3105
şampiyonluğun yolu kendisinden geçiyormuş gibi görülmesine ihtiyaç olmayan oyuncudur. bu kadar ehemmiyet yüklemeye zaten gerek yok bir tek oyuncuya.
bayrak adamlık konusuna değinmek istiyorum zira, sabri zırhları içinde en absürdü de bu.
evet, bayrak adamlar pek çok takımda var, lakin o adamların bayraklaşmasını sağlayan, senelerce takıma girmelerini sağlayan belli bir tekniğe, yeteneğe sahip olmaları. yetenekli onlarca oyuncunun içinde takıma dönük sevgisi ağır basan adam, fedakarlıklar yapan adam da bayrak adam olur. net.
puyol, xavi, giggs, raul, gerrard, maldini, totti ilk akla gelen yabancı bayrak adamlar. tartışmaya açık olmasın diye en yaygın örnekleri ele aldım. "koskoca giggs ile sabri'yi bir mi tutuyorsun?" diye atlama potansiyeli yüksek bir kitle ile karşı karşıya olduğum için izah edeyim, o adam da koskoca manchester united'de on yıllardır oynuyor. alelade bir adamın iki ay idmana çıkması bile mümkün değil o takımda. bu kadar basit.
hoş, bayrak adam demişken; hakan şükür, hasan şaş, tugay kerimoğlu, bülent korkmaz, hagi ve arda turan'ın neler yaşadıkları ortada. yorum yapmıyorum. onlar haklıydı, taraftar haklıydı diye uğraşmıyorum. sadece, efsanevi isimler diye bir liste yapılacak olsa bir zaman sonra, şu saydığım 6 çok kıymetli ve galatasaray'a mesai vermiş, mevki olarak yetenekleri tartışılmayacak ve sabri sarıoğlu kadar olmasa da (!) "sabri reyizzzz" diye gezinenlerden daha fazla bu takımı sevmiş adamların arkasına 7.sıraya sabri sarıoğlu yazdırmaya çalışıyor bazıları sırf inat uğruna.
ayıptır. o adamlarla sabri aynı listeye konacaksa, ben emre çolak'ın ya da semih kaya'nın yerinde olsam mesela, idmanmış, kişisel gelişimmiş uğraşmam. tribüne oynarım, üçlü çektiririm, hatta beşli diye birşey icat eder onu çektiririm. bakış açısı bu kadar olduktan sonra bir akıl sizde yok, o adamlar da bunu akıl eder. sonra etimesgut belediyespor kıvamında ama maç sonları her bir oyuncusu başka bir tribün önünde olan tam istediğinizi gibi bir takımınız olur.
burada sadece bayrak adamlık mevzusuna ve öyle her takım sevdalısı adama tanınmaması gereken bir unvan olduğu konusuna değindim. sabri oynasın, oynamasın tartışmamı işin içine katmıyorum.
bayrak adamlık konusuna değinmek istiyorum zira, sabri zırhları içinde en absürdü de bu.
evet, bayrak adamlar pek çok takımda var, lakin o adamların bayraklaşmasını sağlayan, senelerce takıma girmelerini sağlayan belli bir tekniğe, yeteneğe sahip olmaları. yetenekli onlarca oyuncunun içinde takıma dönük sevgisi ağır basan adam, fedakarlıklar yapan adam da bayrak adam olur. net.
puyol, xavi, giggs, raul, gerrard, maldini, totti ilk akla gelen yabancı bayrak adamlar. tartışmaya açık olmasın diye en yaygın örnekleri ele aldım. "koskoca giggs ile sabri'yi bir mi tutuyorsun?" diye atlama potansiyeli yüksek bir kitle ile karşı karşıya olduğum için izah edeyim, o adam da koskoca manchester united'de on yıllardır oynuyor. alelade bir adamın iki ay idmana çıkması bile mümkün değil o takımda. bu kadar basit.
hoş, bayrak adam demişken; hakan şükür, hasan şaş, tugay kerimoğlu, bülent korkmaz, hagi ve arda turan'ın neler yaşadıkları ortada. yorum yapmıyorum. onlar haklıydı, taraftar haklıydı diye uğraşmıyorum. sadece, efsanevi isimler diye bir liste yapılacak olsa bir zaman sonra, şu saydığım 6 çok kıymetli ve galatasaray'a mesai vermiş, mevki olarak yetenekleri tartışılmayacak ve sabri sarıoğlu kadar olmasa da (!) "sabri reyizzzz" diye gezinenlerden daha fazla bu takımı sevmiş adamların arkasına 7.sıraya sabri sarıoğlu yazdırmaya çalışıyor bazıları sırf inat uğruna.
ayıptır. o adamlarla sabri aynı listeye konacaksa, ben emre çolak'ın ya da semih kaya'nın yerinde olsam mesela, idmanmış, kişisel gelişimmiş uğraşmam. tribüne oynarım, üçlü çektiririm, hatta beşli diye birşey icat eder onu çektiririm. bakış açısı bu kadar olduktan sonra bir akıl sizde yok, o adamlar da bunu akıl eder. sonra etimesgut belediyespor kıvamında ama maç sonları her bir oyuncusu başka bir tribün önünde olan tam istediğinizi gibi bir takımınız olur.
burada sadece bayrak adamlık mevzusuna ve öyle her takım sevdalısı adama tanınmaması gereken bir unvan olduğu konusuna değindim. sabri oynasın, oynamasın tartışmamı işin içine katmıyorum.
