü, hem hücumcu hem çift yönlü orta saha hem bayrak adam hem bilmemne... iş öyle bir noktaya geldi ki iyi oynarken bile batmaya başladı arda insanlara, antipatik gelmeye başladı. 20 yıldır aynı şekilde koşan çocuk yine koşarken "bak bak triplere bak" şeklinde analiz edilmeye başlandı.
değişen arda'nın koşuşu değil, insanların bakış açısıydı. burak için de öyle.
bağlıyorum...
burak yılmaz beşiktaş, fenerbahçe ve son olarak trabzonspor'da oynadı. tek bir kez başka bir oyuncuyla problemi olmadı. basınla olaya girmedi. taraftarla, teknik direktörle problem yaşamadı.
daha 19'undan yıldız olacak deniyordu. sadece geç açıldı, o kadar.
alınır, alınmaz, pahalıdır, ucuzdur, galatasaraylı, fenerli, altaylı, liverpoolludur, o ayrı konu. ama aslan gibi çocuk, iki senedir bu ligde yalnızca efsanelerin ulaşabildiği sayılarda gol atıyor.
hakkını vermek gerek.
"burak yılmaz bencil" deniyor. alakası yok, öyle görünüyor sadece.
neden? çünkü trabzonspor bütün sene hücum oyuncularının müthiş formsuzluğu ve yetersizliğiyle boğuştu. ne henrique, ne halil, ne adrian, ne volkan şen form tutamadı bir türlü. tek bir tane delici koşu yapan oyuncusu yoktu burak dışında.
tek burak'tı iyi oynayan, ve takım ona muhtaçtı.
hücum anlamında kalburüstü tek oyuncusu olan bir takımın bu oyuncuya sahada özgürlük vermesi kadar olağan bir şey olamaz. burak da bu özgürlüğüyle kaleyi gördüğünde vuruyor, risk alıyor, kimi zaman bunu yaparken yanlış kararlar da veriyor. ama bunun sebebi kendisine tanınan özgürlük, benmerkezcilik değil.
ama anlıyorum insanların bakış açısını, çünkü bunu hep görüyoruz.
eleştirilerin çıktığı nokta şu: burak yılmaz trabzonspor'un önüne geçti, haliyle her hareketi daha da dikkat çekti, standard oyuncular için gözardı edilen ufak tefek tercihlerine "şımardığı" önyargısıyla bakıldı.
evet, hiç bir taraftar kendi takımında şımarık, kendini takımın önüne koyan türden bir oyuncu alınsın istemez. ama burak'ı değerlendirirken de biraz da geri çekilip tüm resme bakmaya çalışmak gerek.
hem burak ile, hem arda ile ilgili önyargılarını atabilmiş olanlar bu örneğime hak vereceklerdir: vakt-i zamanında galatasaray olarak biz de arda turan'a haddindan fazla muhtaç hale gelmiştik. hem kaptan, hem golcü, hem hücumcu hem çift yönlü orta saha hem bayrak adam hem bilmemne... iş öyle bir noktaya geldi ki iyi oynarken bile batmaya başladı arda insanlara, antipatik gelmeye başladı. 20 yıldır aynı şekilde koşan çocuk yine koşarken "bak bak triplere bak" şeklinde analiz edilmeye başlandı.
değişen arda'nın koşuşu değil, insanların bakış açısıydı. burak için de öyle.
bağlıyorum...
burak yılmaz beşiktaş, fenerbahçe ve son olarak trabzonspor'da oynadı. tek bir kez başka bir oyuncuyla problemi olmadı. basınla olaya girmedi. taraftarla, teknik direktörle problem yaşamadı.
daha 19'undan yıldız olacak deniyordu. sadece geç açıldı, o kadar.
alınır, alınmaz, pahalıdır, ucuzdur, galatasaraylı, fenerli, altaylı, liverpoolludur, o ayrı konu. ama aslan gibi çocuk, iki senedir bu ligde yalnızca efsanelerin ulaşabildiği sayılarda gol atıyor.
hakkını vermek gerek.
