7040
--- alıntı ---
soru: evet, burada çok mücadele ettiğini görüyoruz. hatta defansif anlamda da takıma büyük katkı veriyorsun. türkiye'de görmediğimiz bir mücadele bu.
cevap:sistemimiz ona itti bizi. çünkü diego, falcao, adrian defansif anlamda takıma daha az yardım ediyor. ben bunu ekstra vermeye başlayınca takımın da hoşuna gitti ve bu sisteme çevirdik. başta böyle değildi. diego, adrian, falcao biraz dinlenirken ben de dinlenirsem dördüncü oyuncu fazla olurdu. bazen diego bile inanılmaz bir özveri gösteriyor. çok büyük bir oyuncu. özveri gösterdim, koştum, mücadele ettim. ne oldu? şimdi bakıyoruz ki finalde gabi ile birlikte en fazla koşan oyuncuyum. ben burada futbol oynamayı öğrendim, sistemin içinde olmayı öğrendim. hep de öğreneceğiz. ama çok istekli çalışıyorum.
--- alıntı ---
röportajın tamamını okumuş biri olarak şunu söyleyebilirim, içinde çokça ergen hezeyanları barındıran açıklamalarla dolu bir röportaj olmuş. galatasaraya'a laf atmıyorum dese de , ortalama zekaya sahip her birey röportajın belli başlı noktalarında açıkça galatasaray'a taş atıldığını görecektir.
''futbol oynamayı, sistemin içinde olmayı burada öğrendim'' lafına bakacak olursak , bu lafı daha önce futbol oynamayı, sistemin içinde olmayı bilmiyordum, daha önce oynadığım takım bana bunları veremedi ama daha evvel 10 sene boyunca öğrenemediğimi ben burada 1 sene içerisinde öğrendim ya da öğrettiler, olarak anlamak mümkün.
-
arda'nın çalıştığı teknik direktörlere bakalım; gerets, kalli, rijkaard, biraz hagi dolaylı olarak da f.terim bu hocaların arda'nın takım oyunundan kopuk bir yere konumladığını, ondan daha az koşmasını, saha içi disiplininden uzak olmasını istediğini ya da arda gibi potansiyeli olan bir oyuncunun gelişimine katkı sağlamak istemediğini düşünmek hatalı olur. arda _hepimizin el birliğiyle_ kendini diğer oyunculardan farklı bir yere konumladığı için, mevcut haliyle her durumda tahtaya yazılacak ilk adam olduğunu bildiği için mevcut haliyle kalmayı tercih etti.
simeone'nin hoca olarak takımın başına geçmesiyle arda'nın ilk on birdeki yerinin sallanmaya başlaması aynı zamana denk geliyor. arda'da belirtmiş yukarıda takımda kendisiyle birlikte 4 tane takım savunmasına yardımcı olmayan adam var ve bu sayının takımın selameti açısından aşağı indirilmesi gerekiyor ya da bazılarının daha fazla çalışması , arda cin gibi çocuk ilk kurbanın (yedeğe çekilecek ilk isim) kendisi olacağını bildiğinden (başaramadı geri geldi bak denmesinden de çekindiği için) , ilk on bir çıkabilmesi için elinde tek bir seçenek kalıyor; her maç ,takım savunmasına azami katkıda bulunup aynı zamanda hücum etkinliklerinde de etkin olabilmek. bir bakıyoruz ki , galatasaray'da oynarken en iyi zamanlarında bile max. 70. dakikada
şişen arda gitmiş yerine tüm maç aynı tempoda oynayan, ileri-geri koşan arda turan gelmiş. soruyorum galatasara'da oynarken senin elini-kolunu tutan mı vardı bu kondisyona,güce,azme ulaşmanı engelleyen?
içinde bulunduğun koşulların seni zorladığı, kafa yapınla ve futbol anlayışınla ilgili devrim , eski takımına bok atmana sebep değil,futbolunu ve futbol anlayışını geliştirmen tamamen seninle ve kafa yapınla alakalı bir durum bence. bunun bilincine varıp, 1 sene boyunca yaşadıklarınının sana kattığını, kendindeki değişimi güzel güzel anlatmak yerine ebeveynine saldırmak için açık kollayan ergenler gibi ilk fırsatta laf çakması pek garibime gidiyor açıkçası.
soru: evet, burada çok mücadele ettiğini görüyoruz. hatta defansif anlamda da takıma büyük katkı veriyorsun. türkiye'de görmediğimiz bir mücadele bu.
cevap:sistemimiz ona itti bizi. çünkü diego, falcao, adrian defansif anlamda takıma daha az yardım ediyor. ben bunu ekstra vermeye başlayınca takımın da hoşuna gitti ve bu sisteme çevirdik. başta böyle değildi. diego, adrian, falcao biraz dinlenirken ben de dinlenirsem dördüncü oyuncu fazla olurdu. bazen diego bile inanılmaz bir özveri gösteriyor. çok büyük bir oyuncu. özveri gösterdim, koştum, mücadele ettim. ne oldu? şimdi bakıyoruz ki finalde gabi ile birlikte en fazla koşan oyuncuyum. ben burada futbol oynamayı öğrendim, sistemin içinde olmayı öğrendim. hep de öğreneceğiz. ama çok istekli çalışıyorum.
--- alıntı ---
röportajın tamamını okumuş biri olarak şunu söyleyebilirim, içinde çokça ergen hezeyanları barındıran açıklamalarla dolu bir röportaj olmuş. galatasaraya'a laf atmıyorum dese de , ortalama zekaya sahip her birey röportajın belli başlı noktalarında açıkça galatasaray'a taş atıldığını görecektir.
''futbol oynamayı, sistemin içinde olmayı burada öğrendim'' lafına bakacak olursak , bu lafı daha önce futbol oynamayı, sistemin içinde olmayı bilmiyordum, daha önce oynadığım takım bana bunları veremedi ama daha evvel 10 sene boyunca öğrenemediğimi ben burada 1 sene içerisinde öğrendim ya da öğrettiler, olarak anlamak mümkün.
-
arda'nın çalıştığı teknik direktörlere bakalım; gerets, kalli, rijkaard, biraz hagi dolaylı olarak da f.terim bu hocaların arda'nın takım oyunundan kopuk bir yere konumladığını, ondan daha az koşmasını, saha içi disiplininden uzak olmasını istediğini ya da arda gibi potansiyeli olan bir oyuncunun gelişimine katkı sağlamak istemediğini düşünmek hatalı olur. arda _hepimizin el birliğiyle_ kendini diğer oyunculardan farklı bir yere konumladığı için, mevcut haliyle her durumda tahtaya yazılacak ilk adam olduğunu bildiği için mevcut haliyle kalmayı tercih etti.
simeone'nin hoca olarak takımın başına geçmesiyle arda'nın ilk on birdeki yerinin sallanmaya başlaması aynı zamana denk geliyor. arda'da belirtmiş yukarıda takımda kendisiyle birlikte 4 tane takım savunmasına yardımcı olmayan adam var ve bu sayının takımın selameti açısından aşağı indirilmesi gerekiyor ya da bazılarının daha fazla çalışması , arda cin gibi çocuk ilk kurbanın (yedeğe çekilecek ilk isim) kendisi olacağını bildiğinden (başaramadı geri geldi bak denmesinden de çekindiği için) , ilk on bir çıkabilmesi için elinde tek bir seçenek kalıyor; her maç ,takım savunmasına azami katkıda bulunup aynı zamanda hücum etkinliklerinde de etkin olabilmek. bir bakıyoruz ki , galatasaray'da oynarken en iyi zamanlarında bile max. 70. dakikada
şişen arda gitmiş yerine tüm maç aynı tempoda oynayan, ileri-geri koşan arda turan gelmiş. soruyorum galatasara'da oynarken senin elini-kolunu tutan mı vardı bu kondisyona,güce,azme ulaşmanı engelleyen?
içinde bulunduğun koşulların seni zorladığı, kafa yapınla ve futbol anlayışınla ilgili devrim , eski takımına bok atmana sebep değil,futbolunu ve futbol anlayışını geliştirmen tamamen seninle ve kafa yapınla alakalı bir durum bence. bunun bilincine varıp, 1 sene boyunca yaşadıklarınının sana kattığını, kendindeki değişimi güzel güzel anlatmak yerine ebeveynine saldırmak için açık kollayan ergenler gibi ilk fırsatta laf çakması pek garibime gidiyor açıkçası.