22
22 nisan 2012 galatasaray fenerbahça maçı üzerinden konuşuyorum.
onlarca pozisyona girip gol bulamamazın, şans faktörünün, katılmasam da hakemin yanı sıra mağlubiyete sebebiyet olan bir başka neden de bu gereksiz misafirperverlik anlayışı oldu bence.
ünal aysal'ı başkanlığa geldiğinden bu yana sever, desteklerim. verdiği demeçlerden ne denli profesyonel bir anlayışa sahip olduğunu anlamak mümkün. bu güne kadar hepsine katıldım. yalnızca 'eskisi gibi kol kola derbi izlemek en büyük isteğim' sözüne takıldım. ünal aysal 60'lı, 70'li, 80'li yılları görmüş, o dönemlerdeki tribün anlayışını iyi bilen bir adam. futbolcuların birbirlerine olan tavrı, taraftarların espri anlayışı bugünkünden çok farklıydı. bunu bugün televizyona çıkan eski futbolcuların sözlerinden de anlayabiliyorsunuz.
lakin 90'ların sonuyla birlikte rekabet kızıştı. buna sebebiyet veren faktörlerin başında galatasaray'ın uefa'yı alarak çıtayı yükseltmesi gelir. hemen ardından da yayıncı kuruluşun 2001 yılında ihaleyi kazanması.
bu topu yalnızca digiturk'e atmak acımasızca olur. son 10-15 yılda internetin yaygınlaşması, tüketici toplumların oluşması, türk futbolunun üst seviyelerle yarışır konuma gelmesi de buna neden olan faktörlerden. ancak ekranda rekabeti kızıştıran reklamlar görmek, süper final adı altında galatasaraylıları fenerlilere, fenerlileri galatasaraylılara düşman eden iğrenç görüntülere tanık olmak taraftarın bilinç altına işliyor. yani ara gazı taraftara veren aslında yayıncı kuruluşun kendisi. istenmeyen olaylar olduğunda kendinde suç aramayıp "neden böyle oldu" diyerek etrafa bakınan şansal ve tayfası...
buradan galatasaray taraftarına geçecek olursak... galatasaray diğer takımlardan farklıdır, buna katılıyorum. galatasaraylı duruşu diye de bir şey var, eyvallah. ancak söz konusu fenerbahçe olduğunda bu prensiplerden vazgeçilmeli mi vazgeçilmemeli mi buna karar verilemiyor. bir tarafta nkfvas tartışması taraftarı ikiye bölüyor, diğer yanda kadıköy'de yaşanan olaylar. bir taraf "onlar bize yaptı, biz daha beterini yapalım" diğer taraf "şunlara insanlık dersi verelim."
açıkçası galatasaray taraftarı yıllardan bu yana insanlık dersini verdi fenerbahçelilere. ancak yenilgilerden sonra suçlu arama noktasında hakeme, rakip taraftara veya futbolculara yüklenmek insanlık dersi veren galatasaray taraftarına yakışmıyor. "insan gibi ağırlayalım, sahaya bir şey atmayalım, küfür etmeyelim" noktasında hem fikir olunduktan sonra yenilginin ardından sağa sola sataşmalar başlamış, işte bu ikiyüzlülük oluyor veya "otur hele, bir soğuklan yeğenim."
artık galatasaraylı duruşundan vazgeçilmesi lazım bu maçlarda. yıllardan bu yana karşılığını alamıyor galatasaray. ne sahada, ne skorda, ne de tribünde. çünkü karşıda saygıyı hak etmeyen bir takım var ve bu iyi niyet suistimal edilmekte. elbette ki insanlıktan çıkalım demiyorum ama karşıda elektronik ıslıkla rakibi top oynatmamaya çalışan, maç ortasında marş çalan, sahaya ses bombası atan bir takım olduğunu da unutmamak lazım. tüm bunların üzerine misafirperverlik, küfür etmemek galatasaraylılık duruşu değil saflık oluyor afedersin. daha doğrusu kötü fiilde bulunmadıktan sonra yenilgiye ağlamak, "mehmet topuz'a bak üüüü" tavırlarında bulunmak...
artık ne yapacağımıza karar verelim. ya bize yapılanları sineye çekip adam gibi ağırlarız onları burada. yenilirsek de sesimizi çıkarmayız.
veya hak ettiklerini verip, yenilsek bile içimiz rahat bir şekilde önümüze bakmalıyız.
onlarca pozisyona girip gol bulamamazın, şans faktörünün, katılmasam da hakemin yanı sıra mağlubiyete sebebiyet olan bir başka neden de bu gereksiz misafirperverlik anlayışı oldu bence.
ünal aysal'ı başkanlığa geldiğinden bu yana sever, desteklerim. verdiği demeçlerden ne denli profesyonel bir anlayışa sahip olduğunu anlamak mümkün. bu güne kadar hepsine katıldım. yalnızca 'eskisi gibi kol kola derbi izlemek en büyük isteğim' sözüne takıldım. ünal aysal 60'lı, 70'li, 80'li yılları görmüş, o dönemlerdeki tribün anlayışını iyi bilen bir adam. futbolcuların birbirlerine olan tavrı, taraftarların espri anlayışı bugünkünden çok farklıydı. bunu bugün televizyona çıkan eski futbolcuların sözlerinden de anlayabiliyorsunuz.
lakin 90'ların sonuyla birlikte rekabet kızıştı. buna sebebiyet veren faktörlerin başında galatasaray'ın uefa'yı alarak çıtayı yükseltmesi gelir. hemen ardından da yayıncı kuruluşun 2001 yılında ihaleyi kazanması.
bu topu yalnızca digiturk'e atmak acımasızca olur. son 10-15 yılda internetin yaygınlaşması, tüketici toplumların oluşması, türk futbolunun üst seviyelerle yarışır konuma gelmesi de buna neden olan faktörlerden. ancak ekranda rekabeti kızıştıran reklamlar görmek, süper final adı altında galatasaraylıları fenerlilere, fenerlileri galatasaraylılara düşman eden iğrenç görüntülere tanık olmak taraftarın bilinç altına işliyor. yani ara gazı taraftara veren aslında yayıncı kuruluşun kendisi. istenmeyen olaylar olduğunda kendinde suç aramayıp "neden böyle oldu" diyerek etrafa bakınan şansal ve tayfası...
buradan galatasaray taraftarına geçecek olursak... galatasaray diğer takımlardan farklıdır, buna katılıyorum. galatasaraylı duruşu diye de bir şey var, eyvallah. ancak söz konusu fenerbahçe olduğunda bu prensiplerden vazgeçilmeli mi vazgeçilmemeli mi buna karar verilemiyor. bir tarafta nkfvas tartışması taraftarı ikiye bölüyor, diğer yanda kadıköy'de yaşanan olaylar. bir taraf "onlar bize yaptı, biz daha beterini yapalım" diğer taraf "şunlara insanlık dersi verelim."
açıkçası galatasaray taraftarı yıllardan bu yana insanlık dersini verdi fenerbahçelilere. ancak yenilgilerden sonra suçlu arama noktasında hakeme, rakip taraftara veya futbolculara yüklenmek insanlık dersi veren galatasaray taraftarına yakışmıyor. "insan gibi ağırlayalım, sahaya bir şey atmayalım, küfür etmeyelim" noktasında hem fikir olunduktan sonra yenilginin ardından sağa sola sataşmalar başlamış, işte bu ikiyüzlülük oluyor veya "otur hele, bir soğuklan yeğenim."
artık galatasaraylı duruşundan vazgeçilmesi lazım bu maçlarda. yıllardan bu yana karşılığını alamıyor galatasaray. ne sahada, ne skorda, ne de tribünde. çünkü karşıda saygıyı hak etmeyen bir takım var ve bu iyi niyet suistimal edilmekte. elbette ki insanlıktan çıkalım demiyorum ama karşıda elektronik ıslıkla rakibi top oynatmamaya çalışan, maç ortasında marş çalan, sahaya ses bombası atan bir takım olduğunu da unutmamak lazım. tüm bunların üzerine misafirperverlik, küfür etmemek galatasaraylılık duruşu değil saflık oluyor afedersin. daha doğrusu kötü fiilde bulunmadıktan sonra yenilgiye ağlamak, "mehmet topuz'a bak üüüü" tavırlarında bulunmak...
artık ne yapacağımıza karar verelim. ya bize yapılanları sineye çekip adam gibi ağırlarız onları burada. yenilirsek de sesimizi çıkarmayız.
veya hak ettiklerini verip, yenilsek bile içimiz rahat bir şekilde önümüze bakmalıyız.