3812
şimdi, evvela tanım girelim ki entry'miz mefta olmasın: 27 mayıs 2012 tarihinde iktidar partisinin olağan il kongresine ev sahipliği yapacak staddır.
esasında, başbakan saraçoğlu'nu istese fenerbahçe de ses çıkartamazdı. doğrudur. benim sıkıntım akp'nin kongresini bizim mabedimizde yapacak olması da değil. benim sıkıntım, bu mevzuuya galatasaray yönetiminin en ufak tepki vermemesi. bunu beklemek belki fazla romantik bir yaklaşımdır ancak, romantik olduğu kadar da sarı-kırmızı bir yaklaşımdır!
galatasaray, hiç bir siyasi oluşumun yanında olmadığı gibi galatasaray'ın stadı da hiç bir siyasi oluşumun gövde gösterisi mekanı değildir. zira -eğer yaşamınızda yalnızca bir spor kulübü olarak yer almıyorsa, bir kültür ve hayat biçimi olarak da yer alıyorsa- galatasaray başlı başına bir siyasettir. galatasaray'ın siyasetine ters düşer mi bu iktidar? pekâlâ düşer. senelerce galatasaray'ın asilzade takımı olduğunu, cemaatin kulübü olduğunu söylediler. sapına kadar yalandır! evet, bir dönem kadromuzun büyük kısmı cemaattendi. fakat bu galatasaraylılığın tanımı değildir. ne asilzadelik, ne cemaatçilik, ne de lisecilik galatasaraylılığı ifade eder. galatasaraylılık metin oktay'dan beri halka mal olmuştur, kökünde de tevfik fikret yatar. metin oktay demek rakı demektir, ayran demektir, halk demektir. buna ters düşmek, galatasaray'a ters düşmektir! tevfik fikret demek, ilericilik demektir, akılcılık demektir. buna ters düşmek, galatasaray'a ters düşmektir!
sonra, galatasaraylılık halka mal olduktan sonra gerçek anlamını ve duruşunu kazanmaya başlamıştır: hagi'dir. hagi öfkedir, mazlumların yumruğudur. prekazi'dir. prekazi imkânsızı mümkün kılmaktır. kaptan bülent'tir. bülent cesarettir, mücadeledir. bunlara ters düşmek, galatasaray'a ters düşmektir!
hakem erol ersoy büyük bir haksızlıkla hagi'yi oyundan attığında, hagi çılgına dönmüştü. onun o öfkesi, hakemin çıkardığı kartı kendi değerleriyle zıt görmesindendi. atıldı ve ceza da aldı hagi. ama o, öyle patladığı için hagi'ydi.
yarın akp stad'ımızda elbette kongresini yapabilir. mesele bu değildir. mesele, galatasaray taraftarının tepki vermesidir. kendi değerlerini ifade edebilmesidir. değerleriyle zıt bir grubu, hatta herhangi bir siyasi oluşumu kendi mabedinde istememesini beyan etmesidir. galtasaray ancak böyle galatasaray olabilir. yoksa galatasaray ne tevfik fikret'tir, ne metin'dir, ne hagi'dir, ne bülent'tir. yoksa galatasaray, abdürrahim albayrak'tan ibarettir.
belki de benim hayal ettiğim galatasaray çok hayalde kaldı, bilmem. fakat dik duruş hayal etmeme gülecek arkadaşlara peşin cevabım olsun bu da: gerçekçi olup imkânsızı istediği için galatasaray bu gün diğer tüm türk takımlarından farklı olarak, manu chao'nun deyimiyle "mazlum halkların ve müslümların yegâne temsilcisi"dir.
esasında, başbakan saraçoğlu'nu istese fenerbahçe de ses çıkartamazdı. doğrudur. benim sıkıntım akp'nin kongresini bizim mabedimizde yapacak olması da değil. benim sıkıntım, bu mevzuuya galatasaray yönetiminin en ufak tepki vermemesi. bunu beklemek belki fazla romantik bir yaklaşımdır ancak, romantik olduğu kadar da sarı-kırmızı bir yaklaşımdır!
galatasaray, hiç bir siyasi oluşumun yanında olmadığı gibi galatasaray'ın stadı da hiç bir siyasi oluşumun gövde gösterisi mekanı değildir. zira -eğer yaşamınızda yalnızca bir spor kulübü olarak yer almıyorsa, bir kültür ve hayat biçimi olarak da yer alıyorsa- galatasaray başlı başına bir siyasettir. galatasaray'ın siyasetine ters düşer mi bu iktidar? pekâlâ düşer. senelerce galatasaray'ın asilzade takımı olduğunu, cemaatin kulübü olduğunu söylediler. sapına kadar yalandır! evet, bir dönem kadromuzun büyük kısmı cemaattendi. fakat bu galatasaraylılığın tanımı değildir. ne asilzadelik, ne cemaatçilik, ne de lisecilik galatasaraylılığı ifade eder. galatasaraylılık metin oktay'dan beri halka mal olmuştur, kökünde de tevfik fikret yatar. metin oktay demek rakı demektir, ayran demektir, halk demektir. buna ters düşmek, galatasaray'a ters düşmektir! tevfik fikret demek, ilericilik demektir, akılcılık demektir. buna ters düşmek, galatasaray'a ters düşmektir!
sonra, galatasaraylılık halka mal olduktan sonra gerçek anlamını ve duruşunu kazanmaya başlamıştır: hagi'dir. hagi öfkedir, mazlumların yumruğudur. prekazi'dir. prekazi imkânsızı mümkün kılmaktır. kaptan bülent'tir. bülent cesarettir, mücadeledir. bunlara ters düşmek, galatasaray'a ters düşmektir!
hakem erol ersoy büyük bir haksızlıkla hagi'yi oyundan attığında, hagi çılgına dönmüştü. onun o öfkesi, hakemin çıkardığı kartı kendi değerleriyle zıt görmesindendi. atıldı ve ceza da aldı hagi. ama o, öyle patladığı için hagi'ydi.
yarın akp stad'ımızda elbette kongresini yapabilir. mesele bu değildir. mesele, galatasaray taraftarının tepki vermesidir. kendi değerlerini ifade edebilmesidir. değerleriyle zıt bir grubu, hatta herhangi bir siyasi oluşumu kendi mabedinde istememesini beyan etmesidir. galtasaray ancak böyle galatasaray olabilir. yoksa galatasaray ne tevfik fikret'tir, ne metin'dir, ne hagi'dir, ne bülent'tir. yoksa galatasaray, abdürrahim albayrak'tan ibarettir.
belki de benim hayal ettiğim galatasaray çok hayalde kaldı, bilmem. fakat dik duruş hayal etmeme gülecek arkadaşlara peşin cevabım olsun bu da: gerçekçi olup imkânsızı istediği için galatasaray bu gün diğer tüm türk takımlarından farklı olarak, manu chao'nun deyimiyle "mazlum halkların ve müslümların yegâne temsilcisi"dir.
