57
aziz yıldırım'ın diktatörlük yönetimi altında tek vasıfları konuşmak, gündem değiştirmek olan kişilerden oluşur. pasif karakterli oldukları için kendi düşüncelerini özgürce söyleyemezler. söyledikleri, açıkladıkları her şey aziz yıldırım'ın kaleminden çıkmadır. bu durum aziz yıldırım tutuklandıktan sonra dahi devam etmiştir. cezaevinden direktifler verdiği, açıklamar yaptığı zaten biliniyor.
aziz yıldırım kendi düzenini devam ettirecek kişiler istediği için de fenerbahçe yönetici profili yıllardır hiç değişmiyor. isimlerde, görevlerde değişiklik olmasına rağmen sistem hep aynı. bu sistemin ana temasını ise '' kendin başarılı olamıyorsan, rakibini de başarıya ulaştırma'' fikri oluşturuyor.
murat özaydınlı, ali koç, nihat özdemir, şekip mosturoğlu, mahmut uslu gibi yöneticiler aldıkları yetkilerle yapıyor açıklamalarını. yaratıcılık olmadan, samimiyet olmadan tek bir ağızdan yapılıyor sanki tüm açıklamalar. bunun tek sebebi ise aziz yıldırım.
bu kadar çok açıklama yayınlamaları, tepki göstermeleri ise elbette kulüp sevgisinden değil. kurdukları sistemin bozulmaması için bu kadar yüksek sesle bağırıyorlar. bu sistemden faydalanıyorlar, isimlerini duyuruyorlar, güçleniyorlar. güçlendikçe fenerbahçe'deki muhalif kanadın da sesini kısıyorlar. taraftarlara ise takım sevgisinden, fenerbahçe büyüklüğünden bahsederek destek alıyorlar.
basın zaten ellerinde. her istediklerini yazdırıyorlar. işlerine gelmeyen kişilerin de ayağını kaydırıyorlar. federasyon içinde adamları var. cezaları, uygulamaları hep lehlerine çevirmek için bastırıyorlar.
tüm bunlar olurken galatasaray'ın yeni bir başkan, yeni bir düzen içerisinde yükselişine şahit oluyorlar. tüm bu beyanatlar haklı olduklarını düşündükleri için değil, galatasaray yükselişe geçtiği için. tekrar 1996-2000 arasındaki atmosferi, birlikteliği yakalamaya yakın olduğu için.
camia olarak sesimizi kısmamalı, oyuna gelmemeliyiz.
aziz yıldırım kendi düzenini devam ettirecek kişiler istediği için de fenerbahçe yönetici profili yıllardır hiç değişmiyor. isimlerde, görevlerde değişiklik olmasına rağmen sistem hep aynı. bu sistemin ana temasını ise '' kendin başarılı olamıyorsan, rakibini de başarıya ulaştırma'' fikri oluşturuyor.
murat özaydınlı, ali koç, nihat özdemir, şekip mosturoğlu, mahmut uslu gibi yöneticiler aldıkları yetkilerle yapıyor açıklamalarını. yaratıcılık olmadan, samimiyet olmadan tek bir ağızdan yapılıyor sanki tüm açıklamalar. bunun tek sebebi ise aziz yıldırım.
bu kadar çok açıklama yayınlamaları, tepki göstermeleri ise elbette kulüp sevgisinden değil. kurdukları sistemin bozulmaması için bu kadar yüksek sesle bağırıyorlar. bu sistemden faydalanıyorlar, isimlerini duyuruyorlar, güçleniyorlar. güçlendikçe fenerbahçe'deki muhalif kanadın da sesini kısıyorlar. taraftarlara ise takım sevgisinden, fenerbahçe büyüklüğünden bahsederek destek alıyorlar.
basın zaten ellerinde. her istediklerini yazdırıyorlar. işlerine gelmeyen kişilerin de ayağını kaydırıyorlar. federasyon içinde adamları var. cezaları, uygulamaları hep lehlerine çevirmek için bastırıyorlar.
tüm bunlar olurken galatasaray'ın yeni bir başkan, yeni bir düzen içerisinde yükselişine şahit oluyorlar. tüm bu beyanatlar haklı olduklarını düşündükleri için değil, galatasaray yükselişe geçtiği için. tekrar 1996-2000 arasındaki atmosferi, birlikteliği yakalamaya yakın olduğu için.
camia olarak sesimizi kısmamalı, oyuna gelmemeliyiz.