244
türkiye'de yasalara göre kişilere, kurumlara ne yapılacağı belirlenmez. ilk önce bu kişi ve kurumlara ne yapılacağı kararlaştırılır, sonra da ona göre yasa çıkartılır. buralarda hukuk tersten işler. tersten işleyen hukuka da hukuk denmez.
bunlar da yazdıklarımın kanıtı: önce aziz yıldırım'a ne yapılacağı kararlaştırıldı. bakıldı aziz yıldırım'ın karıştığı işlerden aklanma şansı yok, içerde yatacağı sene belirlendi ve yasa değişti. cumhurbaşkanının göstermelik vetosu ancak o zaman bu duruma karşı çıkan belli bir kesim kamuoyunun gazını aldı. sonra fenerbahçe'ye ne yapılacağı kararlaştırıldı. daha ilk günlerden beri bakanların-federasyon yöneticilerinin "kişilerin yaptığı kurumları bağlamaz" kisvesi altında ince ince fenerbahçe'nin küme düşmemesi için yol yapıldı ve fenerbahçe'nin küme düşmemesi kararlaştırıldı. muhtemelen de 26 ocak 2012'de ilgili madde de değişecek ve bu part da tamamlanacak.
peki çarşı bunun neresinde?
sorun da bu zaten. çarşı bunun hiçbir yerinde.yıllarca çarşı/karşı kafiyesi altında sosyal sorumluluk taşıma kaygısı taşıyan bu gruptan ses yok seda yok. galatasaray kulübü ve taraftarının oluşturduğu kamuoyunu güçlendirmek bir yana, ses çıkarmayarak bir nevi köstek oluyorlar. omurgasızlığın tanımını yeniden yazan demirören ve yönetimine niye ses çıkaramıyorlar? biraz seslerini yükselttiklerinde önlerine oyuncak koyar gibi quaresma, guti koyulunca neden susuyorlar? sosyal konulardaki hassasiyetlerine nasıl inanmamızı bekliyorlar? ülkenin hassas konularını kullanarak vicdanı gayet rahatsız edecek şekilde kendi reklamlarını yapmadıklarına, samimiyetlerine inanmamızı beklemesinler artık. "niyetleri ne olursa olsun en azından farkındalık yaratıyorlar abi" diyen ve sayısı az miktarda kalan sempatizanları da kurtaramaz bu omurgasız duruşlarını.
kulübü orduspor kadar bile ses çıkaramamış aksine futbolcu ticarethanesine dönen anadolu kulüpleri kadar şark kurnazı şekilde davranır olmuş, taraftarı dilinden düşürmedikleri hak, adalet kavramlarını ucu azıcık kendilerine dokununca kendilerine göre yorumlar olmuş. oysa biz karaoğlan'ın takımıyız, biz süleyman seba'nın takımıyız diye yıllarca gururla anlatıp durdular. üzgünüm, ahmet dursun çarşı gitsin.
bunlar da yazdıklarımın kanıtı: önce aziz yıldırım'a ne yapılacağı kararlaştırıldı. bakıldı aziz yıldırım'ın karıştığı işlerden aklanma şansı yok, içerde yatacağı sene belirlendi ve yasa değişti. cumhurbaşkanının göstermelik vetosu ancak o zaman bu duruma karşı çıkan belli bir kesim kamuoyunun gazını aldı. sonra fenerbahçe'ye ne yapılacağı kararlaştırıldı. daha ilk günlerden beri bakanların-federasyon yöneticilerinin "kişilerin yaptığı kurumları bağlamaz" kisvesi altında ince ince fenerbahçe'nin küme düşmemesi için yol yapıldı ve fenerbahçe'nin küme düşmemesi kararlaştırıldı. muhtemelen de 26 ocak 2012'de ilgili madde de değişecek ve bu part da tamamlanacak.
peki çarşı bunun neresinde?
sorun da bu zaten. çarşı bunun hiçbir yerinde.yıllarca çarşı/karşı kafiyesi altında sosyal sorumluluk taşıma kaygısı taşıyan bu gruptan ses yok seda yok. galatasaray kulübü ve taraftarının oluşturduğu kamuoyunu güçlendirmek bir yana, ses çıkarmayarak bir nevi köstek oluyorlar. omurgasızlığın tanımını yeniden yazan demirören ve yönetimine niye ses çıkaramıyorlar? biraz seslerini yükselttiklerinde önlerine oyuncak koyar gibi quaresma, guti koyulunca neden susuyorlar? sosyal konulardaki hassasiyetlerine nasıl inanmamızı bekliyorlar? ülkenin hassas konularını kullanarak vicdanı gayet rahatsız edecek şekilde kendi reklamlarını yapmadıklarına, samimiyetlerine inanmamızı beklemesinler artık. "niyetleri ne olursa olsun en azından farkındalık yaratıyorlar abi" diyen ve sayısı az miktarda kalan sempatizanları da kurtaramaz bu omurgasız duruşlarını.
kulübü orduspor kadar bile ses çıkaramamış aksine futbolcu ticarethanesine dönen anadolu kulüpleri kadar şark kurnazı şekilde davranır olmuş, taraftarı dilinden düşürmedikleri hak, adalet kavramlarını ucu azıcık kendilerine dokununca kendilerine göre yorumlar olmuş. oysa biz karaoğlan'ın takımıyız, biz süleyman seba'nın takımıyız diye yıllarca gururla anlatıp durdular. üzgünüm, ahmet dursun çarşı gitsin.
