13
başka takımla mutlu bir birlikteliği varsa sıkıntı yaratan transfer görüşmesi olabilir. "oynadığım kulüple 5 yıllık yeni kontrat imzaladım" der canınız sıkılır. ayık olsanız bayılmak için yer ararsınız. sabahlar olur günler doğmaz. gittiği takımda attığı golleri söylerler size içiniz acır. youtube'da videolarını izlerken gözünüzden bir damla yaş süzülür. aynı o sizin kulübünüzün kapısından çıkarken süzüldüğü gibi... tam o sıralarda sizin yeni gelen brezilyalı topçunuz havalimanına inmiş binlerce taraftarınız tarafından karşılanmıştır. o da tam o günün akşamında florya'daki evinin eşyalarını toplarken göz ucuyla bakar ekrana. onun giydiği forma numarasını görür brezilyalının üzerinde. sonra banyoya gidip aynaya bakar acaba şu brezilyaıdan çirkin miyim diye ama nafile. sizin küçük hesaplarınız futbol dünyasında kural kabul edilmiştir artık. hangisinin forması daha çok satıyor? hangisini izlemek için 3-5 bin taraftar daha toplarız? bunları hesap eden yönetiminizin altyapıda yıllarca sizin formanızı terletmiş oyuncuyu düşünecek ne hali vardır ne de vakti. bosman kuralı der menajeri ki belki de yeni yeni menajeriyle görüşme ihtiyacı duymuştur. ufak muhasebe hesapları için tuttuğunu sandığı menajeri şimdi onu bu dünyadan kopartmaya gelmiştir. hem umursamamıştır bile ilk başlarda. beni bırakmaz ya der. bunca yaşanmışlığın üzerine. ne goller attım olum ben bu formayla, kaç kere binlercesi haykırdı adımı der. ama aylar geçmiştir bir sözleşme koymamışlardır önüne. ne yapsın? tek hayali olan parçalı formayı bırakıp anadolunun siyahlı kırmızılı, belki sarı lacivertli formasını giymesi gerekiyordu... tekrar göstermek için kendisini tekrar giyebilmek için belki de parçalısını. ama zaman ona iyi gelmişti. attığı goller verdiği paslarla yeniden doğmuştu. ama parçalıdan çok uzakta... laf çıkmasın diye evinde kimse yokken giyiyordu parçalısını belki ama senin benim gibi taraftardı artık. inemiyordu sahaya. yardıramıyordu sağdan sağdan. bu arada öbür cephede brezilyalı krizi yaşanıyordu. brezilyalı gelir gelmez binlerce forma satıp herkesi kendine mest etmişti ama sonra işler younda gitmez olmuştu. disiplini avrupada bıraktığı, burayı katar zannettiği çok geçmeden anlaşılmıştı. verilen milyonlarca eurolara mı üzülmek gerektiğini, kaçan şampiyonluğa mı dert yanılmalıydı kimse bilmez olmuştu.
gün gelmişti. alt yapınızın güzide topçusu bambaşka bir forma altında yıllarca yapılmasını bekleyip hiç oynayamadığı yeni stadında sahaya çıkmıştı. binlercesi onu alkışlayıp adını haykırırken o en son yapması gerekeni en başta yaparak hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. aşkıyla buluşup ona kavuşamadığı belki de bir daha kavuşamayacağı için. artık 5 yıllık yeni kontratı vardı. 5 yıl sonra muhtemelen futbol hayatı bitiyordu. ve kimseye ihanet etmek kitabında yazmıyordu. o da bir kadeh doldurdu sonra. odasına gitti. en sevdiği formayı giydi. efsanesinin numarasını taşıdığı formayla aynaya baktı. elinde kadehiyle karın yağışını izlemekteydi. boğazında bir hıçkırıkla...
gün gelmişti. alt yapınızın güzide topçusu bambaşka bir forma altında yıllarca yapılmasını bekleyip hiç oynayamadığı yeni stadında sahaya çıkmıştı. binlercesi onu alkışlayıp adını haykırırken o en son yapması gerekeni en başta yaparak hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı. aşkıyla buluşup ona kavuşamadığı belki de bir daha kavuşamayacağı için. artık 5 yıllık yeni kontratı vardı. 5 yıl sonra muhtemelen futbol hayatı bitiyordu. ve kimseye ihanet etmek kitabında yazmıyordu. o da bir kadeh doldurdu sonra. odasına gitti. en sevdiği formayı giydi. efsanesinin numarasını taşıdığı formayla aynaya baktı. elinde kadehiyle karın yağışını izlemekteydi. boğazında bir hıçkırıkla...