7046
aslanın anlamını tam olarak kavrayamamış, galatasaray'ın eski kendi deyimiyle sözleşmeli oyuncusudur.
son röportajında(u: aksiyon dergisi'nin 21 mayıs 2012-27 mayıs 2012 tarihleri arasındaki sayısına verdiği röportaj.) yine çok yanlış şeyler söylemiştir. aslında fenerbahçe ile ilgili söyledikleri kısım dışında alışık olduğumuz şeyler söyledikleri. ve yanlış da olduğunu düşünsek(u: ki bazı kısımlarında çok haklı. mesela abdullah avcı'ya zaman verilmesi gerektiğini söylemesi, keza fatih terim hakkında söyledikleri, vs.), tolere edilebilecek şeyler.
ancak eğer doğruysa; fenerbahçe ile ilgili söylediği şeylerin elle tutulur hiçbir yanı yok. senin aşkım dediğin galatasaray, tüm camiası ile kaç zamandır bunlarla mücadele ediyor. çifte standartın haddi hesabı yok.
fenerbahçe şike yaptı, "elimizde yeterli delil yok." dediler ilk başta. sonra eski tff başkanı çıktı, kendisinin de koyu bir fenerli olduğunu ama üzülerek söylediğini belirterek fener'e çok ağır yaptırımlar uygulanacağını söyledi. sonra tekrar çark edip; emin olmadıklarını, ellerinde delil olmadığını söyledi. tam o sıralarda fenerbahçeleri uefa'dan men yedi. şampiyonlar ligi'ne alınmadı. madem fenerbahçe temizdi, güvenip gönderseydi avrupa'ya. biliyorlardı fenerbahçe'nin suçlu olduğunu, o güruhu savunan herkes gibi. mantığını yitirmiş taraftarları ayrı tabi, onlardan bazıları gerçekten suçsuz zannediyorlar kendilerini.
asbaşkanları istifa etti. sonra geri geldi yönetime. bir de bakmışız ki bize sallıyor. "bizi çekemiyorlar, hâlâ olanlara rağmen onlardan 3 kat daha fazla büyüğüz çünkü." minvalinde şeyler söylüyor. borsadaki hisselerden bahsediyor, büyüklüğün bununla olacağını düşünmek zihniyetlerini yeterince gösteriyor zaten. ha bu arada; borsadaki şirket değeri, yaklaşık olarak 3 katımız o sırada, 3 kat fazla değiller yani. orada da bir matematiksel hata var. o zamandan beri söyleyecektim, bunu da eklemek lazım.
yöneticileri "puan silinsin. küme düşme olmasın." diyerek dönemin tff başkanı mehmet ali aydınlar'a telefonlarda yalvarıyor. sonra aynı yönetici düşürülmeyecekleri bir durum oluştuğunda "fenerbahçe'yi kimse yıkamaz. 3. dünya savaşı çıksa yine yıkılmaz fenerbahçe." diyebiliyor. çıkıp, "bir kereliğe mahsus affedelim" diyenler bile oldu, gerçi hâlâ diyorlar. ondan sonra "puan silinsin." diyen yöneticileri "1 puanımız bile silinemez." diye açıklama yapıyor ve yaptığı manevralara bir yenisini daha ekliyor. tüm bunlar türk halkı'nın gözünün içine baka baka, dalga geçercesine yapılıyor.
sonra bazıları küme düşme cezasından kurtulmak için "58. maddeyi değiştirelim." dediler. şike kongresi yapıldı. hem de olağanüstü şike kongresi. kongrenin ismine bak. yabancılar bu duruma "what a shame!" diyor. bizse "tü.. yazıklar olsun!..." demiştik. o zamanlar da duruşumuz netti, yine karşı durduk haksızlıklara. ve durumdan güya mağdur olan trabzonspor'un başkanı bile 58. maddenin değişmesi yönünde oy kullanırken biz neredeyse tek başımızaydık. ama iyiler yine kazandı, 58. maddenin değişmesi önerisi reddedildi. sonra 58. madde ile de ilgili manevralar yapıldı. değişmesini savunanlar, kesinlikle değişmemesi gerektiğini savunmaya başladı.
en son etik kurulu raporu açıklanacaktı ve açıklandı, daha doğrusu verilen karar açıklandı. etik kurulu raporu bir süre açıklanmadı. açıklanmasını isteyen kulüplere sadece raporda adlarının geçtiği kısımlar gönderildi! resmen dalga geçer gibi "şike sahaya yansımamıştır." dendi. şikeden oyuncular ve yöneticiler hak mahrumiyeti suçu alırken takımlara hiçbir ceza gelmedi. olağanüstü şike kongresi adı altında yapılan bir kongreden çıkan sonuç hiçe sayılarak 58. madde bir gecede değiştirildi. galatasaray ile birlikte haksızlıklara karşı duran bir kaç takım ve insan dışında kimsenin sesi çıkmadı. biz, her zamanki gibi aslan gibi karşısındaydık şikecilerin, her zaman da aslan gibi karşısında olacağız!
başbakan, işin içine girerek "kişilerle kurumları ayırmalıyız." dedi. galatasaray'a "cemaatin takımı" gibi türlü türlü saçma sapan iftiralarda bulunan bağnaz fenerbahçe taraftarı görmezden geldi bunu.
tabi bunlar daha işin sadece bir kısmı. belirli aralıklarla resmi sitelerini galatasaray'a sallamak için kullanan kulüp; yönetimiyle, taraftarıyla, futbolcusuyla, teknik direktörüyle sürekli bize sataştı. bunu sürekli yaptılar.
süper final denilen boktan uygulamanın bizim açımızdan 3. maçı olan trabzonspor maçı'nı* şerefli bir şekilde kazanmamızdan sonra teknik direktörleri* herkesi elini vicdanına koymaya davet etti, kendisi çok vicdanlıdır ya(!).. hiçbir ceza almadı.
sonra fatih terim "bu lige fazla şerefliyiz." dedi. arena'daki trabzonspor maçı'nda da hakeme küfretmiş.(u: imparatoru ayrıca kutluyorum, her ne kadar sonra başımız ağrısa da o maç yönetimi küfrü haketmişti.) bunların üstüne 3 maç ceza aldı. adalet nerede?
adalet burada. kupayı kendi elleriyle vermek zorunda kaldılar kendi sahalarında.*
allah çok büyük! en büyük!
yönetimimiz, teknik heyetimiz, futbolcumuz, taraftarımız... cimbom başı dik yürür!
aslanlar gibi oynadık, aslanlar gibi mücadele ettik, aslanlar gibi kazandık, aslanlar gibi bir duruş sergiledik!
işte aslan budur!
son röportajında(u: aksiyon dergisi'nin 21 mayıs 2012-27 mayıs 2012 tarihleri arasındaki sayısına verdiği röportaj.) yine çok yanlış şeyler söylemiştir. aslında fenerbahçe ile ilgili söyledikleri kısım dışında alışık olduğumuz şeyler söyledikleri. ve yanlış da olduğunu düşünsek(u: ki bazı kısımlarında çok haklı. mesela abdullah avcı'ya zaman verilmesi gerektiğini söylemesi, keza fatih terim hakkında söyledikleri, vs.), tolere edilebilecek şeyler.
ancak eğer doğruysa; fenerbahçe ile ilgili söylediği şeylerin elle tutulur hiçbir yanı yok. senin aşkım dediğin galatasaray, tüm camiası ile kaç zamandır bunlarla mücadele ediyor. çifte standartın haddi hesabı yok.
fenerbahçe şike yaptı, "elimizde yeterli delil yok." dediler ilk başta. sonra eski tff başkanı çıktı, kendisinin de koyu bir fenerli olduğunu ama üzülerek söylediğini belirterek fener'e çok ağır yaptırımlar uygulanacağını söyledi. sonra tekrar çark edip; emin olmadıklarını, ellerinde delil olmadığını söyledi. tam o sıralarda fenerbahçeleri uefa'dan men yedi. şampiyonlar ligi'ne alınmadı. madem fenerbahçe temizdi, güvenip gönderseydi avrupa'ya. biliyorlardı fenerbahçe'nin suçlu olduğunu, o güruhu savunan herkes gibi. mantığını yitirmiş taraftarları ayrı tabi, onlardan bazıları gerçekten suçsuz zannediyorlar kendilerini.
asbaşkanları istifa etti. sonra geri geldi yönetime. bir de bakmışız ki bize sallıyor. "bizi çekemiyorlar, hâlâ olanlara rağmen onlardan 3 kat daha fazla büyüğüz çünkü." minvalinde şeyler söylüyor. borsadaki hisselerden bahsediyor, büyüklüğün bununla olacağını düşünmek zihniyetlerini yeterince gösteriyor zaten. ha bu arada; borsadaki şirket değeri, yaklaşık olarak 3 katımız o sırada, 3 kat fazla değiller yani. orada da bir matematiksel hata var. o zamandan beri söyleyecektim, bunu da eklemek lazım.
yöneticileri "puan silinsin. küme düşme olmasın." diyerek dönemin tff başkanı mehmet ali aydınlar'a telefonlarda yalvarıyor. sonra aynı yönetici düşürülmeyecekleri bir durum oluştuğunda "fenerbahçe'yi kimse yıkamaz. 3. dünya savaşı çıksa yine yıkılmaz fenerbahçe." diyebiliyor. çıkıp, "bir kereliğe mahsus affedelim" diyenler bile oldu, gerçi hâlâ diyorlar. ondan sonra "puan silinsin." diyen yöneticileri "1 puanımız bile silinemez." diye açıklama yapıyor ve yaptığı manevralara bir yenisini daha ekliyor. tüm bunlar türk halkı'nın gözünün içine baka baka, dalga geçercesine yapılıyor.
sonra bazıları küme düşme cezasından kurtulmak için "58. maddeyi değiştirelim." dediler. şike kongresi yapıldı. hem de olağanüstü şike kongresi. kongrenin ismine bak. yabancılar bu duruma "what a shame!" diyor. bizse "tü.. yazıklar olsun!..." demiştik. o zamanlar da duruşumuz netti, yine karşı durduk haksızlıklara. ve durumdan güya mağdur olan trabzonspor'un başkanı bile 58. maddenin değişmesi yönünde oy kullanırken biz neredeyse tek başımızaydık. ama iyiler yine kazandı, 58. maddenin değişmesi önerisi reddedildi. sonra 58. madde ile de ilgili manevralar yapıldı. değişmesini savunanlar, kesinlikle değişmemesi gerektiğini savunmaya başladı.
en son etik kurulu raporu açıklanacaktı ve açıklandı, daha doğrusu verilen karar açıklandı. etik kurulu raporu bir süre açıklanmadı. açıklanmasını isteyen kulüplere sadece raporda adlarının geçtiği kısımlar gönderildi! resmen dalga geçer gibi "şike sahaya yansımamıştır." dendi. şikeden oyuncular ve yöneticiler hak mahrumiyeti suçu alırken takımlara hiçbir ceza gelmedi. olağanüstü şike kongresi adı altında yapılan bir kongreden çıkan sonuç hiçe sayılarak 58. madde bir gecede değiştirildi. galatasaray ile birlikte haksızlıklara karşı duran bir kaç takım ve insan dışında kimsenin sesi çıkmadı. biz, her zamanki gibi aslan gibi karşısındaydık şikecilerin, her zaman da aslan gibi karşısında olacağız!
başbakan, işin içine girerek "kişilerle kurumları ayırmalıyız." dedi. galatasaray'a "cemaatin takımı" gibi türlü türlü saçma sapan iftiralarda bulunan bağnaz fenerbahçe taraftarı görmezden geldi bunu.
tabi bunlar daha işin sadece bir kısmı. belirli aralıklarla resmi sitelerini galatasaray'a sallamak için kullanan kulüp; yönetimiyle, taraftarıyla, futbolcusuyla, teknik direktörüyle sürekli bize sataştı. bunu sürekli yaptılar.
süper final denilen boktan uygulamanın bizim açımızdan 3. maçı olan trabzonspor maçı'nı* şerefli bir şekilde kazanmamızdan sonra teknik direktörleri* herkesi elini vicdanına koymaya davet etti, kendisi çok vicdanlıdır ya(!).. hiçbir ceza almadı.
sonra fatih terim "bu lige fazla şerefliyiz." dedi. arena'daki trabzonspor maçı'nda da hakeme küfretmiş.(u: imparatoru ayrıca kutluyorum, her ne kadar sonra başımız ağrısa da o maç yönetimi küfrü haketmişti.) bunların üstüne 3 maç ceza aldı. adalet nerede?
adalet burada. kupayı kendi elleriyle vermek zorunda kaldılar kendi sahalarında.*
allah çok büyük! en büyük!
yönetimimiz, teknik heyetimiz, futbolcumuz, taraftarımız... cimbom başı dik yürür!
aslanlar gibi oynadık, aslanlar gibi mücadele ettik, aslanlar gibi kazandık, aslanlar gibi bir duruş sergiledik!
işte aslan budur!
