202
ali sami yen'de izlediğim ilk ve son galatasaray-fenerbahçe maçı olmasından dolayı galatasaray ve futbolcularımızla ilgili birşeyler karalamak isterim. önce futbolculardan başlayalım:
morgan de sanctis: kendisine çok iş düştüğü söylenemez, ama bir pozisyonda yandan gelen bir ortada çeldiği top tehlikeli bir bölgeye düşünce yüreğimizi ağzımıza getirdi. semih şentürk'ü "ulan bu kaç kilo çeker acaba?" der gibi tartması kemal akbaba'ya yaptığından sonra* 2. kez yardı. kendisine karşı büyük bir antipati duymasam da kalemiz için yeterli olduğunu düşünmüyorum.
hakan balta: bu adamı seviyorum. sahada ağzını açmadan, görevini aslanlar gibi yapan bir adam. bu maçta da takımın iyilerindendi. genel anlamda hücumda yaptığı ortalar biraz daha havadan ve isabetli olsa tadından yenmez ama o zamanda sol bek sıkıntısı çekilen günümüz futbolunda* elde tutabilir miyiz o meçhul. uzun yıllar takımda kalması dileğiyle...
emre aşık: türkiye'deki en iyi top kesici. maçta hatasız oynadı, ama insan sabıkalı olmayagörsün. son anlarda yaşanan kargaşada carlos ve lincoln'le birlikte muhabbet ediyor olsaydı bile eminim ki hakem** gidip emre'ye "hep senin yüzünden ulan!" deyip kırmızıyı çıkarırdı.
mehmet topal: bir başka cengaver. sen o kadar futboldan uzak kal, sahalara dönüş maçın fenerbahçe maçı olsun, üstelik gerçek mevkin yerine futbolun en zor mevkilerinden birinde oyna ve hata yapmadan aslanlar gibi maçı bitir. helal olsun!
sabri sarıoğlu: televizyonda izleyince de anlaşılıyordu ama çıplak gözle izleyince daha net görülüyor ki tribünlere oynuyor. futbol kapasitesindeki eksiklikleri tribünlere oynayıp taraftarın sevgisini kazanmaya çalışarak kapatmaya çalışıyor. herhangi bir olumlu hareketi yok. iyi oynadığı son maç benim hatırladığım kadarıyla olympiakos maçı.
arda turan: kendisi hakkında herhangi bir şey yazmaya gerek yok. ne bu maçla ne de başka bir maçla ilgili. herkes arda'nın ne olduğunu biliyor zaten. arda gibi her zaman ortamı sakinleştirmeye çalışan bir adamın son dakikalarda delirmesinin nedeni vardır mutlaka. biz de biliyoruz o nedenleri zaten.
ayhan akman: kötü oynadığı söylenemez ama biraz daha iyi oynamasını beklerdim. bu kadar.
barış özbek: maçı izlerken her an "acaba ne zaman tuhaf bir pas hatası yapacak?" diye bekledim. yapmadı ama pek görünmedi de. yine de orta sahada bu tarz bir oyuncu lazım diye düşünüyorum. yeter ki çılgın paslar atıp, uzaklardan bilhassa sol ayağıyla şut çekmek gibi maksadını aşan şeyler yapmasın.
harry kewell: maçta etkisizdi. bir pozisyonda arda'nın ortasına vole çakmasını beklerken içimden "şimdi yazacak!" dedim ama olmadı. maç öncesi "daddy cool" a eşlik edebilmek güzelmiş bu arada.
ümit karan: gol orucunu bozmasına canlı şahit olmak istedim ama o oruca devam etti. zamanında edu ve lugano'ya "bunlar kasap!" diyen ümit eğer son dakikalarda oyunda olsaydı bir kırmızı da o yerdi sol kroşeden.
milan baros: etkisizdi. hatta ben sanki bir ara sahada görmedim baros'u. kavgayı orta sahada sükunetle izliyordu. carlos ve lincoln aralarına almamış herhalde zavallıyı.
cassio de souza soares lincoln: bugüne kadar malum mevzularla ilgili lincoln'e herhangi bir entry girmedim, girmeyeceğim de. tek bir şey söylemek istiyorum: bu adamın aldığı parayı görünce hakan balta'ya, mehmet topal'a, arda turan'a vs. acıyorum.. ha bu arada "lincoooln lincoooln" diye bağırıyordu taraftarlar. ben bağırmadım. iyi ki de bağırmamışım.
son olarak takımla ilgili birşey söyleyeyim. bu maça kadar şampiyonluğa yürekten inanıyordum. beşiktaş'ı yener şampiyon oluruz diyordum; ama artık bitti. ne yapalım "kısmet"...
morgan de sanctis: kendisine çok iş düştüğü söylenemez, ama bir pozisyonda yandan gelen bir ortada çeldiği top tehlikeli bir bölgeye düşünce yüreğimizi ağzımıza getirdi. semih şentürk'ü "ulan bu kaç kilo çeker acaba?" der gibi tartması kemal akbaba'ya yaptığından sonra* 2. kez yardı. kendisine karşı büyük bir antipati duymasam da kalemiz için yeterli olduğunu düşünmüyorum.
hakan balta: bu adamı seviyorum. sahada ağzını açmadan, görevini aslanlar gibi yapan bir adam. bu maçta da takımın iyilerindendi. genel anlamda hücumda yaptığı ortalar biraz daha havadan ve isabetli olsa tadından yenmez ama o zamanda sol bek sıkıntısı çekilen günümüz futbolunda* elde tutabilir miyiz o meçhul. uzun yıllar takımda kalması dileğiyle...
emre aşık: türkiye'deki en iyi top kesici. maçta hatasız oynadı, ama insan sabıkalı olmayagörsün. son anlarda yaşanan kargaşada carlos ve lincoln'le birlikte muhabbet ediyor olsaydı bile eminim ki hakem** gidip emre'ye "hep senin yüzünden ulan!" deyip kırmızıyı çıkarırdı.
mehmet topal: bir başka cengaver. sen o kadar futboldan uzak kal, sahalara dönüş maçın fenerbahçe maçı olsun, üstelik gerçek mevkin yerine futbolun en zor mevkilerinden birinde oyna ve hata yapmadan aslanlar gibi maçı bitir. helal olsun!
sabri sarıoğlu: televizyonda izleyince de anlaşılıyordu ama çıplak gözle izleyince daha net görülüyor ki tribünlere oynuyor. futbol kapasitesindeki eksiklikleri tribünlere oynayıp taraftarın sevgisini kazanmaya çalışarak kapatmaya çalışıyor. herhangi bir olumlu hareketi yok. iyi oynadığı son maç benim hatırladığım kadarıyla olympiakos maçı.
arda turan: kendisi hakkında herhangi bir şey yazmaya gerek yok. ne bu maçla ne de başka bir maçla ilgili. herkes arda'nın ne olduğunu biliyor zaten. arda gibi her zaman ortamı sakinleştirmeye çalışan bir adamın son dakikalarda delirmesinin nedeni vardır mutlaka. biz de biliyoruz o nedenleri zaten.
ayhan akman: kötü oynadığı söylenemez ama biraz daha iyi oynamasını beklerdim. bu kadar.
barış özbek: maçı izlerken her an "acaba ne zaman tuhaf bir pas hatası yapacak?" diye bekledim. yapmadı ama pek görünmedi de. yine de orta sahada bu tarz bir oyuncu lazım diye düşünüyorum. yeter ki çılgın paslar atıp, uzaklardan bilhassa sol ayağıyla şut çekmek gibi maksadını aşan şeyler yapmasın.
harry kewell: maçta etkisizdi. bir pozisyonda arda'nın ortasına vole çakmasını beklerken içimden "şimdi yazacak!" dedim ama olmadı. maç öncesi "daddy cool" a eşlik edebilmek güzelmiş bu arada.
ümit karan: gol orucunu bozmasına canlı şahit olmak istedim ama o oruca devam etti. zamanında edu ve lugano'ya "bunlar kasap!" diyen ümit eğer son dakikalarda oyunda olsaydı bir kırmızı da o yerdi sol kroşeden.
milan baros: etkisizdi. hatta ben sanki bir ara sahada görmedim baros'u. kavgayı orta sahada sükunetle izliyordu. carlos ve lincoln aralarına almamış herhalde zavallıyı.
cassio de souza soares lincoln: bugüne kadar malum mevzularla ilgili lincoln'e herhangi bir entry girmedim, girmeyeceğim de. tek bir şey söylemek istiyorum: bu adamın aldığı parayı görünce hakan balta'ya, mehmet topal'a, arda turan'a vs. acıyorum.. ha bu arada "lincoooln lincoooln" diye bağırıyordu taraftarlar. ben bağırmadım. iyi ki de bağırmamışım.
son olarak takımla ilgili birşey söyleyeyim. bu maça kadar şampiyonluğa yürekten inanıyordum. beşiktaş'ı yener şampiyon oluruz diyordum; ama artık bitti. ne yapalım "kısmet"...