323
kendisinin ifadeye çağırılması, galatasaray ile olan derdin sportif bir dertten çok daha fazlası olduğunun son göstergesidir.
çünkü galatasaray'ın sportif değerinin ve ağırlığının yanında, türkiye'deki toplam insani, düşünsel ve kültürel kalitenin fersah fersah ötesinde olması, bu bağlamda başlı başına belirli bir standardı temsil etmesi, halihazırda verili toplumsal ve siyasal konjonktür ve dizayn bakımından bir çelişkinin göbeğine oturmaktadır. asırlara dayanan ve kişilerden bağımsız olarak var olan galatasaray kültürü ve değerleri bugünkü durumda türkiye'nin her alandaki pespayeliğinin karşısındaki tehditlerden bir tanesidir.
dolayısıyla adnan öztürk'ün daha önce yapmış olduğu "bizi de bu işin içine çekecekler" açıklamasının göndermeleri şikeyle sınırlı olmadan da okunabilir.
ünal aysal (şahsi fikrimce stratejik bakımdan yanlış bir hamleyle de olsa - ki bu tartışılır, tartışıldı da) "şu kadar galatasaray taraftarı akp'ye oy veriyor" diyerek, gelmekte olan tehlikeye karşı bir refleks göstermişti. ancak gelinen noktada bu durumdan, taraf olmayan, durumla alakası olmayan, olması da olanaksız olan galatasaray'ın en zararlı çıkarılması için organize bir biçimde çalışıldığı da aşikardır. galatasaray'ın işin dışında kalması ve arayı elbette ki açacak olması buradaki en temel korkulardan bir tanesidir. ki aslında galatasaray'ın (bugün daha da belirgin bir biçimde) her yönüyle bu ülkeye fazla bir yapı olmasından dolayı da bu olması gereken bir şeydir.
dolayısıyla galatasaray taraftarına düşen de durumun bilincinde olmak ve örgütlenmektir. çünkü mesele artık kitleselleşmiştir ve bu kitleselleşmenin sonucunda galatasaray'ı sportif zemindeymiş gibi görünen fakat sonuçları itibariyle bununla sınırlı olmayan tehlikeler beklemektedir. söz konusu örgütlenmenin en temel basamağını da uluslararası alanda etkin olmak temsil etmektedir. bunun çeşitli yollarla yürütülmesi mümkündür. örnekler düşünülebilir.*
galatasaraylı'nın en temel görevi galatasaray'ı korumak ve içerideki çakal sürüsüne karşı savunmaktır. bunun bugünkü aracı da, tekrar söylemek gerekirse, örgütlü davranmaktır.
çünkü galatasaray'ın sportif değerinin ve ağırlığının yanında, türkiye'deki toplam insani, düşünsel ve kültürel kalitenin fersah fersah ötesinde olması, bu bağlamda başlı başına belirli bir standardı temsil etmesi, halihazırda verili toplumsal ve siyasal konjonktür ve dizayn bakımından bir çelişkinin göbeğine oturmaktadır. asırlara dayanan ve kişilerden bağımsız olarak var olan galatasaray kültürü ve değerleri bugünkü durumda türkiye'nin her alandaki pespayeliğinin karşısındaki tehditlerden bir tanesidir.
dolayısıyla adnan öztürk'ün daha önce yapmış olduğu "bizi de bu işin içine çekecekler" açıklamasının göndermeleri şikeyle sınırlı olmadan da okunabilir.
ünal aysal (şahsi fikrimce stratejik bakımdan yanlış bir hamleyle de olsa - ki bu tartışılır, tartışıldı da) "şu kadar galatasaray taraftarı akp'ye oy veriyor" diyerek, gelmekte olan tehlikeye karşı bir refleks göstermişti. ancak gelinen noktada bu durumdan, taraf olmayan, durumla alakası olmayan, olması da olanaksız olan galatasaray'ın en zararlı çıkarılması için organize bir biçimde çalışıldığı da aşikardır. galatasaray'ın işin dışında kalması ve arayı elbette ki açacak olması buradaki en temel korkulardan bir tanesidir. ki aslında galatasaray'ın (bugün daha da belirgin bir biçimde) her yönüyle bu ülkeye fazla bir yapı olmasından dolayı da bu olması gereken bir şeydir.
dolayısıyla galatasaray taraftarına düşen de durumun bilincinde olmak ve örgütlenmektir. çünkü mesele artık kitleselleşmiştir ve bu kitleselleşmenin sonucunda galatasaray'ı sportif zemindeymiş gibi görünen fakat sonuçları itibariyle bununla sınırlı olmayan tehlikeler beklemektedir. söz konusu örgütlenmenin en temel basamağını da uluslararası alanda etkin olmak temsil etmektedir. bunun çeşitli yollarla yürütülmesi mümkündür. örnekler düşünülebilir.*
galatasaraylı'nın en temel görevi galatasaray'ı korumak ve içerideki çakal sürüsüne karşı savunmaktır. bunun bugünkü aracı da, tekrar söylemek gerekirse, örgütlü davranmaktır.