1
galatasaray'ın uğur ayhan'ın 20. dakikada attığı golle 1-0 galip kapattığı maç.
maçı kesik kesik ama toplamda 60-70 dk. izledim. daha önce de izlemiştim a2 maçlarını. üzülmemek elde değil. geçtiğimiz günlerde guardiola'yı takımın ağzına sıçtı diye eleştirenler olmuştu, onu hatırlayıp güldüm. neymiş? tello ve cuenca niye oynarmış fabregas ve iniesta yedekken. ulan şu maçı izlemiş olsa şu eleştirileri yapanlar keşke.
açık bir tablo var: bizim çocuklarımız resmen 5 metreye pas veremiyor. karar verme yetileri yok. özgüven yerlerde. fizikler kötü. bazı şutlar oluyor, topu bıraksan aut çizgisine ulaşmayacak bile. hani top osura osura gitti derler ya, aynı ondan.
bundan birkaç yıl önce gökhan töre'nin bir röportajını okumuştum. şimdi bulamadım. çocuk şöyle demişti: "genç milli takımdan arkadaşlarım var büyük takımlarda, alex'i, kewell'ı vs hiç görmemişler. bense geçen akşam lampard'la birlikte akşam yemeğindeydim." bu cümle çok şey anlatıyor. adam her an lampard'la aynı sahaya çıkabileceğini biliyor ve fizik olarak ne kadar gelişmesi gerektiğini de biliyor. bizim çocuklarsa sırtında numarası fazla yıkanmaktan silinmiş formalarla oynuyor. ulan o çocuğa arkasında ismi yazan forma versen bile heyecanlanır, sen o çocuğu 55bin kişinin önüne koyup, hadi oğlum elmander'i boşa kaçır, melo'dan pas iste dersen altına sıçıverir doğal olarak. ve o çocuk 21 yaşında, yaşıtlarının avrupa'ya transfer olmak için neredeyse birkaç yıldır beklediği bir piyasada.
bu maçta gökhan töre'yle aynı yaş grubunda olan bir sürü genç vardı. hepsi üflesen uçacak durumda. yeri geliyor heyecandan eller ayaklar birbirine karışıyor. böyle bir şey olamaz. bir de gökhan töre'ye, cuenca'ya, tello'ya, hazard'a bakın. adamlar üst düzey takımlarda oynuyor veya koysan hiç sırıtmaz.
kısacası ota boka bahanemiz lafımız çok ama zihniyet olarak ne kadar saçmasapan bir yerde olduğumuzu görmemiz şart. hem de en kısa zamanda.
maçı kesik kesik ama toplamda 60-70 dk. izledim. daha önce de izlemiştim a2 maçlarını. üzülmemek elde değil. geçtiğimiz günlerde guardiola'yı takımın ağzına sıçtı diye eleştirenler olmuştu, onu hatırlayıp güldüm. neymiş? tello ve cuenca niye oynarmış fabregas ve iniesta yedekken. ulan şu maçı izlemiş olsa şu eleştirileri yapanlar keşke.
açık bir tablo var: bizim çocuklarımız resmen 5 metreye pas veremiyor. karar verme yetileri yok. özgüven yerlerde. fizikler kötü. bazı şutlar oluyor, topu bıraksan aut çizgisine ulaşmayacak bile. hani top osura osura gitti derler ya, aynı ondan.
bundan birkaç yıl önce gökhan töre'nin bir röportajını okumuştum. şimdi bulamadım. çocuk şöyle demişti: "genç milli takımdan arkadaşlarım var büyük takımlarda, alex'i, kewell'ı vs hiç görmemişler. bense geçen akşam lampard'la birlikte akşam yemeğindeydim." bu cümle çok şey anlatıyor. adam her an lampard'la aynı sahaya çıkabileceğini biliyor ve fizik olarak ne kadar gelişmesi gerektiğini de biliyor. bizim çocuklarsa sırtında numarası fazla yıkanmaktan silinmiş formalarla oynuyor. ulan o çocuğa arkasında ismi yazan forma versen bile heyecanlanır, sen o çocuğu 55bin kişinin önüne koyup, hadi oğlum elmander'i boşa kaçır, melo'dan pas iste dersen altına sıçıverir doğal olarak. ve o çocuk 21 yaşında, yaşıtlarının avrupa'ya transfer olmak için neredeyse birkaç yıldır beklediği bir piyasada.
bu maçta gökhan töre'yle aynı yaş grubunda olan bir sürü genç vardı. hepsi üflesen uçacak durumda. yeri geliyor heyecandan eller ayaklar birbirine karışıyor. böyle bir şey olamaz. bir de gökhan töre'ye, cuenca'ya, tello'ya, hazard'a bakın. adamlar üst düzey takımlarda oynuyor veya koysan hiç sırıtmaz.
kısacası ota boka bahanemiz lafımız çok ama zihniyet olarak ne kadar saçmasapan bir yerde olduğumuzu görmemiz şart. hem de en kısa zamanda.