6
"bir varmış bir yokmuş. en yaşlı ağaçların ve dağların bile hatırlayamadığı kadar çok eski bir zamanda, dünyada yalnızca iki renk varmış; geceye hükmeden siyah ve gündüzü işaret eden beyaz, bir de aslında renk sayılmayan gri. tanrılar bir süre sonra dünyanın bu halinden sıkılmışlar, hatta kızmışlar -tanrılar çok çabuk kızar, çok çabuk savaşır ve öldürürlermiş- ve yarattıkları bu siyah beyaz dünyayı aydınlatmak için renkleri bulmaya karar vermişler."
evet, şüphesiz ki buldukları ilk renk kırmızı..
yukarıdaki satırlar yardımcı kumandana ait, yani nam-ı diğer marcos'a, zapatista'ların lideri..
ekibin başında olmasına rağmen bu şekilde bir hitap seçilmesinin sebebi ise, kendisinin asıl kumandan olarak olarak halkı görmesi, marcos ise sadece halkın yardımcısı, ve egonun güzelliğine bak..
yine yardımcı olmak fiili üzerinden gidersek eğer, bizim kültürümüzde ise vezir konsepti çok önemli. genelde kullandığımız anlamının yanında, "ağır bir yükü taşıyan, paylaşan" meali de olan vezir, anadolu topraklarında yüzyıllar boyunca yönetim erkinin iki numarası sıfatına haiz olmuş. öyle ki yaptıkları menfi ya da müspet işler sebebiyle bazı vezirler, isim olarak hükmedenin dahi önüne geçmiştir.
biz bir aileyiz diyor ya sayın mahmuti, zannımca o sert mizacının ardında bu duygu yoğunluğunu en yüklü yaşayan kişi kendisi. öyle farkında ki, büyük bir ortaklığın içinde galatasaray ailesinin yönetildiğinin, mahmuti ve taraf olan herkes içiçe, beraber büyütüyor bu klubü. birisi sahadaki direktifleri veriyor, diğerleri onun arkasından büyük bir bütünlüğü simgeliyor, ama herkes aynı paralelliğe geçiş yapmışcasına..
ne mutlu ki bizlere, adam gibi hakkını veriyoruz biz de, sınırları doğru çizerek, yaptıklarının ayırdında olduğumuzu hissettirerek, ve hatta belki farkında olmadan evrilerek, ağır ağır..
ille velakin, bu yolda, sayın mahmuti'ye bizden daha fazla yardımcı olan bazı isimler de var doğaldır ki..
bugün onlardan bir tanesinin doğum günü..
yüksek mühendis, bilgisayar, ve sonra biyomedikal,
hakkında bildiğim kelimeler sınırlı, radyoterapi, lazer ve başka yok,
bir de yardımcı koç,
zekanın galatasaray tarafından ödüllendirilmesi nasıl da gurur verici..
yaratılmaya başlandığı zaman bench arkası, dahili olanların paylaştığı, "biz bir aileyiz" sloganının benchin kendisinde vücud bulması ise, işte tam olarak bu bağlılığın bir tezahürü, yapabilecek kalibresi yüksek işleri olan adamların galatasaray'ı tercih etmesi.. zaten kendisi de benchte olmadığı zamanlarda, arkadaki ekibin bir üyesi..
okuyun diyoruz arkadan gelen çocuklara, sahip olduğu kültürü temsil edebilecek kaliteli bir galatasaraylı nesil gelsin arkadan, ve sporu sevmeye devam ederken, yaşamın da hakkını verin, galatasaraylılık budur diye, ve işte bunun en güzel bir örneği..
doğum gününü kutlu olsun emir alkaş,
ve tabii teşekkür ederiz yardımcı koç,
galatasaray'a hizmetlerin, ve ama galatasaraylılara örnek olduğun için;
nice nice yıllara..
evet, şüphesiz ki buldukları ilk renk kırmızı..
yukarıdaki satırlar yardımcı kumandana ait, yani nam-ı diğer marcos'a, zapatista'ların lideri..
ekibin başında olmasına rağmen bu şekilde bir hitap seçilmesinin sebebi ise, kendisinin asıl kumandan olarak olarak halkı görmesi, marcos ise sadece halkın yardımcısı, ve egonun güzelliğine bak..
yine yardımcı olmak fiili üzerinden gidersek eğer, bizim kültürümüzde ise vezir konsepti çok önemli. genelde kullandığımız anlamının yanında, "ağır bir yükü taşıyan, paylaşan" meali de olan vezir, anadolu topraklarında yüzyıllar boyunca yönetim erkinin iki numarası sıfatına haiz olmuş. öyle ki yaptıkları menfi ya da müspet işler sebebiyle bazı vezirler, isim olarak hükmedenin dahi önüne geçmiştir.
biz bir aileyiz diyor ya sayın mahmuti, zannımca o sert mizacının ardında bu duygu yoğunluğunu en yüklü yaşayan kişi kendisi. öyle farkında ki, büyük bir ortaklığın içinde galatasaray ailesinin yönetildiğinin, mahmuti ve taraf olan herkes içiçe, beraber büyütüyor bu klubü. birisi sahadaki direktifleri veriyor, diğerleri onun arkasından büyük bir bütünlüğü simgeliyor, ama herkes aynı paralelliğe geçiş yapmışcasına..
ne mutlu ki bizlere, adam gibi hakkını veriyoruz biz de, sınırları doğru çizerek, yaptıklarının ayırdında olduğumuzu hissettirerek, ve hatta belki farkında olmadan evrilerek, ağır ağır..
ille velakin, bu yolda, sayın mahmuti'ye bizden daha fazla yardımcı olan bazı isimler de var doğaldır ki..
bugün onlardan bir tanesinin doğum günü..
yüksek mühendis, bilgisayar, ve sonra biyomedikal,
hakkında bildiğim kelimeler sınırlı, radyoterapi, lazer ve başka yok,
bir de yardımcı koç,
zekanın galatasaray tarafından ödüllendirilmesi nasıl da gurur verici..
yaratılmaya başlandığı zaman bench arkası, dahili olanların paylaştığı, "biz bir aileyiz" sloganının benchin kendisinde vücud bulması ise, işte tam olarak bu bağlılığın bir tezahürü, yapabilecek kalibresi yüksek işleri olan adamların galatasaray'ı tercih etmesi.. zaten kendisi de benchte olmadığı zamanlarda, arkadaki ekibin bir üyesi..
okuyun diyoruz arkadan gelen çocuklara, sahip olduğu kültürü temsil edebilecek kaliteli bir galatasaraylı nesil gelsin arkadan, ve sporu sevmeye devam ederken, yaşamın da hakkını verin, galatasaraylılık budur diye, ve işte bunun en güzel bir örneği..
doğum gününü kutlu olsun emir alkaş,
ve tabii teşekkür ederiz yardımcı koç,
galatasaray'a hizmetlerin, ve ama galatasaraylılara örnek olduğun için;
nice nice yıllara..