1670
telegol programında söylediği her söz ayrı bir ders niteliğindeydi, hangi birini söylesem bilmiyorum ama programın tekrarını izleyip söylediklerini doğru şekilde algılarsa, kendisi hakkında yorum yapmaya dahi utanır insan. bilgi, tecrübe, vizyon vb. bir çok konuda donanım olarak türkiye standartlarının çok üstünde bir kişi, dolayısıyla en büyük dezavantajı da bu bana göre, acı ama öyle ne yazık ki. zamanla futbol camiasını (mhk'sinden federasyonuna, medyasından diğer kulüp yöneticilerine vs.) yakından tanıdıkça, bırakın başkanlığı bir daha ülkede kalmak isteyeceğini bile sanmam kendisinin. böyle bir korkum var maalesef. bu ülke, hele ki futbol camiası böyle yüksek kapasiteli insanları bünyesinde barındırmaz, çünkü kendisinin söylediklerini ve düşüncelerini istese de algılayacak vizyona sahip olmadığından, teknolojik olarak açıklamaya çalışırsak onun frekansına çıkma imkanları olmadığından, bir şekilde ortak bir müşterekte birleşmeleri de mümkün olmaz. dolayısıyla bu yolda sadece kendi camiası ile yürüyebilir ya da dediğim gibi bırakın galatasaray'ı, ülkeden bile arkasına bakmadan koşarak kaçıp, uzaklaşabilir. ha, özel uçağına da atlar gider orasını bilemeyiz. kendi tercihidir ki bize sadece her zaman olduğu gibi saygı duymak düşer.
neyse, lafı fazla uzattık. zaten asıl anlatmak istediğim de bu değildi ama bi'türlü giremedim mevzuya. başta da demiştim, 16 ocak 2011 tarihli telegol programında söyledikleri onca doğru, yılların deneyimine sahip bir kişinin akıl ve mantık süzgecinden geçmiş bir çok söz arasında tarihe not düşülmesi gereken bir cümle de bana göre "galatasaray'ın 3 temmuz'dan beri duruşu hiç değişmedi hep aynı. yani biz fazla üretici olmadık duruş değiştirmekte." sözü idi. sanmıyorum ki bunun üzerine kalkıp kimsenin bir şey söylemesi hatta bunu düşünmesi bile mümkün olsun. http://www.youtube.com/watch?v=_s01rF616GI (videonun 46. saniyesinden itibaren izleyebilirsiniz)
kıssadan hisse bu sözden kendimize ve sözlüğe de pay çıkarırsak;
hani diyoruz ya hep sözlükte küfür, hakaret vs. yasak diye. şimdi ben bu sözün muhataplarına bildiğim bütün küfürlerle yetinmeyip daha da fazlasını öğrenip etsem ki bunu ne internet üzerinde ne de herhangi bir radyo veya tv kanalında filan asla ve asla yapmam mümkün değil. ama velev ki yaptım diyelim, sanmıyorum ki "biz fazla üretici olmadık duruş değiştirmekte." sözü kadar etkili olmaz. çıkıp televizyonda ki kendisi bu işlere de yabancı doğal olarak, ancak buna rağmen canlı yayında söylediği tek bu söz bile klasını net bir şekilde gösterdi.
keşke faruk süren'den sonra başa geçmiş olsaydı, ne o aradaki 10-12 senelik dönemi, ne mecidiyeköy'ü ve ali sami yen'i, ne de arada kaybettiğimiz bir çok şeyi kaybetmiş olmazdık şimdi.
neyse, lafı fazla uzattık. zaten asıl anlatmak istediğim de bu değildi ama bi'türlü giremedim mevzuya. başta da demiştim, 16 ocak 2011 tarihli telegol programında söyledikleri onca doğru, yılların deneyimine sahip bir kişinin akıl ve mantık süzgecinden geçmiş bir çok söz arasında tarihe not düşülmesi gereken bir cümle de bana göre "galatasaray'ın 3 temmuz'dan beri duruşu hiç değişmedi hep aynı. yani biz fazla üretici olmadık duruş değiştirmekte." sözü idi. sanmıyorum ki bunun üzerine kalkıp kimsenin bir şey söylemesi hatta bunu düşünmesi bile mümkün olsun. http://www.youtube.com/watch?v=_s01rF616GI (videonun 46. saniyesinden itibaren izleyebilirsiniz)
kıssadan hisse bu sözden kendimize ve sözlüğe de pay çıkarırsak;
hani diyoruz ya hep sözlükte küfür, hakaret vs. yasak diye. şimdi ben bu sözün muhataplarına bildiğim bütün küfürlerle yetinmeyip daha da fazlasını öğrenip etsem ki bunu ne internet üzerinde ne de herhangi bir radyo veya tv kanalında filan asla ve asla yapmam mümkün değil. ama velev ki yaptım diyelim, sanmıyorum ki "biz fazla üretici olmadık duruş değiştirmekte." sözü kadar etkili olmaz. çıkıp televizyonda ki kendisi bu işlere de yabancı doğal olarak, ancak buna rağmen canlı yayında söylediği tek bu söz bile klasını net bir şekilde gösterdi.
keşke faruk süren'den sonra başa geçmiş olsaydı, ne o aradaki 10-12 senelik dönemi, ne mecidiyeköy'ü ve ali sami yen'i, ne de arada kaybettiğimiz bir çok şeyi kaybetmiş olmazdık şimdi.