6445
arda'nın futbol tarzı sorumluluk alan tarzdadır. o, bütün takımın sorumluluğunu üstlenir. başarılı olur veya olmaz. bu yanındaki adamlar ve takımın durumuyla orantılıdır.
birçok futbolcu hızlı koşabilir, iyi şut atabilir, amuda kalkıp pas verebilir, çok iyi çalım atabilir, mükemmel oyun kurabilir, vs..
ama;
dünyada az sayıda futbolcu sorumluluk üstlenebilir. yani bunu geminin kaptanı gibi, savaşan ordunun cengaver komutanı gibi düşünün. bütün herşeyi organize etmeye çalışan birisi olmak kolay değildir. bu çalışarak elde edilecek özellik değildir. bu doğuştan gelen liderlik özelliğidir.
bu özellikte olan futbolcular her zaman kazanır, her zaman başarılı olur diye bir kural yok. bazen başarırlar bazen başaramazlar. eğer etrafınızda iyi savaşan askerler varsa hagi gibi, zidane gibi, maradona gibi başarılı olabilirsiniz. eğer iyi savaşan askerler yoksa arda gibi başarısız olabilirsiniz. bu çok normaldir. iyi savaşan asker olmak kolaydır ama iyi savaşan komutan olmak zordur.
arda piyasaya çıktığı günden beri hiçbir zaman çok iyi çalım atacağım, çok iyi şut çekeceğim diye vaadde bulunmadı. onun tek vaad ettiği çok iyi mücadele edeceğim ve sorumluluk alacağımdı.
bugün arda iyi çalım atamıyor, iyi şut atamıyor gibi konularla eleştiriliyor ama arda dünde bunları yapamıyordu. ee işte kendini geliştiremedi diyorlar sonra. evet bu konularda arda kendini geliştiremedi ama kendisini geliştirdiği bir nokta var.
sorumluluk almayı geliştirdi. daha piyasaya çıktığı ilk zamanlarda 5-3'lük sivasspor deplasmanında 3 gol atarak takımına şampiyonluğu getirdi. bununla başladı sorumluluk almaya. sonra avrupa şampiyonasında daha 22 yaşındayken takımın lideri olup takımını avrupa üçüncüsü yaptı. takımın bütün atak organizasyonlarının tam ortasındaydı. herşey ona bağlıydı ve o bunun altından kalktı.
sonra kaptan olarak galatasaray'da sorumluluk almaya başladı. ilk başlarda gayet iyi gidiyordu. rijkaard, 4-3-3, keita, arda, vs.. süperdi. ta ki sakatlıklar baş gösterene kadar. sonra takım dağıldı. arda burada liderlik görevlerini yaptı fakat yetmedi. liderlik birazda tecrübe gerektiriyor.
atletico madrid'e gitti ve kısa sürede takımının lideri oldu. reyes gibi takımın önceki liderine rağmen liderliği ele aldı. artık atletico ataklarının direksiyonunda arda var. arda atletico madrid formasıyla yine çok iyi şut atamıyor, yine iyi çalım atamıyor ama liderliği üstlenebiliyor. hemde reyes'e rağmen, falcao'ya rağmen, diego'ya rağmen. arda bunların hepsinden daha az gol attı ama lider arda'dır.
işte bu yönü yüzünden atletico arda'yı transfer etti. çok iyi çalım attığından değil.
arda hangi takıma giderse gitsin yan rolde olmayacaktır. her zaman başrolde oynayacaktır.
birçok futbolcu hızlı koşabilir, iyi şut atabilir, amuda kalkıp pas verebilir, çok iyi çalım atabilir, mükemmel oyun kurabilir, vs..
ama;
dünyada az sayıda futbolcu sorumluluk üstlenebilir. yani bunu geminin kaptanı gibi, savaşan ordunun cengaver komutanı gibi düşünün. bütün herşeyi organize etmeye çalışan birisi olmak kolay değildir. bu çalışarak elde edilecek özellik değildir. bu doğuştan gelen liderlik özelliğidir.
bu özellikte olan futbolcular her zaman kazanır, her zaman başarılı olur diye bir kural yok. bazen başarırlar bazen başaramazlar. eğer etrafınızda iyi savaşan askerler varsa hagi gibi, zidane gibi, maradona gibi başarılı olabilirsiniz. eğer iyi savaşan askerler yoksa arda gibi başarısız olabilirsiniz. bu çok normaldir. iyi savaşan asker olmak kolaydır ama iyi savaşan komutan olmak zordur.
arda piyasaya çıktığı günden beri hiçbir zaman çok iyi çalım atacağım, çok iyi şut çekeceğim diye vaadde bulunmadı. onun tek vaad ettiği çok iyi mücadele edeceğim ve sorumluluk alacağımdı.
bugün arda iyi çalım atamıyor, iyi şut atamıyor gibi konularla eleştiriliyor ama arda dünde bunları yapamıyordu. ee işte kendini geliştiremedi diyorlar sonra. evet bu konularda arda kendini geliştiremedi ama kendisini geliştirdiği bir nokta var.
sorumluluk almayı geliştirdi. daha piyasaya çıktığı ilk zamanlarda 5-3'lük sivasspor deplasmanında 3 gol atarak takımına şampiyonluğu getirdi. bununla başladı sorumluluk almaya. sonra avrupa şampiyonasında daha 22 yaşındayken takımın lideri olup takımını avrupa üçüncüsü yaptı. takımın bütün atak organizasyonlarının tam ortasındaydı. herşey ona bağlıydı ve o bunun altından kalktı.
sonra kaptan olarak galatasaray'da sorumluluk almaya başladı. ilk başlarda gayet iyi gidiyordu. rijkaard, 4-3-3, keita, arda, vs.. süperdi. ta ki sakatlıklar baş gösterene kadar. sonra takım dağıldı. arda burada liderlik görevlerini yaptı fakat yetmedi. liderlik birazda tecrübe gerektiriyor.
atletico madrid'e gitti ve kısa sürede takımının lideri oldu. reyes gibi takımın önceki liderine rağmen liderliği ele aldı. artık atletico ataklarının direksiyonunda arda var. arda atletico madrid formasıyla yine çok iyi şut atamıyor, yine iyi çalım atamıyor ama liderliği üstlenebiliyor. hemde reyes'e rağmen, falcao'ya rağmen, diego'ya rağmen. arda bunların hepsinden daha az gol attı ama lider arda'dır.
işte bu yönü yüzünden atletico arda'yı transfer etti. çok iyi çalım attığından değil.
arda hangi takıma giderse gitsin yan rolde olmayacaktır. her zaman başrolde oynayacaktır.