2900
hakkındaki savunma tezlerini okudukça, emmanuel eboue'li galatasaray'ın hiç bir maçı, kimse tarafından, göz ile izlenmemiş hissi uyandıran futbolcu.
sağ bek nedir, ne iş görür, nasıl olmalıdır, iyi bir sağ bek takıma neler katar konulu dersleri her maç günü 90 dakika boyunca sunuyor eboue. kürsü orda, ders orda. derse gitmeyip evde sabricilik oynuyorsan keyfin bilir, ben karışmam ama gelip burada sabri kral topçu numarası çekme güzel kardeşim. kandırma kendini. sabri lehine 200 entry yazdın diye, eboue ile sabri'yi bir tutmak zorunda değilsin. çark etmek değil onun adı, gerçekleri görmek. utanma, sıkılma. kimse bir şey demez.
eboue dediğin adam, allaaaahu ekbeer diye abanmak yerine, topu hafifçe çekip yobo'yu bakkala göndermeseydi, akabinde de köşeyi sakince bulmasaydı, ezici oynadığımız derbiyi koparamamak sendromuna geri dönecektik belki canım kardeşim.
hangi rakip sol açığın ortası sonucu veya içeriye dalması sonucu gol yedik bu sezon, hatırlayan var mı? rakiplerin solu işliyor mu bir ona bakıver maçları izlerken, elindeki çekirdeği bırakıp, oldu mu paşam.
ileriye her geldiğinde, pas alışverişine ne kadar uyumlu şekilde katıldığını görüver zahmet olmazsa. takımın oyun kalitesini, oyun zekasını, hücum seçeneklerini artıran, savunmasında ise açık vermeyen, arkasına kimseyi salmayan, pas hatası yapmayan eboue'nin üzerine kalkıp da "ama sabri..." diye lafa girilmez.
galatasaray'ı çok sevmesi ile açıkçası ilgilenmiyorum. bugün arçelik'te mühendis olsanız, bir projeyi batırdığınızda "ama ben arçelik'i çok seviyorum" diyemezsiniz, kapının önüne korlar sizi. her yerde, her zaman olduğu gibi galatasaray'da da işi bilen oyuncular oynamak zorunda. kabiliyeti, yeteneği yeterli olanlar oynamak zorunda. galatasaray sevgisi sayesinde takımda oynamak diye bir kriter varsa; bak selçuk inan da galatasaray taraftarı bir kardeşimiz, yekta kurtuluş da. onları neden savunmuyorsun? söyleyeyim, çünkü savunmana gerek kalmıyor. çünkü onlar futbolun ve mevkilerinin gerektirdiği tekniğe sahipler. biraz da bu açıdan bak o zaman, zorlanıyorsun madem.
hadi bakalım.
sağ bek nedir, ne iş görür, nasıl olmalıdır, iyi bir sağ bek takıma neler katar konulu dersleri her maç günü 90 dakika boyunca sunuyor eboue. kürsü orda, ders orda. derse gitmeyip evde sabricilik oynuyorsan keyfin bilir, ben karışmam ama gelip burada sabri kral topçu numarası çekme güzel kardeşim. kandırma kendini. sabri lehine 200 entry yazdın diye, eboue ile sabri'yi bir tutmak zorunda değilsin. çark etmek değil onun adı, gerçekleri görmek. utanma, sıkılma. kimse bir şey demez.
eboue dediğin adam, allaaaahu ekbeer diye abanmak yerine, topu hafifçe çekip yobo'yu bakkala göndermeseydi, akabinde de köşeyi sakince bulmasaydı, ezici oynadığımız derbiyi koparamamak sendromuna geri dönecektik belki canım kardeşim.
hangi rakip sol açığın ortası sonucu veya içeriye dalması sonucu gol yedik bu sezon, hatırlayan var mı? rakiplerin solu işliyor mu bir ona bakıver maçları izlerken, elindeki çekirdeği bırakıp, oldu mu paşam.
ileriye her geldiğinde, pas alışverişine ne kadar uyumlu şekilde katıldığını görüver zahmet olmazsa. takımın oyun kalitesini, oyun zekasını, hücum seçeneklerini artıran, savunmasında ise açık vermeyen, arkasına kimseyi salmayan, pas hatası yapmayan eboue'nin üzerine kalkıp da "ama sabri..." diye lafa girilmez.
galatasaray'ı çok sevmesi ile açıkçası ilgilenmiyorum. bugün arçelik'te mühendis olsanız, bir projeyi batırdığınızda "ama ben arçelik'i çok seviyorum" diyemezsiniz, kapının önüne korlar sizi. her yerde, her zaman olduğu gibi galatasaray'da da işi bilen oyuncular oynamak zorunda. kabiliyeti, yeteneği yeterli olanlar oynamak zorunda. galatasaray sevgisi sayesinde takımda oynamak diye bir kriter varsa; bak selçuk inan da galatasaray taraftarı bir kardeşimiz, yekta kurtuluş da. onları neden savunmuyorsun? söyleyeyim, çünkü savunmana gerek kalmıyor. çünkü onlar futbolun ve mevkilerinin gerektirdiği tekniğe sahipler. biraz da bu açıdan bak o zaman, zorlanıyorsun madem.
hadi bakalım.