74
ciddi bir baskıyla başlamamız gereken maç. son maçı* saymazsak 18 maçtır gol yiyen bir takıma karşı oynuyoruz. 11'deki oyuncularının en az 4'ü hatta 5'i geriye hiç gelmiyor. önde baskı kurarsak beşiktaş eksik oynuyor gibi bir görüntü ortaya çıkacak. trabzon maçında rehavet vardı maalesef belki 3 gün önce 4 attıkları takıma karşı oynadıkları için bilmiyorum. belki doğru tanım rehavet değil konsantrasyon eksikliği ama bu maçta böyle bir şey söz konusu olmamalı. trabzon'daki maç oyuncularımızı ilgilendirmemeli. biz tribünde ilgileniriz gol olursa haberini de veririz hiç problem yok.
mutlaka bi yerde kazanacak olan beşiktaş'ın fener'i yendikten sonra psikolojik olarak bu maça daha rahat çıkacağını düşünüyorum. isteğimizi ve arzumuzu 90 dakika boyunca rakibe hissettirmeliyiz. bu maçlarda artık taktik, strateji vb. kavramların önemi kalmıyor. normal şartlar altında takım olarak onlardan ne kadar üstün olduğumuz ortada. form anlamında kadro kalitesi ve ilk 11 istikrarı da ibreleri bizden yana çeviriyor. ama bu neticede bir derbi maçı.
bireysel anlamda elmander'in artık kendini bulması ve normal sezonda olduğu gibi hücumda yine direksiyonun başına geçmesi gerekiyor. necati ve baros'la istikrar sağlamak zor. kafası kesilmiş tavuk gibi dolaşıyorlar sahada. özellikle necati nereye koşu yapacağını bilmiyor ve top ayağına geldiğinde çok hantal bir görüntü çiziyor. melo, trabzon maçında bu sezonki en kötü performansını ortaya koydu. eboue de avni aker'de oynanan maçtaki görüntüsünden çok uzaktı. beşiktaş maçlarını seven bu 2 oyuncumuzdan da iyi performans bekliyorum.
beşiktaş'ta cezası biten almeida ilk maçta farkını gösterdi. ne kadar kötü bir sezon geçirmiş olsa da her zaman tehlikeli olabilecek bir forvet. quaresma da formda ama kondisyon eksikliği çok belirgin. 60-65 dakkadan sonra dili dışarıda geziyor. o dakikaya kadar skor üstünlüğünü ele geçirmemiz önemli. egemen'in sakatlığı vardı 2 fener maçında da çok iyi oynamıştı bu maçta da oynayacağını tahmin ediyorum. bunun dışında dediğim gibi bu tür maçlarda diziliş, prensip, strateji falan hikayedir. kazanmak zorunda olan şampiyonluk için oynayan bir takım olarak sahaya çıkmalı ve 90 dakika durmaksızın mücadeleyi sürdürmeliyiz. bunu söylüyorum çünkü fener'den ikinci balık golü yiyince takımda herkesin yüzünün düştüğünü gördüm. üstelik bitime 10 dakikadan fazla bir süre vardı. ne olursa olsun, 85. dakikaya 2-0 geride girsek bile pes etmemeliyiz. ayrıca bu maç daha fazla gol atıp kazanılması gereken maçtır. 1-0 olsun bizim olsunluk bir maç değildir.
bu noktadan sonra 2 maçını kaybetse bile benim gözümde bu takım şampiyondur. önü kesilmek için atılmadık takla kalmamıştır. 34 hafta boyunca ligdeki en iyi futbolu oynayıp en yakın rakibine 9 puan fark atmıştır. ama her nedense bu fark 4 buçuk(???) puana çekilmiştir. yarım puan farkla şampiyonluk giderse böyle bir durumun örneği herhangi bir lig tarihinde görülmüş müdür bilemiyorum.
maçla ilgili tek korkum: (bkz: bülent yıldırım/#944505)
pazar günü takımımızı şampiyona yakışır şekilde desteklemeliyiz. bir an bile susmamalı, oturmamalıyız. onlara da düşen hak ettikleri şampiyonluğu elde etmek için sahada basmadık yer bırakmamaktır.
mutlaka bi yerde kazanacak olan beşiktaş'ın fener'i yendikten sonra psikolojik olarak bu maça daha rahat çıkacağını düşünüyorum. isteğimizi ve arzumuzu 90 dakika boyunca rakibe hissettirmeliyiz. bu maçlarda artık taktik, strateji vb. kavramların önemi kalmıyor. normal şartlar altında takım olarak onlardan ne kadar üstün olduğumuz ortada. form anlamında kadro kalitesi ve ilk 11 istikrarı da ibreleri bizden yana çeviriyor. ama bu neticede bir derbi maçı.
bireysel anlamda elmander'in artık kendini bulması ve normal sezonda olduğu gibi hücumda yine direksiyonun başına geçmesi gerekiyor. necati ve baros'la istikrar sağlamak zor. kafası kesilmiş tavuk gibi dolaşıyorlar sahada. özellikle necati nereye koşu yapacağını bilmiyor ve top ayağına geldiğinde çok hantal bir görüntü çiziyor. melo, trabzon maçında bu sezonki en kötü performansını ortaya koydu. eboue de avni aker'de oynanan maçtaki görüntüsünden çok uzaktı. beşiktaş maçlarını seven bu 2 oyuncumuzdan da iyi performans bekliyorum.
beşiktaş'ta cezası biten almeida ilk maçta farkını gösterdi. ne kadar kötü bir sezon geçirmiş olsa da her zaman tehlikeli olabilecek bir forvet. quaresma da formda ama kondisyon eksikliği çok belirgin. 60-65 dakkadan sonra dili dışarıda geziyor. o dakikaya kadar skor üstünlüğünü ele geçirmemiz önemli. egemen'in sakatlığı vardı 2 fener maçında da çok iyi oynamıştı bu maçta da oynayacağını tahmin ediyorum. bunun dışında dediğim gibi bu tür maçlarda diziliş, prensip, strateji falan hikayedir. kazanmak zorunda olan şampiyonluk için oynayan bir takım olarak sahaya çıkmalı ve 90 dakika durmaksızın mücadeleyi sürdürmeliyiz. bunu söylüyorum çünkü fener'den ikinci balık golü yiyince takımda herkesin yüzünün düştüğünü gördüm. üstelik bitime 10 dakikadan fazla bir süre vardı. ne olursa olsun, 85. dakikaya 2-0 geride girsek bile pes etmemeliyiz. ayrıca bu maç daha fazla gol atıp kazanılması gereken maçtır. 1-0 olsun bizim olsunluk bir maç değildir.
bu noktadan sonra 2 maçını kaybetse bile benim gözümde bu takım şampiyondur. önü kesilmek için atılmadık takla kalmamıştır. 34 hafta boyunca ligdeki en iyi futbolu oynayıp en yakın rakibine 9 puan fark atmıştır. ama her nedense bu fark 4 buçuk(???) puana çekilmiştir. yarım puan farkla şampiyonluk giderse böyle bir durumun örneği herhangi bir lig tarihinde görülmüş müdür bilemiyorum.
maçla ilgili tek korkum: (bkz: bülent yıldırım/#944505)
pazar günü takımımızı şampiyona yakışır şekilde desteklemeliyiz. bir an bile susmamalı, oturmamalıyız. onlara da düşen hak ettikleri şampiyonluğu elde etmek için sahada basmadık yer bırakmamaktır.