14
buna geçmişten günümüze birçok futbolcuyu örnek gösterebiliriz; ancak temelde bu marifeti gösterebilmenin asıl sebebine gelirsek futbol her zaman söylendiği gibi ortak bir dil ve belki de en çok nüfuza sahip dil; bu dili iyi anlayan, iyi konuşan veya en azından standartlarını sağlayabilen futbolcular bir takımda sayıca fazlaysa, o takıma gelen aynı kalibredeki futbolcu da doğal olarak bu uyumu gösterebilir.
ne şanslıyız ki bu sezon takımımızda bu örneğe layık çok sayıda futbolcu var. başta ujfalusi, melo, muslera, selçuk, elmander, eboue, engin, semih ve emre bizden zaten; ama yaşları düşünülünce saymak gerekti. bu oyuncular x takıma gitseler 40 yıllık o takımlı gibi oynayabilirler mi peki? burası şüpheli ve net bir şey söylenemez; ama gidecekleri takım futbolun dilini iyi bilen oyunculardan kuruluysa, başlarında vizyonlu, bilgili bir teknik ekip varsa, bu vasıflara haiz olmayan bir başka takımda olabileceklerinden daha uyumlu ve başarılı olabileceklerini söyleyebiliriz. ben eminim bugün selçuk barcelona'da xavi'yi aratmaz mesela, yeter ki takım ona kucak açsın, yeteneklerine inansın ve güvenerek onunla paslaşsınlar. işte galatasaray'da bugün fatih hoca bu güveni verdi tüm oyunculara; her fırsatta karalanan engin istikrarlı ve soğukkanlı oldu, aynı şekilde eleştirilen melo sempatiklik abidesi, hırs küpü, dengeli bir savaşçı, semih kaya kendi kalesine atınca 10 tane de atsın; ama hatalı kart görmesin düşüncesini dile getirirken taraftarı da hocasıyla aynı düşünen cesaretlendirici bir takım bu sezon galatasaray; geçmişte de öyleydi, biz aşıkları olarak hep öyle olması için çabalayacağız.
bugünkü takım dışından örnek vermek gerekirse; yanlış hatırlamıyorsam 3 aylık kontrat yapılıp geldiğinin ertesi günü maça çıkan sergio trevino almaguer vardı mesela; futbol diline, artikülasyonuna, fonetiğine hakim bir oyuncu olduğu için iyi bir maç çıkarmıştı sahadaki yüzlerini ilk kez gördüğü arkadaşlarıyla; fakat tabi gerek yaş gerekse o yılki kadronun vasatlığı yüzünden gerisini getirememişti.
not: bu arada hemen belirtmek isterim ki bu arkadaş ilk kez ülkesi dışında bir takıma gelmiş ve hemen ilk maçına çıkmasına rağmen iyi oynamıştı. sonradan sakatlık, yaş vesaire onu en kötü transferler tarihimize gömmüşse de bana göre futbolu bilen akıllı bir oyuncuydu. ilk kez şampiyonlar ligi'nde oynamış ve haliyle barcelona'da dönemin çılgını patrick kluivert'a engel olamamıştı.
ne şanslıyız ki bu sezon takımımızda bu örneğe layık çok sayıda futbolcu var. başta ujfalusi, melo, muslera, selçuk, elmander, eboue, engin, semih ve emre bizden zaten; ama yaşları düşünülünce saymak gerekti. bu oyuncular x takıma gitseler 40 yıllık o takımlı gibi oynayabilirler mi peki? burası şüpheli ve net bir şey söylenemez; ama gidecekleri takım futbolun dilini iyi bilen oyunculardan kuruluysa, başlarında vizyonlu, bilgili bir teknik ekip varsa, bu vasıflara haiz olmayan bir başka takımda olabileceklerinden daha uyumlu ve başarılı olabileceklerini söyleyebiliriz. ben eminim bugün selçuk barcelona'da xavi'yi aratmaz mesela, yeter ki takım ona kucak açsın, yeteneklerine inansın ve güvenerek onunla paslaşsınlar. işte galatasaray'da bugün fatih hoca bu güveni verdi tüm oyunculara; her fırsatta karalanan engin istikrarlı ve soğukkanlı oldu, aynı şekilde eleştirilen melo sempatiklik abidesi, hırs küpü, dengeli bir savaşçı, semih kaya kendi kalesine atınca 10 tane de atsın; ama hatalı kart görmesin düşüncesini dile getirirken taraftarı da hocasıyla aynı düşünen cesaretlendirici bir takım bu sezon galatasaray; geçmişte de öyleydi, biz aşıkları olarak hep öyle olması için çabalayacağız.
bugünkü takım dışından örnek vermek gerekirse; yanlış hatırlamıyorsam 3 aylık kontrat yapılıp geldiğinin ertesi günü maça çıkan sergio trevino almaguer vardı mesela; futbol diline, artikülasyonuna, fonetiğine hakim bir oyuncu olduğu için iyi bir maç çıkarmıştı sahadaki yüzlerini ilk kez gördüğü arkadaşlarıyla; fakat tabi gerek yaş gerekse o yılki kadronun vasatlığı yüzünden gerisini getirememişti.
not: bu arada hemen belirtmek isterim ki bu arkadaş ilk kez ülkesi dışında bir takıma gelmiş ve hemen ilk maçına çıkmasına rağmen iyi oynamıştı. sonradan sakatlık, yaş vesaire onu en kötü transferler tarihimize gömmüşse de bana göre futbolu bilen akıllı bir oyuncuydu. ilk kez şampiyonlar ligi'nde oynamış ve haliyle barcelona'da dönemin çılgını patrick kluivert'a engel olamamıştı.