141
mantığa uygun ama olumsuz olan gelişmelerin; mucizevi direnişlerle sadece ertelenebileceğini, ama asla durdurulamayacağını gösteren maç olmuştur. bu karmaşık cümleyi izah edelim.
malum stoper eksikliği nedeniyle savunmada ciddi sorunlar yaşanacağı belliydi. sahaya çıkacak olan stoperlerden; hakan balta, kanat savunucusu kökenli, stoperden anlayan part-time elemandı. tabii ki sırıtmayacaktı. ancak; tam bir stoperin ancak kurtarabileceği pozisyonlarda aksayacaktı.
yanındaki emre aşık, başarılı ve deneyimli olmasına rağmen, 35 yaşın verdiği fiziksel handikaplardan dolayı arada sırada birkaç iyi maç çıkartabilecek bir oyuncu. böyle 5-6 kritik maçtan oluşan bir seriyi, üstelik de yanında stoper olmadan elbette sıkıntılı geçirecekti.
şimdi emre ve hakan'ı suçluyor muyum? hayır. ellerinden geleni yaptılar. büyük bir kişisel hata yapmadılar. olabilecek en iyi performansı sergilediler. ancak defans bir bütünlük gerektirir. 4 oyuncunun hepsinin belli bir kalite+deneyim+form toplamını tutturması lazım gelir. serkan-emre-hakan-volkan'dan oluşan geri dörtlünün, takıma sıkıntı yaratması doğal sonuçtur. aksi olsaydı çok şaşırmak icap ederdi. bu 4 oyuncuya da tek kelime şikayetim yok, yanlış anlaşılmasın.
bu dörtlüyle çıktık diye bülent korkmaz'a da bir şey diyemiyorum, elinde nesta vardı da mı oynatmadı ?
bu dörtlüye mecbur kaldık diye yönetime de kızmıyorum. çünkü meira'nın transfer parasına ihtiyacımız vardı.
sakatlıklar, yoğun fikstür, ekonomik sıkıntılar... bunlar üst üste birleşince, yapacak fazla birşey yok. büyük takım olmak gerçeğiyle sorgulanmayacak "extreme conditions" * diyebiliriz bunlara. bu koşullar kimin başına gelirse gelsin; önünden kaçılamayacak olan tek şey, başarısız sonuçlardır.
hamburg rövanşında , hayatımın en büyük şoklarından biri olması gereken yenilgiyi, bu yüzden çok makul karşıladım. olacağı belliydi. bazı şeyleri değiştiremezdik. ilk maçta kewell mucizesi sayesinde ertelediğimiz ama yememiz gereken en az 1 gol vardı. malesef üçe kadar çıktı. çok üzüldüm, ama çok şaşırmadım.
talihsizliklerimiz ve bir takım hatalarımız sonucu bu süreci yaşadık. takımın; hamburg deplasmanında 40 dakika, trabzon'da yine bir o kadar dakika 10 kişi kalarak boğuşması, üzerine fiziksel olarak yıprandığımız ve moral olarak da düştüğümüz hamburg rövanşını ekleyince, pazar akşamı sahaya çıkan takımın verebilecekleri zaten kısıtlıydı. eskişehirspor gibi bizi nasıl yenebileceğini daha önce deneyimlemiş ve dirençli bir rakibin karşımızda olması olabilecek en kötü fikstürlerden birisiydi ve o da gerçekleşti. hacettepe, ankaragücü, denizlispor, konyaspor, gaziantepspor gibi bir rakiple oynasaydık, kazanma ihtimalimiz daha yüksek olurdu. oyuncularımıza fazla yüklenmeyin. 2 haftayı bütün olarak düşündüğünüzde, biraz fazla kızdığınızı göreceksiniz.
siz de haklısınız, kızıyorsanız aşkınızdan. ama ruhsuzluk düşüncesi aklınıza gelmesin, burada yok onun şubesi. fiziksel yıpranma, moralsizlik ve yorgunluk cidden önemli engeller. kolay değil. ne de olsa, hepsi herşeyden önce insan. insana değer veren kimliğimizden şaşar gibi olmayalım renktaşlar. bağrıma bastım ben, "keratalar sizi" diyerek. tavsiye ederim.
mağlubiyet sayımızın 7'ye çıkması üzücü bir nokta. 2 maçlık menzildeyiz şampiyonluğa ama, herkes her hafta puan kaybetmeye devam edecek mi, bilinmez. çok büyük bir fırsatı kaçırdık belki ama, en azından hiç kimsenin kazanamadığı bir haftada yenilmek de küçük bir teselli. hiçbir yerden kopmadık. ilk 5'teki takımlardan üçüyle maçımız var ve bu sezon tattığımız dirençli ve isteyen galatasaray o maçlarda sahaya eksiksiz çıkabilirse, bu üç maç dahil en az 8-9 maç kazanabiliriz. yapılamayacak iş değil.
dileğim, hiçbir galatasaraylı taraftarın ve oyuncunun, passat medyası'nın gazına gelip de bu iş bitti dememesidir. son 2 haftanın bilançosu, sadece kağıt üstünden konuşanlar için bir çöküştür. halbuki bu sonuçlar serisi, en başta söylediğim gibi, gayet doğal, olabilitesi yüksek, engellenmesi değil sadece ertelenmesi mümkün arızaların sonucudur. oyuncularımızın biraz dinlenmesi, morallerini geri kazanmaları ve yeni sakat vermeden, iki sakatımızın geri dönmesiyle bile yeterli noktaya ulaşmak mümkün. çünkü bahsettiğimiz takım galatasaray. herşeyiyle galatasaray.
adının olduğu yerde umudun eksik olmadığı galatasaray. ben inanıyorum. hem de kahvehane ağzından çıkan hep destek kolpası gibi bir masturbasyonla değil. aslı, astarı olan; dünde ispatı, yarında müjdesi olan bilinçli bir ümit içinde inanıyorum. daha önce de yaptık, bugün de yapabiliriz, yarın yapılacaksa, bunu da sadece biz yaparız.
şampiyon olamayabiliriz. ama yakışan mücadele en kısa zamanda sahaya dönecektir. şüpheniz olmasın. çünkü eksik olan, ruh veya istek değil, kaslardaki güçtü sadece. elde olmayan aksiliklere karşı bu kadar cevap verilebildi. yarına dair kötü birşey yok. aklınıza da zorla getirmeyin.
malum stoper eksikliği nedeniyle savunmada ciddi sorunlar yaşanacağı belliydi. sahaya çıkacak olan stoperlerden; hakan balta, kanat savunucusu kökenli, stoperden anlayan part-time elemandı. tabii ki sırıtmayacaktı. ancak; tam bir stoperin ancak kurtarabileceği pozisyonlarda aksayacaktı.
yanındaki emre aşık, başarılı ve deneyimli olmasına rağmen, 35 yaşın verdiği fiziksel handikaplardan dolayı arada sırada birkaç iyi maç çıkartabilecek bir oyuncu. böyle 5-6 kritik maçtan oluşan bir seriyi, üstelik de yanında stoper olmadan elbette sıkıntılı geçirecekti.
şimdi emre ve hakan'ı suçluyor muyum? hayır. ellerinden geleni yaptılar. büyük bir kişisel hata yapmadılar. olabilecek en iyi performansı sergilediler. ancak defans bir bütünlük gerektirir. 4 oyuncunun hepsinin belli bir kalite+deneyim+form toplamını tutturması lazım gelir. serkan-emre-hakan-volkan'dan oluşan geri dörtlünün, takıma sıkıntı yaratması doğal sonuçtur. aksi olsaydı çok şaşırmak icap ederdi. bu 4 oyuncuya da tek kelime şikayetim yok, yanlış anlaşılmasın.
bu dörtlüyle çıktık diye bülent korkmaz'a da bir şey diyemiyorum, elinde nesta vardı da mı oynatmadı ?
bu dörtlüye mecbur kaldık diye yönetime de kızmıyorum. çünkü meira'nın transfer parasına ihtiyacımız vardı.
sakatlıklar, yoğun fikstür, ekonomik sıkıntılar... bunlar üst üste birleşince, yapacak fazla birşey yok. büyük takım olmak gerçeğiyle sorgulanmayacak "extreme conditions" * diyebiliriz bunlara. bu koşullar kimin başına gelirse gelsin; önünden kaçılamayacak olan tek şey, başarısız sonuçlardır.
hamburg rövanşında , hayatımın en büyük şoklarından biri olması gereken yenilgiyi, bu yüzden çok makul karşıladım. olacağı belliydi. bazı şeyleri değiştiremezdik. ilk maçta kewell mucizesi sayesinde ertelediğimiz ama yememiz gereken en az 1 gol vardı. malesef üçe kadar çıktı. çok üzüldüm, ama çok şaşırmadım.
talihsizliklerimiz ve bir takım hatalarımız sonucu bu süreci yaşadık. takımın; hamburg deplasmanında 40 dakika, trabzon'da yine bir o kadar dakika 10 kişi kalarak boğuşması, üzerine fiziksel olarak yıprandığımız ve moral olarak da düştüğümüz hamburg rövanşını ekleyince, pazar akşamı sahaya çıkan takımın verebilecekleri zaten kısıtlıydı. eskişehirspor gibi bizi nasıl yenebileceğini daha önce deneyimlemiş ve dirençli bir rakibin karşımızda olması olabilecek en kötü fikstürlerden birisiydi ve o da gerçekleşti. hacettepe, ankaragücü, denizlispor, konyaspor, gaziantepspor gibi bir rakiple oynasaydık, kazanma ihtimalimiz daha yüksek olurdu. oyuncularımıza fazla yüklenmeyin. 2 haftayı bütün olarak düşündüğünüzde, biraz fazla kızdığınızı göreceksiniz.
siz de haklısınız, kızıyorsanız aşkınızdan. ama ruhsuzluk düşüncesi aklınıza gelmesin, burada yok onun şubesi. fiziksel yıpranma, moralsizlik ve yorgunluk cidden önemli engeller. kolay değil. ne de olsa, hepsi herşeyden önce insan. insana değer veren kimliğimizden şaşar gibi olmayalım renktaşlar. bağrıma bastım ben, "keratalar sizi" diyerek. tavsiye ederim.
mağlubiyet sayımızın 7'ye çıkması üzücü bir nokta. 2 maçlık menzildeyiz şampiyonluğa ama, herkes her hafta puan kaybetmeye devam edecek mi, bilinmez. çok büyük bir fırsatı kaçırdık belki ama, en azından hiç kimsenin kazanamadığı bir haftada yenilmek de küçük bir teselli. hiçbir yerden kopmadık. ilk 5'teki takımlardan üçüyle maçımız var ve bu sezon tattığımız dirençli ve isteyen galatasaray o maçlarda sahaya eksiksiz çıkabilirse, bu üç maç dahil en az 8-9 maç kazanabiliriz. yapılamayacak iş değil.
dileğim, hiçbir galatasaraylı taraftarın ve oyuncunun, passat medyası'nın gazına gelip de bu iş bitti dememesidir. son 2 haftanın bilançosu, sadece kağıt üstünden konuşanlar için bir çöküştür. halbuki bu sonuçlar serisi, en başta söylediğim gibi, gayet doğal, olabilitesi yüksek, engellenmesi değil sadece ertelenmesi mümkün arızaların sonucudur. oyuncularımızın biraz dinlenmesi, morallerini geri kazanmaları ve yeni sakat vermeden, iki sakatımızın geri dönmesiyle bile yeterli noktaya ulaşmak mümkün. çünkü bahsettiğimiz takım galatasaray. herşeyiyle galatasaray.
adının olduğu yerde umudun eksik olmadığı galatasaray. ben inanıyorum. hem de kahvehane ağzından çıkan hep destek kolpası gibi bir masturbasyonla değil. aslı, astarı olan; dünde ispatı, yarında müjdesi olan bilinçli bir ümit içinde inanıyorum. daha önce de yaptık, bugün de yapabiliriz, yarın yapılacaksa, bunu da sadece biz yaparız.
şampiyon olamayabiliriz. ama yakışan mücadele en kısa zamanda sahaya dönecektir. şüpheniz olmasın. çünkü eksik olan, ruh veya istek değil, kaslardaki güçtü sadece. elde olmayan aksiliklere karşı bu kadar cevap verilebildi. yarına dair kötü birşey yok. aklınıza da zorla getirmeyin.